20. Bölüm

10 1 0
                                    

Her şeyin bir zamanı vardır, önemli olan o zamana kadar sabredebilmektir. Asıl sınavın sabırdır. Önüne iki seçenek açılır. Ya vakte bencilleşir her şeyi kendin yönetmeye çalışırsın ya da bekleyip çiçekli yola ulaşırsın. 

Şu zamana kadar kendi bildiğimi okudum. Hep kafa tuttum isteğim dışındaki ihtimallere. Ya benim dediğim olacaktı ya da kimsenin dediği olmayacaktı. O kadar çabalıyordum ki olmayacak şeyler için. "İpleri sımsıkı tutmak" diye bir söz var ya, ben tutacağım diye kangren olmuştum. Belki bu yaşımdaki yorgunluğumun en büyük sebebi buydu. Şimdi her şeyden vazgeçiyordum. Akışına bırakmaya mecburdum. Hayatımı bir suya benzetiyordum. Geçmişte öyle pislettiler ki yağmur olarak düşüyordu gözyaşlarım bataklığa. Günler geçti ve ben hiç durmadan akıp gitmeye devam ettim. Aktıkça temizlendim ve temizlendikçe de duruldum. Yavaşlamamı fırsat bilen insanlar beni tekrar bataklığa çevirmek istiyorlar fakat bu sefer düzenli akacağım ve durmayacağım...

Eski ben olsam kafamın içinde soru işaretleri halay çekiyor olurdu. Şu an ise tek bir şey vardı kafamda: buluşma tarihi. 24 Aralık'ta buluşmak istediğini söylemişti "Yabancı". Tüm gizemler çözülecekti o gün. Cevapsız kalan tüm sorular yanıtlanacaktı. 

"Yabancı kim?" dedi Somer. Merakla yüzüme bakıyordu. Nasıl anlatmalıydım? Kim olduğunu bilmediğim birini nasıl tanımlayabilirdim? Direkt olanları anlatmak en doğrusu olacaktı. "Tanımıyorum. Bir süredir mektup gönderiyor." dedim gözlerine çekimserce bakarken. "Tanımadığın biri sana mektup gönderiyor, bir süredir gönderiyor ve ben bundan şimdi haberdar oluyorum!" deyip ayağa kalktı. "Başına daha ne gelmeli Tamay? Benim bu adamı öğrenmem için seni bir yerde ölü mü bulmam lazım?" diye bağırdı. Haklıydı, söylemeliydim ancak fırsatım olmamıştı. Çok da önemli bir şey olarak görmüyordum bu durumu. Evet, olay ilginçti. Tanımadığım bir insan hayatıma dair her şeyi biliyor ve beni takip ediyordu. Bazı zamanlarda bana yardım ediyordu. Ve en tuhafı da bu kişinin annemi de tanıyor olması. "Susma Tamay! Bir açıklama sun bana."

Ayağa kalktım kolumdaki bitmiş serumu çıkarıp. "Somer, haklısın. Söylemem gerekiyordu. Hatalıyım. Ama bir açıklamam yok. Hayatım 2 aydır o kadar alt üst oldu ki, ben artık olanıı biteni takip edemiyorum. Her şey kontrolüm dışında gelişmeye başladı. 2 ay önce hayatımda kimse kalmamışken şimdi yalnız kalamaz durumdayım. Küçükken türlü bahanelerle doktorlardan kaçarken şimdi bir günüm hastanesiz geçmiyor. Ne yaşadığımın farkında değilim. Ben artık "Yarın başıma ne gelecek?" cümlesini kurmak istemiyorum. Ders çalışmaktan yorulduğum, bir şeyler için çalıştığım ve bunaldığımda yurttan kaçıp gece sokaklarda özgürce dolaştığım günleri özledim ben. Yediği azarlara ve çektiği cezalara rağmen kendi inşa ettiği duvarda cam gazoz şişesi kıran o özgür kızı özledim. Eski hayatımı, bir başınalığımı özledim Somer. Ben hesap vermeye alışık değilim bu yüzden bir açıklamam yok. İleriki zamanlarda da olmayacak. Beni bu şekilde sevip kabul edeceksen, her koşulda yanımda olacaksan ben geleceğimi seninle güzelleştirmek istiyorum. Ama her olayda üzerimdeki baskıyı artıracaksan ben sol yanımda başka bir Somer taşıdığımı anlarım. Tercih senin..." deyip karşısında durdum gözlerinin içine bakarak. 

Yüzümü inceledi birkaç saniye. Daha sonra sıkıca sarıldı bana. "Hesap sormadım, amacım seni korumak. Korkuyorum, sana bir şey olmasından çok korkuyorum. Sana söz veriyorum her anında yanında olacağım. Seni tek yargılamayan kişi ben olacağım. Her zaman arkanda duracağım dağ gibi. Kahramanın, arkadaşın, dostun, ailen, sevgilin... Her şey olmak istiyorum ben. Sen neyi yaşamak istiyorsan onu yaşayacağız. İstediğin zaman oraya götürürüm seni cam kırar rahatlarsın. Karanlık sokaklarda mı koşmak istiyorsun? Koş ama yorulduğunda ben taşıyayım seni. Yalnız mı kalmak istiyorsun? Kal ama birine ihtiyaç duyduğunda ilk ben olayım yanında. Sığınacak limanın olayım izin ver. Bana sadece yanında olmam için izin ver Tamay!" deyip saçlarımı okşadı. Kafamı salladım ve geri çekildim. O sırada teyzem girdi odaya. "Tamay neden ayaktasın? Somer niye izin versin ayaklanmasına? Kolun kanıyor!" diye azarladı hemen. 

MARTILARA SEVDALI KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin