12•

338 16 39
                                    

O hızla annemin yanını kısa bir süre içinde bulmuştum ve bilgi alabilmek için doktorunu bekliyorduk.

"Ay Enes'im iyiyim ben. Kalbim çarptı sadece arada bir oluyor ya... Nursu kızım çok büyütüyor." dedi annem hastaneden çıkma isteğini saklamayarak.

"Valide Hanımım abartmıyorum, endişe ediyorum. Koridorda bir oraya bir buraya savruldunuz, nasıl öylece evde dursaydık?" dedi Nursu kendini savunmak adına. Anneme anlatmış da sanki ben duymamışım gibi bir de bana dönük anlatmaya başladı. "Enes Abi vallahi abartmıyorum, iyi görünmüyordu..."

Yüzümde buruk bir gülümseme peyda ederken karşımdaki, kendini anlatmaya çalışan kızın omzunu sıvazladım. "Biliyorum Nursu, biliyorum canım. Sakin ol..."

Lafım henüz bitmişti ki odaya birinin dalması hem korkmama hem de odada duran Nursu ve annemi korumama neden oluyordu. Yağız ise benim gibi onları korumaya kalkışıyordu. Aslında tüm bu yaptıklarımızın anlamsız olduğunu endişeli bir ifadeyle doğruca annemin yanına giden Ecegün'ü gördüğümüzde anladık.

"Valide Hanımım, iyi misiniz? Neyiniz var, ne oldu?" diyerek eline sarıldı annemin. Annem ise hepimize söylediklerini bir de Ecegün için sıralıyordu. Ecegün ise endişesini saklamayarak gülümsedi. "Eminim ki yine Nursu abartıyordur. Ayıp Nursu..."

Odadaki herkes gülerken annem alınmış bir ifadeyle öylece yatmaya devam ediyordu. "Hem Valide Hanım diye dolaşıyorsunuz hem de benimle alay ediyorsunuz, hergeleler..."

"Validemi niye küstürüyorsunuz bakayım?" diyerek odaya Tuğra giriş yapıyordu ve bu gözlerimi fal taşı gibi açmam için yeterli bir sebepti. Lerzan o dağ evinde korunmasız bir şekilde yalnız mıydı yani şimdi?

"Yağız, bir gelir misin?" diyerek dışarıyı işaret ettiğimde annem, "Ne karıştırıyorsunuz siz?" diye sorgulamaya başladı. "Bir şey yok annem, geleceğiz şimdi..."

Dışarı çıktığımızda birkaç saniye Yağız'ı inceledim. O ise korktuğunu belli ederek birkaç adım geriledi. "Ben size kaç kere kızdım bu zamana kadar Yağız?"

"İki kere abi..."

"Peki sonucunda ne oldu Yağız?"

"Abi, ne oldu?"

"Oğlum Lerzan nerede?" dedim sesimin fazla çıktığını fark etmeyerek. "O kızı yalnız bırakmayın diye kaç kere söyledim, kaç kere tembih ettim ki olayın ciddiyetini siz de farkındasınız. Benim kadar Lerzan'ın üzerine titriyorsunuz. Nerede Lerzan oğlum?"

"Abi, benim haberim yok. Tuğra, ben hallederim deyince senin yanına geldim ben."

"Tuğra!" diye yüksek bir tonda seslendim. Çok geçmeden yanımıza geldiğinde o da korkmaya başlıyordu Yağız gibi. "Lerzan nerede Tuğra?"

"Evde abi de ne oldu?"

"Ne mi oldu? Sen bana bunu soruyor musun Tuğra? Evde yalnız kız, yalnız... Yapayalnız, öylece. Hadi biriniz geldiniz, diğeriniz niye geldi oğlum?"

"Abi, birkaç kişi var evin önünde yalnız değil-"

"Tuğra, kapa çeneni! Yoksa kapatacağım ve hiç açılmayacak. Korkar oğlum kız, siz divane misiniz?"

"Ecegün duyunca gelmek istedi, ben de yalnız bırakmay-"

"Ecegün'ü arayan tecavüzcü bir şerefsiz yok Tuğra. Yalnız gelebilir... Böyle zaman kaybediyoruz, bu konuyu daha sonra konuşacağız. Şimdi ikiniz de Lerzan'ın yanına gidiyorsunuz!"

"Nursu!", "Ecegün!"

İkisinin de aynı anda söylediği farklı isimlere sahte bir gülümseme gösterip "Lerzan," dedim, ardından "Lerzan çocuklar, Lerzan..." şeklinde devam ettim.

ELEMKÂRÂNE +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin