Yüzüne krem sürmek için apar topar banyoya daldığında Soobin'in şaşkın yüzüyle karşılaştı. "Sen burada mıydın?" dedi sanki karşılaşma ihtimalleri şaşırtıcı bir şekilde düşükmüş gibi. "Kapıyı tıklatmayı düşünür müydün?" Soobin sırıtarak konuşunca Yeonjun umursamadı ve kalçasıyla aynanın önünde dikilen Soobin'i ittirdi. "Önce ben geldim." dedi Soobin mızmızlanarak. Ardından Yeonjun'u taklit etti ve bu sefer o Yeonjun'u ittirdi. "Krem sürüp çıkacağım sadece." dedi Yeonjun.
"Ben de çıkacağım." gözlerini devirip Soobin'e baktı. O sırada üstünün çıplak olduğunu yeni fark ediyordu. Soobin elindeki havluyu bırakmak için arkasını döndüğünde Yeonjun'un gözleri büyüdü. "Bir dakika bir dakika." şaşkınlıkla konuştuğunda Soobin ona doğru döndü ancak Yeonjun kollarından tutup tekrar arkasını döndürdü. "Ne oldu?" dedi Soobin merakla. "Sırtın şey olmuş."
Utana sıkıla konuşurken Soobin "Ne olmuş?" diyerek araya girdi. "Bilerek yapmadım gerçekten bak." Soobin çatık kaşlarıyla ona döndü. "Ne olmuş ki?" Yeonjun cevap vermek yerine krem sürmeye başladığında Soobin boş bakışlarla hala ona bakıyordu. "Konuşmuyoruz yani?" dedi bir anda gülerken. Ardından şortunun cebinden telefonunu çıkardı ve kamerayı sırtına çevirirken aynada yansımasına baktı.
Yüzüne yayılan imalı sırıtışla Yeonjun'a baktığında Yeonjun'un da kendisini izlediğini gördü. "Sakın tek kelime etme." dedi ve Soobin'in sırıtmaktan iyice gerilmiş dudaklarına vurdu. Konuşmaması için bir süre eli Soobin'in dudaklarında kalırken diğer eliyle de kremini sürmeye devam etti. Soobin'in bir şeyler söylediğini duyuyordu ancak sesi boğuk çıktığından anlayamıyordu.
Bir anda avucunun içinde hissettiği sıcaklık ve ıslaklıkla gözleri büyürken ellerini geri çekti. "Elimi mi yaladın gerçekten. İğrençsin."
"Bundan daha iğrenç şeyler yaptım hatırlatırım."Sırıta sırıta konuştuğunda Yeonjun kızardı ve önüne döndü. "Çıkıyorum ben hayatım." elini Yeonjun'un saçlarına çıkardı ve karıştırdıktan sonra banyonun kapısını açtı. "Bu arada hatırlat da bir dahakine tırnaklarını kısaltalım." sırıtırken göz kırptı ve imayla sırtını işaret etti. Ardından Yeonjun'un bağırışlarına gülerken banyodan çıktı.
"Öldüreceğim seni Soobin!"
**
"Siz böyle çok şirin bir ikili oldunuz bence artık ayrılma zamanınız geldi." Hueningkai elinde limonata dolu tepsiyle odaya söylenerek girerken Karina göz devirdi. "Aramızdaki tek bekar sen olduğun için kıskanıyor olabilir misin?" derken Winter'ın bakışları önce konuşan Karina'yı hemen ardından Soobin'i buldu. Soobin oralı değil gibi görünüyordu.
"Soobin?" merakla Soobin'e seslendiğinde Soobin başını telefonundan kaldırıp Winter'a baktı. "Efendim balım?"
"Ne yapıyorsun?"
"Yeonjun bir şey yazmış ona bakıyordum."Herkes bir anda sessizleşti ve tüm bakışlar teker teker ona döndü. Göz devirdi. "Bakmayın öyle."
"Ne yazmış?" dedi Karina limonatasından bir yudum alırken. "Çok çirkin bir kazak görmüş sana alayım mı diyor." Hueningkai güldü. "Evliliğin kırkıncı yılında sıkıntıdan birbirine saran evli çiftler gibisiniz." dediğinde Soobin yanındaki yastığı ona fırlattı."İlk kez bir şeyler hissettiği biriyle birliktelik yaşadı bunu kutlamamız lazım." Karina heyecanla konuştuğunda bir yastık da ona fırlatıldı. "Yeonjun'a karşı bir şey hissetmiyorum Karina. Daha önceki kişilerde olduğu gibi bir kerelikti sadece." dedi kendinden son derece emin görünerek.
"Alt komşunla bir mi yani?" bu sefer Winter konuştuğunda ona döndü. Reddetmek istese de mantıklı bir soruydu. Bir süre düşündü. "Hayır?" dedi hala sorguladığı belli olurken. "Neden peki?"
"Çünkü o Yeonjun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
28 reasons • yeonbin
Fanfiction"beni biraz daha öper misin? kaybedecek hicbir seyimiz yok."