20

1.5K 122 25
                                    

“Şimdi ben doğru mu anladım, bir adam var ismi Fikret geçmişte bazı olaylar yaşanmış ve sonucunda hapise girmiş. Yıllar sonra hapisten çıkıyor ve seni tehdit ediyor. Doğru mu anlamışım?”

“Evet,” dedim, yeri izlerken.

Ferit, parmağı ile çenemi kavrayarak, kafamı yukarıya doğru kaldırdı.

Yüzüne bakmamı sağladı, sonrasında göz yaşlarımı silerek, alnımdan öptü.

“Ama şöyle bir fark varki, artık ben varım. Yanında kocan var. Ben buradayken yaşıyorken hiçkimse, hiçkimse sana zarar veremez!”

“Ayrıca, senin o gözlerinden yaş akıtan herkesi birer birer toprağın altına gömerim. Sana dokunmak için, zarar vermek için kaldırılan o elleri kırarım!”

Diyerek, başımdan tutarak kendine doğru bastırdı.

Kafam göğüsünün üzerindeyken, kafama öpücükler bırakıp, saçlarımı sevdi.

“Ağlama lütfen, korkma. Ben varım yanında.” dedi, beni kendine daha çok bastırarak.

Sonrasında kafamı kendinden ayırarak, yanaklarımı avucunun içerisine aldı.

Yanaklarımı okşarken hâlâ beni teselli ediyordu,

“Küçüklükte olmuş olan bir olay, hem senin suçun yokki. Kaza ile olan bir şey.”

“Kimse senin kılına zarar veremez.”

“Gerekirse her anında yanında dururum senin.”

“Hatta,” dedi, gülerek devam etti.
“Tuvalete bile beraber gireriz” dediğinde ikimizde tebessüm ettik.

Yanaklarımı severken bende gözlerinin içine bakıyordum.

“Ben senin hep yanındayım.”

“Ben seni çok sev-” cümlesine devam etmesine izin vermedim.
İçimden gelen bir dürtü ile Feritin dudakları ile benim dudaklarım arasındaki mesafeyi sıfıra indirdim.

Gerçekten de yanımda olduğunu hissettiriyordu bana, hem sözsel hemde fiziksel.

Şimdi yanımda durmasının teşekkürünü verecektim sanırım bende.

Dudaklarını öyle bir şehvetle öpüyordum ki, ısırıyordum resmen.

Birlikte olalı çok fazla olmamıştı ama içsel olarak onu arzuluyordum.

Onunda beni arzuladığını pantolonundan beliren şişkinlik ile anlayabiliyordum.

Hızlı bir şekilde boynundan kendime daha çok bastırarak kucağına oturdum.

Onu gayet rahat bir şekilde hissedebiliyordum ve bu benim içimin kıpırdanmasına sebep oluyordu.

Boynumdan göğüslerime kadar yol çizdi kendine.
Aldığım zevkten ve arzularımdan dolayı istemsizce inliyordum.

Bir araba fantezisi yapmadığımız kalmıştı o da oluyordu.

“Seni istiyorum.” dedi, dudaklarını dudaklarımdan ayırarak.

“Emin ol bende senin kadar seni çok istiyorum Ferit.” dedim.

Demem ile boynuma ufak ısırıklar ve sulu öpücükler bırakıyordu.

Altımdaki eteği tek hamlede çıkarıp yan koltuğa bıraktı,

O an, “Duralım.” dedim, Ferite.

Ama o kesin bir dil ile reddetti beni.
“Hayır!” dedi, o müthiş sesi ile.

Onunda üzerindeki pantolonu çıkardıktan sonra ikimizde istediğimize ulaşmıştık.

***

Odamıza girdikten sonra Ferit birisini aradı, konuşmalarından anladığım kadarı ile bir polis ile konuşuyordu.

“Tamam, ben şimdi sana mesajları ve mesajların geldiği numarayı yollayacağım. Mesajlarda açık açık tehdit var. Çok dikkatli bakılsın istiyorum. İşin ucunda karımın hayatı var. Bak Selim, bizim eve bir ekip yolla her ihtimale karşı, sürekli yanımızda yönümüzde bulunsunlar. Ayrıca bu şahıs adına arama da çıkarttır. Eğer karımın saçının tek bir teline zarar gelirse katil olurum anladın mı?”

Diyordu, telefonun karşısındaki kişiye.

İçimden dualar ediyordum, bir yandan korkmuyordum Ferit beni korurdu korumak için elinden gelen her şeyi yapardı bu kesindi ama ya bu uğurda ona zarar gelirseydi?

O zaman ne yapacaktım ben? Eğer benim yüzümden Ferite bir zarar gelirse kendimi asla affetmezdim.

Odanın içinde fıldır fıldır gezen Feritin yavaş ve sakin adımları birden hızlanmış, kaşları çatılmıştı.

“Ne demek arama emri çıkartamayız?”

“Her şeyi en baştan anlattım sana! Adam açık açık ben Fikret yazmış, ne demek o olduğuna inanılmıyor?”

“Beni oraya getirtme Selim! Oraya gelirsem orayı dağıtırım!”

“O arama emri çıkartılacak! Yoksa gelirim oraya veririm ifademi sizide uğraştırırım!”

***

“Tamam o zaman ben geliyorum şimdi oraya, dağıtıyorum ortalığı! Beni sen zorladın Selim!” diyerek bir hışımla kapattı telefonu.

Yanıma gelerek, alnımdan öptü.

“Sevgilim, benim işim var şimdi, 1 saate geleceğim söz veriyorum.” diyerek, odadan çıktı.

“Nerey-” diyemeden fırladı gitti.

Akşam yemeğinde bahane uydurması bana kalmıştı ama.

***

“Kızım, Ferit nerede?”

“Şey, efendim Ferit..”

“Ferit?”

“Ferit’in,”

“Buradayım, kusura bakma dedeciğim geç kaldım. Çok önemli bir işim vardı karakoldaydım.” diyerek, yerine oturdu.

“Hayırdır, ne karakolu Ferit?!” dedi, Halis Ağa

“Dedim ya benim için önemli bir şey merak etmeyin hallettim ama.” dedi, ”hallettim ama” dediği sırada dönüp bana baktı.

“Bu da içini rahat tut” demek oluyordu sanırım.

Ve ailedekilere bu konuyu anlatmamamıştı belliki anlatmayı da düşünmüyordu,

Masanın altından sessiz bir şekilde fısıldadım,

“Neredesin sen!”

“Merak etme, anlatacağım ben her şeyi sana.”

Dedi, masanın altından elimi tutarak.

***

“Ne demek o adam olduğunu kanıtlamaya yetmez bunlar ya? Açık açık anlatıyorum geçmişte bu adamla bunlar bunlar oldu! Ve şimdi adam bana açık açık ben Fikret yazılı tehdit mesajları atıyor ama hâlâ bunları yazanların bu adam olduğunu kanıtlamaz mı diyorlar?!

“Tamam, merak etme hallettim işte ben.”

“Ya ne demek merak etme, şaka gibi ya! Şaka gibi! Bu adam beni öldürüldükten sonra mı kanıtlanmış olacak?!”

“Seyran! Ne diyorsun sen ya ne öldürmesi! Ne biçim konuşuyorsun sen! Ben buradayım ben! Bir sakin ol, ağlama demedim mi ben sana?!” diye bağırdı.

“Tamam ya, niye bağırıyorsun ki? Bir şey mi dedim?!”

“Bu adam beni öldürecek falan ne demek Seyran! Ben varken, ben hâlâ bu hayattayken ister Fikret isterse de bir dağ ayısı olsun hiçkimse ama hiçkimse sana zarar veremez!”

“As long as I’m here, no one can’t hurt you.”
(“Ben yanında olduğum sürece kimse sana zarar veremez.”)

“Şimdi sil o göz yaşlarını!”

____________________________________
85 Oy.

Yalı Çapkını Paralel Evren.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin