bana da öylesi lazımdır!

693 32 196
                                    

"Bu gece on birde kapıda olasın, kaçacaz."

"Seonghwa bu çok riskli değil? Ya yakalanırsak vallaha öldürürler bizi."

"Ölü ya da diri varacam sana Hongjoong, kararım kesindir. Bizi ayırmaları için öldürmeleri gerektir bilesin."

Hongjoong kafasını salladı ve içeriden ona bağıran babası ile alelacele içeri kaçtı. Göz açıp kapayıncaya kadar saat gece on bir olmuştu bile.

Hongjoong hazırladığı küçük sırt çantasını omzuna alarak parmak uçlarında kapıya ilerledi. Başarılı bir şekilde kaçmayı da başardı fakat hesap etmediği bir şey vardı.

Evde her şeyden haberi olan bir kardeşi vardı... Song Mingi.

Hongjoong, Seonghwa'yla arabaya binip avludan çıkar çıkmaz Mingi babasını uyandırıp ağabeyinin Park aşiretinden biriyle kaçtığını iletti.

"Ne demek Hongjoong düşman aşiretten biri ile kaçmıştır?"

"Vallaha baba gördüm diyom, dışarı çıkar çıkmaz el ele tutuştular bindiler arabaya daha beş dakika olmamıştır kalk yakalayak."

"Tamam Mingi, Tamam. Koş git çocuklara haber et. Ağabeyini de  yakalayacaz o Parklardan dümbüğü de."

Mingi koşar adım odadan fırlayıp aşirete haber etti. Bunu yapmasının sebebi ağabeyinin ilişkisine taş koymak değildi elbet, Park Seonghwa'nın halasının oğlu kokoş Yunho'yu elde etmek istemesiydi.

"Baba çocuklar avluya toplanmışlardır. Allah razı olsun bi koşu geliverdiler vallaha."

"Tamam hemen arabayı çalıştırır geliyom."

Mingi arabayı çalıştırır çalıştırmaz yanına oturan babasıyla yola koyuldular. Birkaç kilometre ötede benzin istasyonunda Seonghwa ve Hongjoong'un arabasını görmesiyle arkalarına kırdı. Song aşireti bir daire yaparak çifti içlerinde hapsederek dışarı çıktılar.

Park Seonghwa hala sımsıkı bir şekilde Hongjoong'un elini tutuyordu. Öyle sıkı tutuyordu ki parmak boğumlarının beyazlaştığı görülüyordu.

"Sen ne hakla benim oğlumu benim evimden kaçırırsın Seonghwa ağa?!"

"Ben Hongjoong'a sevdalanmışımdır, başkasına da gözüm gönlüm varmaz. Ya oğluna varırım ya da kara toprağa!"

Songların ağası belinden silahı çıkarıp havaya ateş etti. Hongjoong refleksle ellerini kulaklarına kapatıp iki büklüm olmuştu. Oldum olası korkardı bu tarz şeylerden gözlerinden yaşlar akmaya başladı.

Seonghwa ağlayan sevdiğine baktı yanaklarını elleri arasına alıp gözyaşlarını sildi.

"Ağlama gülüm, sana bir şey olmasına izin vermem sevdiğim."

"Ulan Park Seonghwa! Dokunma ulan oğluma!"

"Sözüm sözdür, Song ağa. Başkasında gözüm yok benim yüreğim Hongjoong'a kaymıştır, ondan başkasına da orada yer yoktur. Onu benden anca ölüm ayırır."

"Öldürürüm o zaman seni ulan!"

Song ağa silahını Seonghwa'ya çevirince Hongjoong, Seonghwa'nın önüne geçti. Tam Song ağa ağzını açıp bir söz edecekti gibi silah sesleriyle Park aşireti de benzinliğe giriş yaptı.

"Seonghwa! Ulan sen başımızı nasıl yere eğdirirsin kuzulkurt! Evin en büyük oğlu olarak örnek olup söylediğimiz insanla evlenmen lazımdı sen ne edersin?!"

"Ben size de söylediydim baba. Benim gönlüm Hongjoong'dadır. Başkasını istemem diyim, sen bana başka insanlar dersin. İstemiyim diyim anlamirsiniz!"

"Ulan rezil ettin bizi koca Mardin'e, öldürecem vallaha oğlum demeycem öldürcem ulan!"

Mingi yarım ağız sırıtışıyla araya girdi.

"Ağalar bölüyom ama berdele ne dersiniz gayet mantıklıdır bence."

Ağalar bir dakika susup düşündüler. En sonunda Song ağa konuştu:

"Oğlum Mingi vardır daha 21 yaşındadır var mı ona uygun, terbiyeli biri?"

"Benim tek oğlum Seonghwa'dır amma gardaşımın bir oğlu vardır 20 yaşında. Özünde iyi çocuktur da biraz çingenedir istersin?"

Mingi hemen ortaya atladı: "He valla bana da öylesi lazımdır, isterim!"

***

Köylü mingi köylünün başkanı mingi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Köylü mingi köylünün başkanı mingi

Ne Berdeli Gay Berdeli, YungiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin