7

1.6K 230 87
                                    

"Şu lanet alarmı kapatmayı düşünüyor musun?" tepesinde bağıran Soobin'le gözlerini korkarak açtı ve çığlık atarcasına öten alarmı yüzünden yüzünü buruşturdu. "Kapıyı çalmadan odama mı girdin?" dedi yerinde doğrulup gözlerini ovuştururken. "Daha dibindeki alarmı duyamıyorsun kapıyı çalsam duyabilicekmişsin gibi konuşma." uyanır uyanmaz Soobin'in azarlamalarını dinlemek iyi gelmemişti. Tepesi daha ilk dakikadan atarken ayağıyla Soobin'e tekme attı ve karşılığında Soobin de yataktan çektiği yastıkla kafasına vurdu.

"Kapa şunu."
"Bağırma."
"O zaman kapa."

Her zaman sinir bozucu olduğunu biliyor olsa da niyeyse Soobin'i bugün daha bir sinir bozucu buldu. "Tersinden mi kalktın sen?" dedi vr acıyla çalmakta olan alarma döndü. O an kıpırdamak dünyanın en büyük eziyetiymiş gibi hissederken yüzünü buruşturdu ve oflaya oflaya alarma uzanıp rastgele bir yerlere vurarak kapanmasını sağladı. "Oldu mu? rahatladın mı?"
"Oldu."

Bıkkınlık dolu ifadesiyle Soobin'e baktı. "Kahvaltı için yardım lazım uyuklamayı bırak da içeri gel." Soobin konuşa konuşa odadan çıkarken, Yeonjun oflayarak geri yattı ve ölmeyi bekledi. "Bekliyorum!"
"Geliyorum patlama!"

**

"Yumurta kırmayı bildiğini görünce neredeyse ağlayacaktım." elindeki çatalı tavada pişmekte olan yumurtaya daldırdı ve yanmaması için hareket ettirdikten sonra kahve makinesinin başında dikilen Yeonjun'a baktı. O ise belli aralıklarla kahveye bakıyor, çoğunlukla da biraz ilerilerindeki televizyonda bir şey izliyordu. "O kadar da değil." dedi tersleyerek. Tersleniyor olsa da onun bu huysuzluğu Soobin'i güldürdü.

Yanındaki kaseleri pilavla dolduruktan sonra tavanın başına Yeonjun'u geçirdi ve kaseleri oturma odası tarafında kalan sehpanın üzerine yerleştirip geri döndü. Bu sırada Yeonjun hala televizyon izliyor, arada bir de gönülsüzce yumurtayı karıştırıyordu. "Neye bakıyorsun sen?" merakla Yeonjun'un baktığı yere baktığında televizyondaki magazin programını görüp göz devirdi. "Şu çocuk bir ara benimle yatmaya çalışmıştı." Yeonjun'un sıradan bir olaymış gibi anlatması Soobin'i şaşkına çevirirken, şaşkınlıkla aralanmış ağzıyla magazindeki çocuğa baktı.

Elbette kim olduğunu biliyordu. Sadece o değil, tüm dünya onun kim olduğunu bilirdi. Yanındaki kızlara çapkın gülümsemesiyle bakarken çekilmiş bir fotoğrafı ekrana boydan boya verilmişti. Tipik zengin çocuğu görünümüyle her zamanki gibi yine kendine ekranlarda bir yer bulmuştu.

"Şu çocuk dediğin ünlü bir şarkıcı." dedi tavadaki yumurtayı tabaklara yerleştirirken. Yeonjun kafasını salladı. "Babası babamla arkadaş." Yeonjun hakkında edindiği her bilgi bir öncekinden daha şaşırtıcı oluyordu. "Koca bir topluluğun isteği bu yöndeyken sen neden reddettin peki?" tabakları tek eliyle tuttuktan sonra tezgahın üzerindeki kahve bardağını da aldı ve yeniden sehpaya doğru ilerledi.

"Kadınlardan hoşlandığın için mi?" geri dönüp dolaptan bir şeyler daha çıkardı ve Yeonjun'un yanından geçip mutfak kısmından çıktı. Yeonjun da onun arkasından mutfaktan çıktı ve oturma odasına geçerek koltuğa oturdu. Gülerek yumurtasından alırken gülmesi Soobin'in dikkatini çekti ve merakına yenik düşerek sordu. "Ne gülüyorsun?"

"Direkt olarak kadınlardan hoşlandığımı varsayman komik geldi." Soobin'le göz göze geldiğinde hala gülüyordu. Soobin güçlükle ağzındaki yemeği yuttu ve gözlerini yeniden ekrana çevirdi. "Ne var? Niye gözlerini kaçırdın homofobik misin?" Soobin ona doğru öyle hızlı döndü ki Yeonjun bir an paniklemesine engel olamadı. "Gördüğüm en salak kişisin." dedi Soobin bıkkınlıkla bakarken. "Yüzünü yıkarken aynaya bakmıyor olamazsın herhalde." Yeonjun'un laf yetiştirmesine yalnızca göz devirerek cevap verirken yeniden televizyona döndü ve o sırada bir anda konuşmaya karar verdi.

28 reasons • yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin