Halı saha ekip konağa varınca konakta büyük bir kargaşa, kaos olduğunu fark ettiler. Mingi karşısına gelen birkaç kişiyi umursamadan Yunho'yu ararken endişelenmedi değildi.
Sonunda Yunho'yu bulduğunda "Gülüm ne olmuştur?" Diye sormuştu. Yunho tek eliyle alnını sıvazlarken gözleriyle iki oğlu, Gunil ve Jooyeon'u göstermişti. İkisi de birbirinden beter haldeydi.
"Oğlum kimle kavga etmişsin böyle olmuşsun?"
Jooyeon yaralı yüzüyle ne kadar sakin olabilirse o kadar sakin şekilde babasına cevap verdi: "Baba Ayşe karısının oğlu benim yokluğumu fırsat bilip Gunil'e sataşmış, evelallah verdik boyunun ölçüsünü."
Mingi gülümseyip oğlunun omzunu patpatlarken, "Helalsin oğlum." Diyordu. Yunho ise kenarda sinir krizi eşiğine gelmişti bile.
"Ay valla çıldıracağım, siz babalı oğullu niye böylesiniz ayol?" Dedi desibeli biraz artarken.
Arkadan ne olduğunu anlamaya çalışan Jungsu ve Gaon gelmiş halihazırda bulundukları vaziyete gülmeden edememişlerdi. Jungsu bi yandan gülerken Yunho babasına, "Ayol babiş çok takma sen bu Jooyeon kekosunu aynı Mingi babişim işte." Demiş biraz da teselli vermişti.
O sırada Gaon da hiçbir şey umurunda olmayan ama aslında Jooyeon'un onu korumasından zevk alan Gunil'in yanına gitmiş biraz dalga geçmişti. Fazla geçemiyordu çünkü kendisini Jooyeondan korumalıydı.
Mingi de odaya girince Yunho içindeki tüm nazı kocasına döktü. Ağlar gibi dudak bükerek Mingi'nin yanına gitmiş, beline sarılmıştı.
"Ya aşkım ben senin bu oğlundan bıktım. Yine dövmüş Ayşe karısının oğlunu!"
Mingi kocasına sarılırken bir yandan da kıkırdamış, "kimin oğlu!" Diye mırıldanmıştı.
Jooyeon gururla gülümserken bir yandan da Gunil'i kolunun altına almış, saçlarını seviyordu. Gaon da kıskançlığından kudurup Jungsu'ya yanaşmıştı fakat Jungsu o sırada sadece Junhan'la ilgileniyor, bu yüzden de Minho'yla sürekli kavga ediyordu.
Gaon sıkıntıyla köşesine çekilince başından beri onu izleyen Ode, Gaon'un yanına ilerledi. Ode dışında ne kadar soğuk görünse de hatta çoğu zaman Gaon'u fazla tınlamıyor gibi görünse de aslında gizliden gizliye onu izliyor, morali bozukken ya da çoğunlukla yalnızken Gaon'un yanında bulunurdu.
Gaon kendi dünyasında öylesine takılırken Ode yanına oturmuş, "Nasılsın?" Diye sormuştu.
Ilk başta beklemediği için irkilerek Ode'ye bakan Gaon sonradan gülümseyerek "İyiyim, sen?" Demişti. İkili gülümseyerek muhabbet etmeye başlayınca Felix de onları izlemeye son verdi.
Changbin'le taşınma mevsuzusunu konuşmalıydı. Bunu en başta çocuğu için yapmalıydı. Ode'nin Çorum'da yaşadıkça içine kapanık bir çocuk olduğunun farkındaydı. Changbin çoğunlukla evde kalmayan taraf olduğu için bunu fark etmiyor olabilirdi ama Felix gayet farkındaydı. Bir kere dışarı bile çıkmazdı ki.
Felix düşününce iyice sinirlendiğini fark edip hemen kocasını aramaya başladı. Fazla uğraşmadan bulduğunda hemen kenara, duvar dibine, çekip konuşmaya başladı: "Changbin, buraya taşınıyoruz."
Changbin neye uğradığını şaşırarak, "Hayır." Demişti.
"Changbin, sen ne yaparsan yap ben çocuğumu ve onun geleceğini düşünüyorum! Farkında olmayabilirsin ama Ode'nin orada arkadaşı bile yok!"
"Felix Ode'yi senin sevdiğin kadar ben de seviyorum. Sen beni anlamiyorsun fakat orası benim evim, akrabalarım hatta belki de her şeyim. Oradan nasıl ayrılmamızı beklersin?" Changbin sesini yükselttiğinden herkes sesini kesip ikiliye kilitlenmişti.
"Sen evini bırakmak istemedin diye ben bıraktım! Şimdi oğlum için taşımak istiyorum diye beni suçlayamazsın!"
Changbin çenesini sıkmaktan neredeyse dişlerini kıracaktı. Felix bunu fark edince elinde olmadan ağlamaya başlamıştı. "Changbin sen siktir git evine, biz burada kalıyoruz!" Diyerek son sözü söylemiş, ortamı terk etmişti.
Ode'yi tutan Gaon olmasa Ode şu an babasının yanına fırlamıştı bile ama biliyordu ya, babalarının yalnızlığa ihtiyacı vardı.
Changbin hızla evi terk edip arabasıyla gidince Mingi, Yunho'ya sıçtık dercesine baktı. Yunho ise arkadaşının yanına gidip moral vermeyi düşündü ama bu olayda nasıl moral verebilirdi ki?
Ode'nin geldiğinden beri hiç gelmeyen aglama perileri gelmiş, gözyaşları ağır ağır akmaya başlamıştı.
***
Yunho bir şekilde Felix'i sakinleştirmiş, aynı şekilde Gaon da Ode'yi sakinleştirmiş ikisi de Changbin'den bir arama, mesaj veya herhangi bir haber beklemeye başladılar. Felix ne kadar beklemediğini söylese de bekliyordu ve bu durumun oğlu Ode gayet farkındaydı.
Dördüzler bozulan moralleri toplamak ve biraz da eğlenmek için yaşıtlarını toplamış, dışarı çıkmışlardı. Felix derin bir nefes alıp günü yaşıtlarıyla öldürmeye başladı. Hongjoong ve Yeosang'ın atışmalarını izlemek zevkliydi.
***
"Saat kaç olmuştur hala o gobel yok he." Dedi Mingi.
"Ay sorma aşko ya. Ben hanımköylüdür gelir diye bekliyordum ne gelen Çorum'lu var ne de giden."
Yunho oflarken Mingi gülüp kocasına sokulmuştu. Tam onlae kendi kendilerine fingirdeşirlerken bir de ne duysunlar? Kapıyı alacaklı gibi çalan biri vardı!
Mingi alelacele kalkıp dış kapıya koştuğunda Felix ve Changbin'i sarılırken görmüştü.
"Korktum la gobel." Dediğinde Changbin gururla geri çekilip "Bu gobel artik burada yaşayacak ellam." Demişti.
Gerisi hep bilindik şeylerdi, sonunda birinin daha mutlu sona erişini izlediler. Ode artık yalnız kalmayacaktı. Felix arkadaşları ile olabilecekti ve Changbin Mardin'e leblebici dükkanı açacaktı.
***
12 sene sonra, dördüzler 18 yaşında
"Siz okuysaniz okuyun karşim ben bubamın şirkette çalışırem, Niki'yi de kendime alirem." Demişti Jooyeon.
Onun bu dediklerine Gunil göz devirerek "hm." Demiş kafasındaki planı daha da oturtmuştu.
Akşama kadar dördüzler birbirlerinin peşinden koşmuş gün bitip saat akşam on bir sularındayken Gunil cama çıkmıştı. Jaemin'in geldiğini görünce hemen, "Hemen mi gidiyoruz?" Diye sormuş, ondan evet cevabını alınca camdan atlamıştı.
Gunil yanına hiçbir şey almamış, eğer alsaydı kardeşi Jooyeon'un anlayacağını biliyordu.
Beraber çıkıp arabalara binmiş, seneler önce babası Mingi'nin, amcası Hongjoong'u yakaladığı o benzinliğe gelmişlerdi. Evden ayrılmanın verdiği huzurla biraz dinlenmek istediler.
***
Jooyeon hızla babası Mingi'yi kaldırıp bağırmıştı: "Buba Gunil kaçmıştır, kalk bulmaya gidek!"
Mingi neye uğradığını şaşırarak eşine dönüp, "Karma götümüze giriyi Yunho'm." Demiş ve hemen yataktan kalkıp aşireti toplamış, oğlunu aramaya başlamıştı.
Vardıkları benzinlikle herkes Gunil ve Jaemin'in etrafını sarmışken Jaemin, Gunil'in elini sımsıkı tutmuş bırakmamaya yemin etmiş gibiydi.
Jaemin'in babalari, Yeosang ve Jongho ile Mingi ve Yunho birbirine girmiş bunun sonucunda Jooyeon araya girip, "Ağalar bölüyom ama berdele ne dersiniz?" Demişti.
Mingi deja vu yasayıp gülerken, Jongho: "evlenecek kardesi yoktur fakat bi arkadaşı vardır, Niki biraz çingenedir ama iyidir." Demişti.
Jooyeon ise hiç beklemeden, "Bana da öylesi lazımdır!" Demişti.
***
KIZLAR😭😭😭 ILK GOZ AGRIM MUTLU SONA ERDI BU FICI COK SEVIYORUM UMARIM SIZ DE SEVERSINIZ
Baska hikayelerde bulusmak uzere, gorusuruz🤧😭
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ne Berdeli Gay Berdeli, Yungi
FanficAbisinin Park aşiretinin ağasına kaçmasını fırsat bilen Mingi, sevdiği Çocuk Yunho'yla berdel yapmak için plan yapar. *** "Oğlum Mingi vardır daha 21 yaşındadır var mı ona uygun, terbiyeli biri?" "Benim tek oğlum Seonghwa'dır amma gardaşımın bir oğ...