İnsanın geçmişi onu hep takip ederdi. Hiçbir zaman yok sayamayacağı bir şeydi. Bir gölgeydi adeta. Elimdeki zarf da bunun en büyük kanıtıydı...
Teyzemleri salonda bırakıp kendi odama geçtim. Yatağıma oturdum. İçeride olanları anlayamıyordum çünkü teyzemin bana anlatmadığı tonlarca şey vardı. Ama artık beraberiz, elbet anlatacaktı her şeyi. Gizemli geçmişindeki olaylar roman yazdırır, buna eminim.
Başımı öne eğdim, iki elimle sıkıca tuttuğum zarfa baktım. Üzerinde "Yabancı'dan" yazıyordu. Sıkıntılı bir nefes verip yavaşça açtım zarfı.Gözlerimi kapatıp açtım ve okumaya başladım.
"Mahkemeyi kazandınız... O anki gülüşünü görmek her şeye değerdi.Hiç görmediğin, tanımadığın annen gibi gülmeyi nasıl beceriyorsun? Zarfın içindeki fotoğrafa bak. Az kaldı... Az kaldı tanışmamıza! Seni seviyorum... Yabancı "
Zarftaki fotoğrafı aldım elime. Fotoğrafta kahverengi saçlı, yeşil gözlü bir kadın vardı. Kahkaha atıyordu. Bu kadın... Bu kadın benim annem miydi? Elimi boynuma götürdüğümde elime kolyenin ipi geldi. Kolye ilk zarfın içinden çıkmıştı. Peki onun içindeki resim? Hemen kolyeyi çıkarıp açtım. O resim de anneme aitti. Bu fotoğrafların "Yabancı"nın elinde ne işi vardı?
Kapının çalmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım. Burçak abla beni salonda beklediklerini söyledi. Ayağa kalkıp yavaş adımlarla salona ilerledim. Masaya oturduk. Teyzeme baktığımda her zamankinden farklı olduğunu gördüm. İlk kez onu böyle mutlu, umutlu ve huzurlu görüyordum. "Tamay, sana anlatacaklarım var ama bunu ilk gün yapmak istemiyorum. Aklında bir sürü soru işareti var belki, merak etmen de çok doğal. Fakat sana şimdilik şu kadarını söyleyebilirim: Beklediğim biri var. Yıllardır bekliyorum ve hep gün saydım. Ne zaman gelir bilmiyorum, yıllarca bilmedim. Sadece bekledim... Bana gönderdiği taş kavuşmamıza az kaldığı anlamına geliyor..." dedi ve ayağa kalktı. Odadan çıktı hızla. Burçak ablayla baş başa kalmıştık. Bakıştık yalnızca. Birkaç dakika sonra teyzem geldi. Elinde büyük bir kavanoz, kavanozun içinde irili ufaklı beyaz taşlar vardı. Kavanozu masanın üzerine koydu. "Bak, bu taşları özel günlerde gönderdi. Bir süre haber alamadım ondan ya da o beni bulamadı, bilmiyorum. İlk yıllarda küçük taşlar gönderdi, içinde notlar bile yoktu. Hiçbir taşı atmadım, hepsini biriktirdim. Günler geçtikçe taşların boyutları büyüdü. Bugün gönderdiği, aldığım en büyük taş. Hep 'Az kaldı!' diyerek tutundum hayata. Çıkmaza girdiğim zamanlarda kavanozumu karşıma alıp ona bakarak sabrederdim. 'Gün gelecek hasret bitecek.' derdim kendime. Şimdi gerçekten sona yaklaşıyoruz, bu mutluluğum o yüzden." dedi ve kavanozu kucağına aldı. Kapağı açıp kavanozdaki kokuyu içine çekti. Masada duran en büyük taşı da kavanoza koydu. Kumbarasına para atan küçük çocuklara benziyordu bu hali. Yüzündeki gülümseme bize de bulaşmıştı. Burçak abla ile birbirimize baktık, ayağa kalkıp teyzemin yanına gittik. Sımsıkı sarıldık birbirimize. Onun mutluluğu bizim mutluluğumuzdu.
Gün bitip yatağıma yattığımda yorgunluğumu atmak istercesine derin bir nefes verdim. Gün içerisinde o kadar olay yaşamıştık ki, hepsine sevinip üzülemiyordum. Akışına bırakmaya ve anı yaşamaya karar verdim. Gülmem gereken yerde gülüp ağlamam gereken yerde ağlayacaktım. Yeni hayatıma beyaz bir sayfa açarken en güzel şekilde doldurmayı düşlüyordum. Şu anda yapabileceğim en iyi şey ise güzel bir uyku çekip yarına dinç başlamaktı. Kendimi uykunun kollarına bıraktım...
Gözlerimi açtığımda yatağımın yanındaki komodinin üzerinde duran atlı karıncama değdi gözlerim. Sağ elimi uzatıp atlı karıncaya dokundum. Bir süre elime almaya kıyamadım. Sadece okşadım. Aklıma dün Somer'le yaşadıklarımız geldi. Fırtınalı başlayıp yoğun duygu seli oluşturacak şekilde yağdık dün geceye. Ama her şeye rağmen onunla geçirdiğim her saniyenin değeri paha biçilemezdi. Ne kadar öfkeli olursak olalım birbirimize bakınca bütün buzların erimesi ve kalbimizde doğan güneş bizi var ediyor belki de... Kucağıma aldığım atlı karıncama nazik bir öpücük kondurup sıkı sıkı sarıldım ona sarılırcasına. O anda çalışma masamın üzerindeki telefonum titredi. Yavaşça kalktım yatağımdan ve telefonumu aldım elime. Kahverengilerine bayıldığım adamdan mesaj gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARTILARA SEVDALI KIZ
Teen FictionTamay, bebekliğinden itibaren yaşamını sürdüğü yetimhanede her şeyden habersiz son günlerini geçiriyordu. Teyzesinin yıllar süren aramasının sonucunda kendisini bulmasıyla bir aileye sahip olan Tamay, geçmişini annesinin ölmeden önce ona yazdığı def...