17. Bölüm

8 2 0
                                    

Bartu bir ona bir de bana bakıyordu. "Erkek arkadaşı mı?" diye sordu. Somer elimi tutmak istediğinde "Okuldayız," diye fısıldadım. Gülümseyerek "Sen?" diye sordu. "Yalnızca Bartu'yum ben!" dedi elini uzatarak. Bartu bana baktı, gözlerinde farklı bir duygu taşıyordu. Mavi gözleri güneşin vurmasıyla daha da açık renkti ama ışığı sönmüştü. "Bartu benim çocukluğum, biz bu yurtta beraber büyüdük. Kardeşiz biz!" dedim Bartu'ya bakarak. Somer yalancı bir gülüş sergiledi, burnundan güldü ve "Kardeş!" diye fısıldadı kafasını sağa çevirerek. Somer'e dönüp "Somer de benim şimdim, şu 1 aylık süreçte yanımdaydı. Düştüğümde kaldırdı, ağlarken güldürdü..." dedim. "Ve?" dedi Somer. "Ve geç kalıyoruz, hadi Somer!" dedim. Bartu elini omzuma koydu. Ona döndüm. "Ben Efsun Hanım'a uğrayayım. O da gelir zaten, ben de onunla gelirim mahkemeye. Orada görüşürüz Bal Kız!" deyip yanağımdan öptü ve yurda doğru ilerledi. Somer alkışlamaya başladı. "Çok güzel!" dedi ve hızla arabaya ilerledi. Koşarak arabanın önünde kolundan tuttum. "Somer ne oluyor?" diye sordum. Kolumu itileyip arabaya bindi. Ben de bindim, emniyet kemerlerimizi taktık. Ona dönüp elini tuttum. "Somer!" dedim ama bakmadı bile. "Neden duymuyorsun beni?" diye sordum. "Tamay, ben senin neyinim?" diye sordu kahverengilerini gözlerime dikerek. Önüme döndüm. "Konuşacak bir şey yokmuş..." 

Arabayı çalıştırdı. Sadece yola bakıyordu. Beni düşünce dünyama hapsetmişti. Neyimdi ki? Kahve Göz'üm, destekçim, Somer'im... Peki erkek arkadaşım? Ya da sevgilim? Tabi ki hepsi! Siz ne yaşadınız bir farkına var!

Rüzgâr saçlarımın dağılmasına neden olmuştu. Arabanın üstü açık olduğu için dört bir yanım rüzgarla çevriliydi. Somer'in hızını artırmasıyla uçacak gibi hissetmeye başlamıştım. Hıza baktığımda 100 km/sa olduğunu gördüm. "Somer biraz yavaşlasak mı?" diye bağırdım ama beni duymuyordu. "Somer, lütfen!" diye bağırdım tekrar. "Benimle ölüme gelecek kadar sevmiyorsun beni!" diye bağırdı. "Somer..." dedim zorla konuşarak. Sonra kimse konuşmadı. 10 dakika sonra adliyeye gelmiştik. Koridorda teyzemi, Burçak ablayı ve avukat cüpbeli birini gördük. "Tamay!" deyip koşarak sarıldılar teyzemle Burçak abla. Oturup konuşmaya başladık. Yaklaşık 10 dakika sonra da Efsun Hanımlar geldiler. Yanlarında Bartu da vardı. "Bu kim? Oğulları mı varmış?" diye sordu teyzem. Tam anlatmak için dudaklarımı araladım ki Somer "Tamay'ın kardeşiymiş!" dedi. "Ne?" dediler Burçak ablayla aynı anda. "Uzun hikaye, sonra anlatırım. Avukat tanıdık mı?" dediğimde "Arkadaşımız." dedi teyzem. Adam elini uzatıp "Merhaba, ben Alp!" dedi. Esmer, teyzemden yaklaşık 5 cm uzun biriydi. Gür siyah sakalları, bıyıklarıyla birleşip yakışıklılığına yakışıklılık katıyordu. Altları daha seyrek, üstlere doğru sıklaşan saçları da simsiyahtı. Gülümsemesi de ona ayrı bir karizma katmıştı. İnceleme işlemim bitince "Merhaba, ben de Tamay! Memnun oldum!" dedim elimi uzatarak. Biz tanışıp sohbet ederken mahkeme salonunun kapısı açıldı ve isimlerimiz söylendi. Hepimiz içeri girdik. Teyzem ve Alp abi bir kısma, Süreyya Bey ve avukatı diğer kısma geçtiler. Burçak abla, Somer ve ben arkadaki sandalyelere oturduk. Gönül Hanım, Bartu ve Efsun Hanım da yanımıza oturdular. Hakim bey durumu özet şeklinde dinledi. Bir şeyler söyledi fakat dua etmekten olanları dinleyemiyordum. Karşılıklı konuşuluyordu.

Ben yumruklarımı sıkmaya başlayınca Somer ellerimi tuttu. Birbirimize baktık. "Sakin ol." dedi dudaklarını kıpırdatarak. Başımı sallayarak derin nefes alıp verdim. Hakim bey beni çağırdı. Ayağa kalkıp orta bölüme geçtim. Bir şeyler söyledi zihnimde tutamadığım ve sonra "18 yaşından küçük olduğun için kararı biz veriyoruz. Şimdi tüm olanları senden dinlemek istiyorum." dedi. Teyzemle tanıştığımız günden bugüne her şeyi anlattım. "Taciz olayı hakkında ne diyeceksin?" dediğinde başım dönmeye başladı ve söylediği cümle kulaklarımda yankılandı. Önümdeki tahtaya tutundum. Gözlerimi kapattım. "Tamay, iyi misin?" gibi birçok ses duyuyordum ama karşılık veremiyordum. En son teyzemin ismimi söylediğini duydum ve gözlerimi açıp ona baktım. Bir anda her şey düzeldi sanki. "Teyzemin hiçbir suçu yok!" dedim hakime bakarak. "Ben, bana öğretilen şeyi unutup kimin geldiğine bakmadan kapıyı açtım. Burada suçlu benim ama asıl suçlu o zihniyetle dışarıda dolaşan varlıkta! Ki o, 8 yıl hapis cezası almış. Bu da cezayı vereni suçlu yapar! O, dışarı çıktığında aynı şeyleri bir başkasına yapmayacak mı?" dedim dik durarak. Hakim bana cevap vermedi. "Yaz kızım!"

MARTILARA SEVDALI KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin