"Sonra da kızın üstüne mi kustun yani?" aynadan yolu kontrol etti ve hattın karşı ucundan işittiği huysuz mırıltılara karşın güldü. "Amacım bu değildi tamam mı? Açılacaktım ama panikten kustum." eli gaza yüklenirken gülmeyi ihmal etmedi. "Asla unutamayacağı bir anı vermişsin işte ne güzel." gaza bastıkça yüzüne hücum eden rüzgar yüzünden anlık nefes kesilmeleri yaşıyor olsa da bozuntuya vermeden konuşmaya devam etti. "Seni arayanda kabahat Soobin." dedi karşıdaki ses azarlar gibi. "Benden başka arkadaşın yok Karina."
"Sorun da bu. Her neyse kapatıyorum eve varınca ara."Sanki Karina onu görebilecekmiş gibi kafasını salladı ve telefonunun kapanmasını bekledikten sonra çok geçmeden kapanınca dikkatini tamamen yola çevirdi. Trafiğin olmamasını fırsat bilerek gaza daha da yüklendi ve rüzgarın onu boğmasına izin verdi. Bu hissi seviyordu. Karina kask takmadığını bilse yiyeceği azarları düşünürken kendini gülerken buldu. Ardından motoru ara sokaklardan birine kırdı ve motordan yansıyan ışığın karanlık sokağı adım adım aydınlatışını izledi. Saat oldukça geç sayılırdı ve muhtemelen herkes çoktan uyumuştu. Etrafın sessizliğini buna yordu.
Fırsat bu fırsat diyerek gaza biraz daha yükleneceği esnada ileriden gelen kapı çarpma sesiyle irkildi ve daha ne olduğunu bile anlamasına fırsat kalmadan yola atlayan bedenle birden frene basmak zorunda kaldı. Ani fren yüzünden bedeni ileriye atılırken güçlükle de olsa durmayı başardı ve korkudan nefes nefese kalmış halde yolun ortasında dikilen çocuğa baktı. "Delirdin mi ne yapıyorsun sen?" sesinde hem korku hem endişe vardı. Ayrıca sinirli olduğundan sesi yüksek çıktı. Yolun ortasında pahalı olduğu karanlıkta bile belli olan şık takım elbisesiyle kalakalmış çocuk panikle açtığı gözleri ve korkudan hızla inip kalkan göğüsüyle ona bakarken cevap vermek yerine yutkunmayı tercih etti. Bu sırada Soobin motorundan indi ve çocuğun yanına ilerledi. "İyi misin?"
Sözlü olarak soruyor olsa da çocuktan herhangi bir cevap beklemeden çoktan vücudunu incelemeye koyulmuştu. Çocuğun gözleri ondan ayrılıp az önce çıktığı yere dönerken sessizliği delip geçen adım sesleriyle tekrar Soobin'e baktı. "Şimdi olmaz çabuk yürü." diyerek Soobin'i kolundan çektiği gibi motoruna doğru sürüklemeye başladı. Soobin ise ne olup bittiğini anlamadığı için afallamış halde çocuğa ayak uydurup koşarcasına yürüyordu. Motora ulaştıklarında Soobin anahtarı döndürüp çalıştırdı ve bu sırada çocuk sanki her zaman yaptığı bir şeymişçesine rahatlıkla arkaya yerleşip kollarını Soobin'in beline dolayıp panikle konuştu. "Baş şu lanet gaza."
Düşünme kabiliyetini yitirmiş gibi hissediyordu. Anın şokundan çıkamadan kendini bir anda motorun gazına yüklenirken buldu ve az önce girdiği sokaktan ayrıldı. Neden ya da kimden kaçtıkları hakkında hiçbir fikri yoktu ancak birinden kaçtıklarına emindi. Aynadan yolu ve arkasındaki çocuğu kontrol ettikçe yüzündeki panikten birilerinden kaçtıklarını anlayabiliyordu.
"Beni nasıl bir bokun içine sürüklediğini anlatma gibi bir planın var mı?" dedi sinirle. "Sadece çeneni kapa ve sür." çocuktan aldığı cevaba karşı sinirle güldü ve gözlerini devirip yola döndü.
**
Henüz adını bile bilmediği çocuk büyük bir rahatlıkla kendini koltuğa bıraktığında, Soobin hayretle ona baktı ve alayla "Kendini evinde gibi hisset." dedikten sonra motor anahtarını çaprazındaki masaya fırlattı. Ceketini de koltuğun üzerine gelişigüzel attıktan sonra koltuğuna çökmüş yabancı çocuğun önüne geçti ve sorguya çekermiş gibi başında dikilmeye başladı. "Herhangi bir açıklaman var mı?" dedi iğneleyici tonuyla konuşurken. Çocuk ayaklandı ve odanın içinde bir oraya bir buraya yürümeye başladı.
Gerginlikten saçlarıyla oynuyordu bu yüzden siyah tutamlar birbirine girmiş haldeydi. Yanakları al al kızarmıştı ve gelirken rüzgar yüzünden burnunun ucu da pembeleşmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
28 reasons • yeonbin
Fanfiction"beni biraz daha öper misin? kaybedecek hicbir seyimiz yok."