Bölüm 12 - Amcaoğulları

423 27 68
                                    

Aradan iki hafta geçti. Artık havalar soğumaya, sonbaharın son yağmurları artmaya başlamıştı. Hastane ekibi genel olarak buna alışkın olsa da, diğer şehirlerden atanmış olanlar bu soğuk karşısında ne yapacaklarını pek bilemiyorlardı. Bunlardan biri de Kenan'dı tabii.

Kendini hastaneye zor atan adam, vücudunu biraz olsun bir sıcağın sarmasıyla derin bir nefes verdi. Elleri kabanının ceplerinde, kısmen büzüşmüş bir halde asansöre yönelirken, bir yandan da içinden sövmekle meşguldü. Hastanenin içi bile yeterince sıcak değildi. Kaloriferler henüz yanmamış mıydı acaba?

Cerrahi odasının olduğu kata gelen adam, önce aynı kattaki kendi odasına uğrayıp eşyalarını bıraktı, ardından yeniden genel cerrahi odasına ilerledi. Kapıyı açıp içeri girdiğinde, koltuklarda oturan Veysel, Serdar ve Zehra'nın onu beklediğini gördü.

"Hocam? Hayırdır, siz geçe kalmazdınız bu kadar?" dedi Veysel ayağa kalkarak.

"Hiç sorma." diyen Kenan önlüğünü giyerken derin bir nefes verdi. "Yağmur yüzünden ne biçim trafik vardı öyle... Hem bu ne soğuk lan? Siz nasıl donmadan yaşadınız bunca sene?"

Onun söylenmesi üzerine Veysel gülmesini tutamadı.

"Buralar böyledir hocam, alışırsınız zamanla. Gerçi bizimkiler bile hala alışamadı ama... Olsun artık o kadar."

"Bizimkiler?" diyerek kaşlarını kaldıran Kenan, ekibe hızla göz gezdirdi. "Ömer nerede?"

"Üşütmüş beyefendi." diye gözlerini devirdi Zehra. "Hastanenin en yoğun olduğu günde hasta olmayı başardı, bravo valla."

Kenan güldü ve steteskobunu da boynuna astıktan sonra derin bir nefes verdi.

"Evet, hadi bakalım. Zehra, Serdar, siz vizitlere. Şeref Bey'i özellikle dikkatli kontrol edin, son testlerine de bakın. Yoğun bakımdan yeni çıktı, en ufak bir durumu bile görmezden gelmememiz lazım."

"Tamamdır hocam." dedi Serdar. O ikisi kapıya doğru ilerlerken, Veysel Serdar'ın omzuna vurup sırıtmayı ihmal etmedi. Kapıyı aralık bırakarak çıkmalarını izleyen Kenan Veysel'e döndü.

"Biz de acile o zaman, hocam."

"Hadi bakalım, gazamız mübarek olsun." diye mırıldandı Veysel, Kenan'la beraber yürümeye başlarken. Hocası hafifçe güldü.

"Niye ki?"

"Hocam bu mevsimde bizim hastane çocuklarla dolup taşar." dedi Veysel iç geçirirken. "Ağlama seslerinden işimizi yapabilirsek şükredelim bence."

Koridora çıktılar. Alt kata inen merdivenlere yöneldikleri sırada Kenan "Çocuklarla bayağı iyi anlaşıyorsun aslında." dedi gülümseyerek. "Hepsi seviyor seni."

"Ufo görmüş masum köylü gibi bakmasanız onlara, sizi de severler." diye güldü Veysel. Kenan bu yoruma kahkaha attı.

"Ne bileyim ya, bu zamana kadar hiç hasta yakınlarının çocuklarıyla ilgilenmedim, garip geliyor o yüzden."

"Hee, buranın insanının olduğu gibi çocukları da samimidir." dedi Veysel gülümseyerek. "Severler doktor abileriyle konuşmayı."

Merdivenleri inerken, Kenan Veysel'e merakla baktı.

"Peki ondan dolayı mı çocuklarla bu kadar iyi anlaşıyorsun, yoksa kendi çocuğundan dolayı mı?"

Soruyu duyan Veysel'in alt basamağa atacağı adım yarıda kaldı. Usulca yutkunan adam bakışlarını kaçırdığı sırada Kenan kaşlarını çatmıştı.

"Ben... Yanlış bir şey mi sordum?" dedi tereddütle.

"Yok hocam, şey..." Veysel hızla boğazını temizledi. "Bizim, yani Cemile'mle benim... Çocuğumuz olmuyor da."

Kaybedilmiş Bir Oyun - VeyKen (Gönül Dağı) (•FİNAL OLDU•)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin