Bölüm 47 - Vicdan

543 31 151
                                    

Başlamadan önce...

Ahwksbwjxbwjsbs hala gülüyorum şu satırları yazarken :D

Canım aşkım bebeğim Hilal'im, önceki bölümle alakalı çok güzel yorumlar yapmışsjwjdhwjhswhehjdhxeheg

Ses kaydı olarak atmış hemi de. Yicem şimdi bu kızı dxjdjhdd

Onları da sizinle paylaşmak istedim. Hilal çok şeetmez umarım <3

Bakınız giriş:

"Şimdi her şeyi geç, ha bu Asude'nin yazdığı kitaptaki Kenan var ya, tam bir gerizekalı ha."

Shwjxhshdd gelişme:

"Ya Veysel diiy 'sen bağa niye iki saat arayla kan veriysin' diiy, 'ne hale geleceni bilmiy misin' diiy, öyle bişeyler diiy; bu da diyo ki 'niye vurulan benmişim gibi davraniysin' diiy. Ula Allah'tan belanı mı istiysin daha ne?"

Ve bu da sonuç:

"Öyle yani geliiy, salak salak triplere giriiy. Ula anladık tamam sensin sen."

Ama öyle tatlı tatlı sövmüş ki insan kızamıyor djdkdjskdhs

Birebir böyle söyledi şiveleriyle beraber. Tekrar tekrar dinliyorum aşırı şeker<3

Neyse güldük eğlendik, şimdi dram dolu bir bölüm sizleri bekliyor :')

Bol bol yorum bekliyorum efenim.

Keyifli okumalar 🌸













Gecenin bir vaktiydi. Etraf kapkaranlıktı; oda yalnızca pencereden gelen ay ışığıyla aydınlanıyordu. Yorgunluğun getirdiği derin bir uykuda olan Kenan'ın gözleri bir anda açıldı. Yavaşça yerinde doğruldu adam, etrafına baktı.

Durup dururken, neden birdenbire uyanmıştı?

Sebebini bulması uzun sürmedi. Veysel'den geldiğine emin olduğu ufak, halsiz bir iniltiyle hızla ayağa fırladı ve yatağa yaklaşarak, başucu ışığını açtı.

Ay ışığı yüzüne yansıyan Veysel'in kaşları çatıktı, alnında boncuk boncuk terler birikmişti. Sanki uyumuyormuş da, acı çekiyormuş gibi kasmıştı vücudunu; çenesi sımsıkıydı. Gözünden bir damlanın firar edip yastığına aktığını gören Kenan yutkundu.

Veysel kabus görüyordu.

"Veysel! Veysel uyan!" Yatağın kenarına oturarak Veysel'i hafifçe sarstı, ama işe yaramadı. Kaşları daha da çatılan genç adam yeniden inledi, anlaşılmaz şeyler sayıklıyordu.

"Veysel-"

"Abi..." Kardeşi titreyerek sayıkladığında, Kenan donakaldı. Acı dolu bir nefes çeken Veysel, güçsüzce fısıldadı: "Çıkar beni... A-Abi..."

"Veysel, abicim uyan hadi." dedi Kenan telaşla. Elini Veysel'in yanağına koyduğunda, hissettiği sıcaklıkla kaşlarını çattı. Bu sefer de alnına koydu ve yutkunarak monitöre çevirdi bakışlarını.

"38.9..."

Aşırı yüksek değildi, yükselmesi de zaten normaldi ama Kenan'ın endişeleri bir kez daha su yüzüne çıktı. Veysel'e dönerek yeniden, yaralarına dikkat ederek sarstı kardeşini.

"Veysel! Abicim kendine gel! Veysel!"

Bir anda, ardına kadar açıldı Veysel'in gözleri. Ay ışığında parlayan maviler nerede olduğunu anlamak istercesine hızla etrafına bakındı ve Kenan'da takılı kaldı.

Kaybedilmiş Bir Oyun - VeyKen (Gönül Dağı) (•FİNAL OLDU•)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin