Karanlıklarla dolu bir dünyaya gelmişim ben. Ben doğduğum gün annem ölmüş. Benimle birlikte dünyaya bir öksüz daha gelmiş oldu. Aslında sadece öksüz değil, hem yetim hem öksüzüm. Babam da bırakıp gitmiş beni. Bir tek teyzem var yanımda. Ama o da evli olmadığı için yetimhane beni ona vermiyor. Sadece hafta sonları görüyorum ve yanında kalabiliyorum. Benim ailem sadece Hazan teyzem. Keşke annem yanımda olsaydı. Onun yanında kalsaydım, "Benim ailem ANNEM!" diyebilseydim. Annem benim doğumumu heyecanla bekliyormuş. 2 yıldan sonra olmuşum ben. Mucize gibi düşmüşüm annemin rahmine. Hatta annem ismimi "Mucize" koymak istiyormuş. Ama ben tehlikeliymişim annem için. Doktor da babam da defalarca anlatmışlar ama annem beni dünyaya getirmek için diretmiş. Annem anlattıklarıyla babamı da ikna etmiş ve beni yaşatmak için uğraşmışlar. Sıra gelmiş ailelerine anlatmaya. En zor durumlardan biriymiş bu. Çünkü annemin tarafı bu evliliğe karşıymış. Özellikle de dedem Boran. Annemi vazgeçirmeye çalışmış, o vazgeçmeyince onları ayırmış. Ama bir şekilde ikna olmuş herhalde. "Herhalde" dedim çünkü hikayeyi bilmiyorum. Bildiğim kısımları ise daha 2 haftadır tanıdığım teyzemden öğrendim. Ve bugün, o 2. haftanın cumartesi günü. Yani teyzemle kalacağım. Bu da demek oluyor ki akrabalarımı, annemi, kendimi tanıyacağım. Küçük çantama yurtta giydiğim birkaç kıyafetimi koydum ve müdürün odasına çıktım. Kapıyı tıklatıp içeri girdim. "Gel kızım! Teyzen yoldaymış, birazdan burada olur." Diyerek tebessüm etti müdüre hanım. Ben de gülümseyerek odada bulunan koltuklardan birine oturdum. 10-15 dakika sonra teyzem kapıyı tıklattı ve boğazını temizleyerek odaya girdi. "Hoş geldiniz Hazan Hanım! Çay veya kahve söyleyebilirim vaktiniz varsa..." dedi müdüre hanım. "Yok sağ olun! Ben yeğenini alıp gideyim. Birbirimizi kaç yıldan sonra bulduk ve zamanımızı dolu dolu geçirmek istiyorum. Pazartesi günü saat 7'de getiririm. İyi günler!" Dedi teyzem ve bana kapıdan çıkmam için işaret etti. Çıktık ve arabaya bindik. Biraz yol gittikten sonra bir alışveriş merkezinin önünde durduk ve içeri girdik. Birkaç mağazaya girerek beğendiğim kıyafetleri aldık. Teyzem bir şeyler yiyip içmeyi teklif etti, üst kata çıkıp bir masaya oturduk. Önümüzde bir menü vardı, kendimize hoş gelen yiyecek ve içeceği sipariş ettik. Ben, televizyonlarda görüp tadını hep merak ettiğim hamburgeri ve yanına da öve öve bitiremedikleri "buz gibi" bir kola istemiştim. Teyzem ise bol malzemeli kumpir, yanına da soğuk çay aldı. Yarım saat sonra masamıza getireceklerini söylediler. Biz de bu arada sohbet ettik.
-Ee, anlat bakalım kuzum! Nasıl gidiyor okul? Arkadaşların var mı? Derslerin nasıl?
- İyi gidiyor! Yalan!
Okulda ve yetimhanede arkadaşlarım aynı, hepsiyle iyi anlaşıyorum. Hiç arkadaşım yok ve okuldakilerle birbirimizi boğmak için fırsat kolluyoruz!
Her konuda yardımlaşıyoruz ve birbirimizi destekliyoruz. Hiç birine güvenmiyorum ve hepsi beni satabilecek insanlar!
Okulda da başarılı olmaya çalışıyorum. Öğretmenlerden memnunum, onlar da benden memnun. Okulda disiplin cezalarımla tanınıyorum. Öğretmenler en küçük yanlışımda müdüre hanımın odasına gönderiyorlar ve ben de hiçbirini sevmiyorum!
Böyle işte... Sen nasılsın?
-Ben de iyiyim! Biliyorsun hâlâ okuyorum. Yüksek lisans yapıyorum. Bahsetmiştim değil mi?
Onaylar gibi başımı salladım.
- O yüzden derslerle haşır neşirim. Bayağı yoğun geçiyor günlerim.
Garson elinde yemeklerle masamıza yaklaşıp yemekleri servis etti ve gitti. Hazan teyzem "Afiyet olsun!" dedi ve yemeye başladı. Ben ise kolamdan bir yudum alıp teyzemi seyretmeye başladım. Yemeği nasıl yer? Kaşığı-çatalı nasıl tutar? Hepsini bilmek istiyordum. Teyzem, onu izlediğimi fark edince ben de hamburgerimi iki elimle tutup yemeye başladım. Yemeğimizi yedikten sonra teyzem hesabı ödedi ve artık eve gitme vakti geldi. Arabaya binip 15 katlı bir gökdelenin otoparkına girdik ve arabayı boş bir alana park edip gökdelenin içine girdik. Gözlerimle etrafı süzdüm. Çok lüks olmayan ama göze hoş gelen bir yerdi, yabancılık çekmemiştim. Asansöre bindik ve teyzem 10. kata gitmek istediğini söyledi. Normalde asansör korkusu olan ve her koşulda merdivenleri kullanan biriydim ta ki buraya gelene kadar. Her ne kadar korkum olsa da 10 kat da çıkamam! Asansör hareket etti, bizi yukarı çıkardı. Teyzem anahtarı kapının deliğine sokup kapıyı açtı. İçeri girmemi işaret etti. Ev çok güzel kokuyordu. Sanki kokunun ismini biliyordum, çok tanıdık bir kokuydu ama nereden hatırladığımı bilmiyorum. Gözlerimi kapatıp kokuyu iyice içime çektim. Sanki bu son nefes alışımmış gibi derin bir nefes aldım. Teyzem de tıpkı benim gibi yaptı ve kokuyu içine hapsetmek istercesine derin bir nefes aldı. Birkaç dakika sonra teyzem beni odama götürdü. "Burası senin odan. Düzenlemesini ve eşya seçimi ben yaptım. İstersen değişebiliriz! Sonuçta sen kalacaksın burada." dedi. Teşekkür edip ona sarıldım. Odama dönüp baktım. Genellikle beyaz renkten oluşuyordu ve sade olması hoşuma gitmişti. Göz yormak yerine kendine çekiyordu. Teyzemin zevkine hayran kalmıştım... Odayı incelemeyi bitirdikten sonra yeni aldığımız kıyafetleri dolaba yerleştirdik. Yatağıma oturduğumda odamdaki ahşap sandık gözüme çarptı. Teyzeme onun ne olduğunu sordum. "Eh, artık zamanı geldi! O sandıkta seninle, anne ve babanla ilgili eşyalar var. Hepsini senin için sakladım. Ve annenin ölmeden önce sana yazdığı, içinde hayat hikayelerinin bulunduğu bir defter var. Annen bana tembih etti, 'Kızım belli bir yaşa geldiğinde ona bu defteri ver. Ona kimsenin bir şey anlatmasına izin verme, sen de anlatma! Kızım her şeyi benden öğrensin!' dedi. O yaşa geldin ve her şeyi, tüm olan biteni annenden öğren. Defteri bitirince sormak veya söylemek istediğin bir şey olursa bana söyleyebilirsin. Ben biraz evi toparlayıp bize içecek bir şeyler hazırlayayım. Sen de o sırada defteri okumaya başla!" dedi ve sandığı açıp anahtarı bana verdi. Sandığın yanına gidip içine baktım. Yıpranmış bir defter gördüm ve elime aldım. Defteri açtım ve sararmış sayfalarını annemin kokusuna ulaşmak ümidiyle teker teker kokladım. Evdeki kokuyla aynıydı. Anladım ki teyzem, annemi bu şekilde yaşatıyordu... Defter kalına benziyordu, bir an önce başlasam iyi olacaktı. Defteri alıp yatağıma oturdum ve başladım okumaya...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARTILARA SEVDALI KIZ
Dla nastolatkówTamay, bebekliğinden itibaren yaşamını sürdüğü yetimhanede her şeyden habersiz son günlerini geçiriyordu. Teyzesinin yıllar süren aramasının sonucunda kendisini bulmasıyla bir aileye sahip olan Tamay, geçmişini annesinin ölmeden önce ona yazdığı def...