Ne Berdeli Gay Berdeli, Yungi

çorumlu gobel changbin

Yunho sabahın yedisinde uyanıp banyosunu yaptı, takımını giydi ve aşağı indi. Bugün ilk iş günüydü, kayınbabasına evde sıkıldığını söylemişti. Kayınbabası da şirkette bir pozisyon ayarlamıştı hemencecik.

"Gidebiliriz kocacığım."

Mingi kıkırdayarak Yunho'nun peşinden ilerliyordu.

"Baldan tatlısın vallah."

Yunho sırıtırken arabasının sürücü koltuğuna oturmuştu. Mingi başta şaşırdı çünkü genelde Yunho mecbur olmadıkça arabayı kullanmak istemez, üşenirdi. Bugün keyfi yerinde olmalıydı.

"Ee gülüm götür beni şirkete."

"Ee buldun benim gibi şoförü gül Mingi Bey!"

Mingi elini radyoya götürdü, Yunho'ya izin alırcasına bakınca Yunho kafa sallamıştı.

"Mardinin sarı tağşınaaaa!"

Yunho, Mingi'nin bir anda değişen şivesine kahkahalarla gülerken bir yandan da şarkıyı ciddiye almamaya çalışıyordu.

"Aşk işlenir nakışınaaa!"

"Mingi lütfen sus!" Derken bile kahkaha atıyordu. Mingi ise çoktan havaya girmişti.

"İnişineee yokuğşunaaa heyranımm Mardinim!"

Yunho bir anda ciddileşip eşlik etmeye başladı.

"Süryani, Arabım, Türküm kurbanım mardinim."

Artık ikisi de bağırarak mardin sokaklarında mardinim söylüyorlardı.

"MEDENİYETLER BEŞİĞİ HEYRANIM MARDİNİM EZİDİ ARABIM KÜRDÜM!"

***

Yunho çoktan toplanan ekibin başına geçti. "Evet... Ben yeni tasarım şefinizim. Benimle konuşurken ciddi olmanıza falan gerek yok rahat rahat takılın aşkolar."

"Şey, ben yeni geldim stajyerim de bu sene mezun olacağım. Ne yapacağımı bilmiyorum." Yunho karşısındaki sarışın çilli çocuğa baktı, saf bir güzelliği vardı.

"İsmin neydi?"

"Felix, Lee Felix."

"Felix aşkom sen benim asistanımsın yanımda takıl, söylerim yapman gerekeni tm?"

"Tamam!"

Yunho odasına yerleşmeye çalışırken Felix için de bir masa getirtmişti. Felix şimdiden Yunho'yu sevmiş onunla daha da iyi bir bağ kurmak istemişti. Odaya giren büyük patronu görünce ayağa kalkıp saygıyla eğildi. Yunho hiç istifini bozmamıştı.

Felix bu duruma şaşırsa da ağzını açmadı. "Aaaa sen bizim gobel Changbin'in manitası değilsin?"

Felix böyle bir şey beklemediği için başta kalakalmış sonra hızla kafasını sallamıştı.

"Bizim gobel ne zaman geliyi?"

"Şu an uçaktan inmiş olması lazım." Dedi Felix saatine bakarken.

"E ne duriyik? De hayde gidek alak." Felix'in yüzünde bir anda güller açmaya başladı. Sabahtan beri sevgilisini karşılayamayacağı için mutsuzdu.

Mingi hızla Changbin'i aradı. "Aloo gobel! Hiç aramiyün sormiyin?"

"Aman gafa mı bırahtılar iki günde heri!"

Mingi kıkırdadı, Changbin hep Changbin'di işte.

"Havalimanındasındır?"

"He."