mardinli dediğin acı yiyecek

281 16 160
                                    

"Mingi hayde kalk da abini istemeye geliyler!"

Mingi yine bağırışı duyar duymaz ayaklandı. Rutin bakımını yapıp üstüne takımını giyindi. İstemeye Yunho da gelecekti, karizma görünmeliydi.

Salonda çeşitli düğün şarkıları çalıyordu. Mingi hoparlörün bağlı olduğu laptopun başına geçip şarkıyı değiştirdi.

"Abim damat oluyor sıra da bana geliyor!"

Kollarını aça aça dans etmeye başladığında Hongjoong utançla kafasını yastığa gömdü. Dansı daha da hareketlenerek yaptığı sırada içeri Yunho girdi ve kimsenin beklemediği o an yaşandı.

Yunho, Mingi'nin karşısına geçerek dans etmeye başladı.

"Kuzim damat oluyor sıra da bana geliyor, oh oh!"

"Seonghwa sence de bunlar bir tık mal değiller mi?"

"Valla öyledir gülüm, birbirlerini bulmuşlardır işte."

Şarkı ve dans faslı bitince herkes koltuklara yerleşti. Mingi Hongjoong'un kolunu tuttuğu gibi mutfağa sürükledi.

"Abi bas acıyı yav boşver tuz muz."

"Yok o adetler eskide kalmıştır ben bol şekerli bi türk kahvesi yapim aşkıma."

"Ya saçmaliysin çık çık!"

Mingi, Hongjoong'a omuz atıp kahvelerin başına geçti. Kurdeleli bardağa bol bol mardin acısı serpti, yanına karabiber de ekledi. suyuna da tuz atıp iyice karıştırdı. Yandaki çikolataya da önceden hazırlamış olduğu acı soslu şırıngadan bolca acı enjekte edince her şey hazırdı.

Tam Hongjoong kahveleri götüreceği sırada Yunho sallana sallana mutfağa girdi. Bir süre tezgahtaki envayi çeşit acıya baktı, sonra tek kaşını havaya kaldırıp Mingi'ye doğru ilerledi.

"Demek benim biricik kuzenime acı çektirmeyi planlıyorsun?"

"Yani... Gülüm tamamen adet yerini bulsin amaciyla yapmişem. Mardinli dediğin acı yiyecek!"

"He adet... O zaman ben de sana bir kahve yapayım, adet yerini bulsun?"

"Ama gülüm daha seni istemeye gelmemişiz. Hem ben senin elinden zehir olsa içmeye raziyimdir vallah."

"Madem öyle... Haftaya hazırlıklı gel Mingi Bey."

Mingi hızla kafasını sallayıp Yunho'nun belini kavrayıp salona yöneltti. Seonghwa'nın surat ifadesini görmeliydi.

Salona girer girmez karşılaştığı ilk manzara kahvesini kafasına dikip suratını buruşturan Seonghwa oldu. Gözlerini pörtletip izlemeye başladı, Mingi. Seonghwa suyundan bir yudum aldığında ufak ufak kıkırdamaya başlamıştı. Mingi'nin kıkırtısını ilk defa duyan Yunho, Mingi'ye kilitlenmişti. Seonghwa suyu kenara bırakıp çikolatayı ağzına atınca Mingi'nin kıkırtıları büyümüştü. Şimdi Yunho, Mingi'yi gülümseyerek izliyordu. Mingi de üzerinde bakış hissiyle Yunho'ya döndü, gülümsemesi donmuş artık gözleri şaşkınlıkla bakıyordu.

"Bir şey mi oldu gülüm?"

"Yoo çok güzel gülüyodun dalmışım."

"Vallah?"

"Valla."

"Sadede gelek Allah'ın emri peygamberin gavliyle ahanda oğlunuz Hongjoong'u oğlumuz Seonghwa'ya istiyik."

"E verdik getti, hayırlısı olsun inşallah."

Herkes alkışladı Seonghwa ve Hongjoong ortaya geçti. Song ağa sözü kesti. 

Ne Berdeli Gay Berdeli, YungiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin