32

1.7K 233 90
                                    

"O parça oranın değil." Soobin'in taktığı parçayı geri çıkarıp kenara bıraktı. "Hayır buranındı yalnız."
"Saçmalama Soobin ucu oturmuyor görmüyor musun?" bu zamana kadar birçok kez geceleri oturup bir şeyler yapmışlardı ancak bu kez olayı bambaşka bir seviyeye çıkarmışlardı. Soobin'in yaptığı kahvelerin bitmesinin üzerinden yarım saat geçtikten sonra ikisi de odalara dağılmış, ancak gecenin bir yarısı uyanıp yeniden salona taşınmışlardı. Canları sıkıldığı için de evde buldukları karmaşık yapbozu yapmaya karar vermiş, yere oturup yapmaya başlamışlardı. Daha çok Yeonjun yapıyordu, Soobin sadece onu sinir etmek için oradaydı.

Göz ucuyla Yeonjun'un suratına baktı ve ciddi ifadesini yakalayınca güldü. Yeonjun'u tanıdıkça onun bir şeylere odaklandığında o şeyi doğru yapmazsa sanki dünyanın sonu gelecekmiş gibi gerildiğini daha net fark ediyordu. Onu sinir etmek en sevdiği şeylerden biri olduğu için kutudan bakmadan bir parça aldı ve yeniden yanlış bir yere taktı. Parça yerini bulur bulmaz Yeonjun'un sinirli yüzü kendisine çevrildi ve bir anda gülmeye başladı.

"Gülme çok sinirleniyorum." dedi Yeonjun sinirle. Bir yandan da Soobin'in zorla taktığı parçayı çıkarmaya çalışıyordu. "Bir parçayı daha yanlış takarsan seni çok fena döverim Soobin." ciddi olduğunun belli olmasını umarak konuştuğunda Soobin'in bir kez daha güldüğünü görünce gözlerini devirdi. Ancak ne yazık ki onu gülerken görmek sinirini azaltıyordu. İster istemez kendisi de gülümsedi ancak hemen toparladı ve suratını asmaya devam etti.

"Tamam bu sondu." dedi ve bu sefer doğru parçayı taktı. "Gülünce çok tatlı oluyorsun." Yeonjun'un ona bakmadan söylediği şey bir anlığına afallamasına neden olurken, Yeonjun oralı değilmişçesine bir başka parçayı daha taktı. "Flörtleşme işini sevdin bakıyorum da." Yeonjun'un en son taktığı parçanın hemen yanına bir yenisini taktı ve iki parçanın kusursuzca birleşmesini izledi. "Sen de sevdin bakıyorum da."

Yeonjun'un hiçbir fırsatı geri çevirmiyor oluşu Soobin'i güldürdü. Bir yandan da kendini tuhaf hissediyordu. Aynı zamanda karışık olan aklında bir şeyler tıpkı yapboz parçaları gibi yerlerine oturuyordu. Belki de bunda Yeonjun'un kendinden emin bir şekilde istediklerini belirtmesi çok büyük bir rol oynuyordu.

"Seni terk etmeyeceğim." Elindeki parçayı oturtmak için yer arayan gözleri bir anda Yeonjun'u bulduğunda göz göze geldiler ve Yeonjun gülümsedi. "Ne kadar huysuz, gıcık ve katlanılmaz olduğunu zaten biliyorum. Terk etmem için nedenim yok yani." dedi şakaya vurarak. Ancak ciddi olduğunu da hissettiriyordu.

"Bana aşık olduğun çok belliydi zaten." Soobin de şakaya vurduğunda Yeonjun gülmeye başladı. "Belliymiş işte anlamadığına göre cidden salaksın." Soobin gülerek elindeki parçayı kenara bıraktı ve bağdaş kurduktan sonra vücudunu Yeonjun'a doğru çevirdi. "Benden hoşlanıyorsun?" diye sordu. Yeonjun da yapbozu bırakarak Soobin gibi oturdu ve vücudunu ona çevirdi.

"Sen hoşlanmıyor musun?" bir süre sessizlik oldu. Büyük oynadığını biliyordu ancak şimdi oynamazsa bir daha şans bulamamaktan endişeleniyordu. Ayrıca Soobin'in tepkilerine bakılırsa ters bir şeyle karşılaşacağını sanmıyordu. "Başıma bela oldun." dedi Soobin uzun süreli sessizliği bozarak. Yeonjun güldü. Soobin de gülüyordu. "Düğünden adam kaçırdım, evimde gizledim, babasının adamlarından dayak yedim ve düğünden kaçırdığım çocuktan hoşlandım."

Sona doğru bakışları evin içinde dolaşmaya başlarken Yeonjun'un gözleri büyüdü ve gözlerini bir saniye bile Soobin'den çekmedi. Doğru duyduğuna emin olmaya çalışıyordu. "Üstelik çocuk zengin züppesi bir prenses çıktı ve bayağı da huysuz biri." gözleri yeniden buluştuğunda Soobin gülümsedi. Yeonjun hala şaşkınlıkla ona bakıyordu.

"Ne bakıyorsun öyle?"
"Çocuktan hoşlandım dedin."
"Öyle bir şey söylemedim."

Yeonjun'la uğraşmak için böyle bir şey yaşanmamış gibi davranmaya başladığında Yeonjun homurdandı ve yerdeki yastıklardan birini alıp onunla Soobin'e vurmaya başladı. "İtiraf et yoksa ölürsün." elindeki yumuşak yastık ve suratındaki gülümsemeyle ne kadar korkutucu görünebilirse o kadar görünmeyi denedi ancak bu yalnızca Soobin'i kahkahalara boğmasına neden oldu.

"Gülme." yastığı kafasına vurdu ancak Soobin kahkaha atmaya devam etti. "Gülmesene geri zekalı." ardı ardına yastığı Soobin'e vurmaya devam ederken dizlerinin üzerinde doğruldu ve daha hızlı vurmaya başladı. Söyleniyor gibi yapsa da kendisi de eğleniyordu. "Söylemediğim şeyleri söylüyormuşum gibi kafanda kurmaya da başladın Yeonjun."

Kahkahaları arasında konuşmaya çalışırken Yeonjun gözlerini devirip yastığı bir kez daha suratına geçirdi. "Ne uyuz bir çocuksun sen ya." dedi bir kez daha vururken. O sırada parkenin üzerindeki dizlerinden biri kaydı ve dengesini kaybederken elindeki yastıkla beraber Soobin'in üzerine düştü.

Soobin'in kahkahaları bir anda son buldu ve Yeonjun'un gözlerinin içine bakarak gülümsedi. Eliyle belinden tuttu ve göz kırptı. "Bunu da bilerek yaptın." dedi gülerek. Yeonjun elindeki yastığı bıraktı ve Soobin'in kafasına vurdu. "Salak salak konuşma. Bırak hadi çekileceğim."

Kalkmak için hareketlendiği sırada Soobin belindeki tutuşunu sıkılaştırdı ve Yeonjun sırıtmaya başladı. "İşine mi geliyor?" dedi imalı bakışlarıyla. Soobin kafasını sallayınca Yeonjun şaşırdı. "Ciddisin."
"Hep sen mi flörtleşeceksin canım."
"Ben flörtleşme konusunda ciddiyim ama şaka yapmıyorum."

Soobin dudaklarını sarkıttı. "Ben de ciddiyim."  Yeonjun'un şaşkın ifadesine bakınca güldü. "Ne güzel işte bak birbirimize karşı açıksözlüyüz." uzanıp Yeonjun'un burnunu öptü ve geri çekildi. "İstediğim için öptüm." dedi ardından. Yaptığı her şeyin nedenini açıkça söylemeye başlıyordu. Yeonjun bir anda boşluğuna geldiği için gülerken Soobin "Ne oldu?" diye sordu şaşkınca. "Her şeyi söylüyor oluşun komik geldi."
"Söylemeyeyim mi?"
"Hayır söyle, şirin."

Yeonjun, Soobin'in yüzüne yerleşen gülümsemeye büyülenmiş gibi bakarken yüzünü ona doğru yaklaştırdı ve dudaklarına kısa bir öpücük bıraktı. "İstediğim için öptüm." dedi Soobin'i taklit ederek. Rahatmış gibi görünüyor olsa da kalbi yerinden çıkmak üzereymiş gibi hissediyordu. Soobin'in de ondan farkı yoktu. Kalbi hızlanmaya başladığında nefeslendi ve gülerek Yeonjun'a baktı.

Belindeki eli Yeonjun'un belini okşuyordu. Diğer eliyle Yeonjun'un önüne gelen saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı. Gözleri Yeonjun'un yüzünün köşesinde dolaşıyordu. En sonunda bakışları dudaklarına indiğinde Yeonjun yutkundu. Yüzleri birbirine iyice yaklaştı ve çok geçmeden Soobin Yeonjun'u öpmeye başladı. Bu duruma nasıl geldiği hakkında bir fikri yoktu. Akışına bırakacağını söyleyip gerçekten de bırakmıştı ve böyle söylemiş olsa da aslında yapacağına inancı yoktu. Yapabiliyordu.

Oturduğu yerde vücudunu dikleştirdi ve sırtını koltuğa yaslarken Yeonjun'u da çekerek kucağına çıkardı. Bacakları iki yandan Soobin'in belini sararken, elleri ensesini buldu. Soobin'in elleri ise tamamen Yeonjun'un belini kavramıştı. Yeonjun'u yavaş yavaş öpüyordu. Eliyle belini de okşadığından Yeonjun mayıştı. Kendini hiç olmadığı kadar huzurlu hissediyordu.

Geri çekildiklerinde gözlerini açtı ve gülerek Soobin'e baktı. Soobin'in elleri belinden ayrıldı ve iki yanında olan bacakları buldu. Bu kez bacaklarını okşuyordu. Dokunuşu öyle hafifti ki Yeonjun orada öylece uyuyabilecekmiş gibi hissetti. Başını Soobin'in boynuna gömdü ve gözlerini kapadı.

"Ne yapıyorsun?" Soobin'in kıkırdadığını duyunca gülümsedi.
"Şarj oluyorum." sesinin bu kadar huzurlu çıkmasına ilk başta kendisi şaşırdı. "Uyumak ister misin?" Soobin kulağına doğru fısıldadığında omuz silkti. "Odamda uyuyamıyorum."
"O zaman benimle uyu."

Bir anda kafasını geriye çekti ve Soobin'e baktı. "Olur mu?" Soobin'in güldüğünü görünce uzanıp bir kez daha öpmek istedi ancak kendini engelledi. Soobin bir anda kendisiyle beraber onu da kaldırdığında vücudu birden havalandı ve panikleyip bacaklarını Soobin'in beline doladı. "Ne yapıyorsun?"
"Uyumaya gidiyorum. Gidiyoruz daha doğrusu."

Soobin ellerini Yeonjun'un bacaklarına sardı ve düşmemesi için sıkı sıkı tutarken odasına doğru ilerlemeye başladı. "Düşme."
"Düşürme."

Gülümseyip duruyordu ve bu durum yanaklarını acıtmaya başlamıştı. Ancak kendini durduramıyordu. Akışına bıraktığı için hafiflemiş hissediyordu ve daha öncesine kadar çok açık olan şeyleri fark etmediği için kendine şaşırıyordu. Güldü ve ona yapışmış olan Yeonjun'a baktı. Bela demekte haklıydı.

28 reasons • yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin