16

1.5K 116 49
                                    

“Seyran ben seni seviyorum.”

Duyduğum itiraf beni afallatmıştı yalan yok.
Parmak uçları dokunduğu yerleri cayır cayır yakıyordu. Yüzümü her okşayışında biraz daha yaklaşıyordu bana. Gözlerinden süzülen yaşlar yastığına damlıyordu.

Afallamış şekilde gözlerinin içine bakarken Ferit yavaşça yüzümü yüzüne yaklaştırıyordu, nefesi nefesime karışıyordu.

Tam dudaklarıma doğru yaklaşınca kendimi geri çekmektense daha da yaklaştırdım.

En sonunda aradaki mesafeyi kapatıp alt dudağımı dudakları arasına aldı.
Ne kadar süre öpüşmeye devam ettik bilmiyorum ama benim Feriti göğsünden ittirip kendimden uzaklaştırmam ile son bulmuştu.

“Sen beni sevmiyorsun.” dedim fısıltı ile, yüzüne bakıyordum, gözlerinin içine bakıyordum cesurca.

“Beni sevseydin eğer metresinle öpüşmezdin, onu öptüğün dudaklar ile beni öpemezsin.” dedim,

Gözlerinden akan yaşlar bu sefer yanaklarından süzülüyordu.
Kolu ile silip, burnunu çekti.

“İnanman için daha ne yapmam gerek, Pelini getirip mi konuşturayım? Öpmedim ben onu ya öpmedim, gece boyu aklımda ve gönlümde sadece sen varken ben nasıl onu öpebilirim?” dedi, göz yaşları hâlâ süzülüyordu.

“Timsah göz yaşlarını kendine sakla, aklında da gönlünde de ben olsaydım eğer o gece tam aşağıda o durduğun yerde durup odana çıkardın ama sen! Sen gittin. Gitmeyi seçtin, ve o kızı öptün Ferit. Öptün!” dedim,

“Öpmedim ya! Ben onu öpmedim. Ben sadece seni öpmek istiyorum ya sadece seni!” dedi,

“İstemiyorsun, kendini ve beni kandırma daha fazla.” dedim.

“İnanman için ne yapmam gerek Seyran? Ağzımda kuş mu tutmam gerek?”

“İstemez, günün birinde metresinin elinden tutup getirme başka bir şey istemem. Güvenmem gereken zamanda ben zaten güvenirim sana. Şimdi iyi geceler.” diyerek, arkamı dönüp yattım.

“İyi geceler, artık ne kadar iyi olacaksa.” diyerek, burnunu çekti.

Yattığını, yatağın sağ tarafının çökmesinden anladım.

____________________
Sabah uyandığımda ben Feritin göğsündeydim. Kollarımı ona bir koala gibi sarmıştım, onunda benden bir farkı yoktu.

Kafası da saçlarımın arasına gömülmüş bir şekildeydi.

“Öff! kim atıyor bu yastıkları ya?” diyerek, hızlıca kalktım.

“Noluyor ya?!” diyerek, gözlerini ovuştura ovuştura uyandı.

“Yastıkları diyorum kim attı?! Kesin senin işindir gece deli yatan sensin çünkü!” dedim,

“Ha sen gece beni mi izliyorsun yoksa? Deli yattığımı falan biliyorsun!” dedi, sırıtarak.

“Hayır ne alaka? Neden izleyeyim seni, ben gece nasıl yattıysam öyle kalkarım ondan deli yatan sensindir.”

“Gece bana sarıldığını hatırlamıyorum.” dedi,

Ne alaka? der gibi kafamı salladım,

“Nasıl yattıysam öyle kalkarım dedin ya, bana sarılarak yattığını hatırlamıyorum sonradan sarılmışsın, sarılırken de yastıkları da fırlatmışsın.” dedi, göz kırparak.

“Ne sarılacağım ya ben sana? Sen sarılmışsındır beni de kendine sarıltmışsındır.”

“Ha yine kötü olan benim, yine her şeyi ben yaptım. Gerçi ne desem inanmayacaksın ki, ben yapmadım demem boş yani.” diyerek yataktan kalktı.

“Evet boş!” dedim arkasından.

O ise çoktan banyoya girmişti.

_________________________
Kahvaltıya indiğimizde soğuk rüzgarlar esiyordu bir şeylerin ters gittiği belliydi.

Halis Ağa da yemeğe inince tam olmuştu, sessizlik hakimdi yine.

Ev, ev değildi ki stres makinesiydi. Her saniye acaba bir yanlış yaptım mı diye düşünmeden edemiyordu insan.

Kahvaltı bittikten sonra mutfağa geçtim, canım tatlı bir şeyler istiyordu.

Dolaptan bir elma alıp yemeye başladığımda kapının ucunda beni izleyen birisi vardı,

“Yer misin? Yıkayayım mı?” dedim.

“No, istemez.” dedi, Ferit.

Sonrada yanıma gelerek,
“Aşerdin mi kız?” dedi, gülerek.

Mutfaktaki herkes bize bakması ve benim öksürmeye başlamam 1 saniye falan sürmüştü.

“Helal karıcım helal.” diyerek sırtımı sıvazladı,

“Ne saçmalıyorsun sen?” dedim, gülerek.

“E olabilir sonuçta karı kocayız değil mi?” dedi, mutfaktakilere dönerek.

“Ferit susar mısın?” dedim, kaşlarımı çatarak.

“Bu da çok utangaç yaa!” diyerek, güldü.

Ama benim içimden şuan o gülen ağzına bir yumruk atmak geçiyordu.

Utançtan renkten renge girmiştim çünkü.

“Hadi odamıza çıkalım karıcımm.” dedi, koluma girerek.

“Gidelim, gidelim.” dedim, sertçe.

Odaya girer girmez bağırmaya başladım,

“Ne diyorsun ya sen? Ayıp denen bir şey var!”

“Keyfimden demedim, yengeme yetiştirsinler de yengemde aileme aramızın iyi olduğunu söylesin diye söyledim.”

“Aramızın iyi olduğunu bizde gösterebilirdik, ulu orta yerde çocuk konusu açarak göstermemize gerek yoktu.”

“Niyeymiş, sen istemiyor musun yoksa?”

dönüp göz devirdim,

“Ne öyle hemen göz deviriyorsun bana?”

“Saçmalama istersen!”

“Saçmalamıyorum, merak ettiğim bir soruyu soruyorum sana, hem dün duygularımı da itiraf ettim. Seni öptüm hatta sende bana karş-”

Tabiki de hayır Ferit, istemiyorum tabiki de. Hemde senden mi? Şaka yapıyorsun herhalde!”

____________________________________
Zortingen strayzee🤭

Ferit üzgün 🙂

75 Oy ❤️  30 yorum

Yalı Çapkını Paralel Evren.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin