Multimedya Çağla'nın rüyasında üzerinde olan elbise.
Hatalarım olabilir telefondan yazdım.İyi okumalar umarım beğenirsiniz...
Denizin sonsuzluğunu izliyordum. İçim huzur doluydu. Üstümde beyaz kısa bir elbise vardı ve ayaklarım çıplaktı. Kumsaldaki güneş tenimi yakıyordu. Hafif bir rüzgar esti ve kahverengi pekte uzun olmayan saçlarım rüzgarla dans edercesine hafifçe dalgalandı. Yavaş adımlarla denize yaklaştım ve ayaklarımın denizin soğuk masmavi suyuna soktum. Kollarımı iki yanıma açtım ve başımı hafifçe geri attım. Sadece dalgaların kıyıya çarpış sesini duyuyordum. Güneş yüzümü hafifçe yakarken birden kollarımın altından biri tuttu ve beni etrafından bir kaç kez döndürdükten sonra beni denize geri bıraktı ve sımsıkı sarıldı. Kafasını omzumdan uzattı evet bu aşık olduğum prensti Doruktu... Yavaşça sanki beni incitmek istemiyormuşçasına yanağıma bir öpücük kondurdu. Yüzünde istemsizce kocaman bir gülümseme oldu.
'Çağla kalksana lan! Okula geç kalacağız!'
Birden kafamda bir acı hissettim. Gözlerimi zorla açtıktan sonra etrafıma baktım.
'İrem senin ne işin var burada Doruk nerede ya?'
İrem yüzüme sanki ben salakmışım gibi baktı.
'Ne Doruğu kızım! Ayrıca ne arıyorsun burada da ne demek hatırlatayım burası benim evim.'
'Ne yani rüya mıydı?'
'Rüya olduğu kesinde sen ne gördün de rüya olması seni bu kadar üzdü?'
'Boş ver ya okula giderken anlatırım.'
Yataktan yavaşça kalktım ve ilk baş yatağa oturup bir kaç saniye bekledim. Rüyamda gördüklerim biran gerçek diye çok sevinmiştim. Sanırım Doruk'u ciddi anlamda özlemiştim. İrem 'Çabuk ol' diyerek odadan çıktı. Yataktan kalkıp yerdeki kıyafetleri daha doğrusu lanet okul formalarını aldım. Direk banyoya gidip üstümü giyinip hafif bir makyaj yaptıktan sonra tabi kide şaçımı yaptım. İşim biter bitmez banyodan çıkıp odama gittim. İrem den kullanmadığı bir sırt çantasını aldım ve ve içine yine İrem den almış olduğum bir boş defteri koydum. Çantayı sırtıma takıp telefonumu da yanıma aldım ve dış kapıya gittim. İrem'in kapıyı kilitlemesini bir kaç saniye bekledikten sonra sonunda sitenin dışına çıkabildik.
'Anlat bakalım Çağla hanım bugün sizi üzen şu rüya neydi?'
' Dorukla alakalı onun için üzüldüm.'
İrem ağzı açık bir şekilde bana baktı ve 'Anlat anlat!' diye ısrar etmeye başladı.İren yaklaşık 2 dakika boyunca anlat diye beynimi kemirince pes ettim ve rüyamı yarım yamalak fazla ayrıntıya girmeden anlattım.
'Off İrem yeter sus anlatacağım. Bak şimdi ilk olarak rüyamda deniz kenarında huzurlu bir yerdeydim. Denizin karşısında kollarımı açmış , gözlerimi kapamış bir şekilde dururken Doruk beni kollarımdan tutup kaldırdı ve etrafından bir kaç kez döndürdü. Daha sonra yanağıma bir öpücük kondurdu sonra sen hayvan gibi bağırarak beni uyandırdın!'
İrem bana bakıp kıkırdayarak güldü.
'Çağla hani sen Doruk'u unutmuştun yoksa hala aşık mısın?'
Doruk'u unutmak mı? Tabi kide unutmamıştım. O benim ilk aşkımdı ve ilk öpücüğümü çalan prens'imdi. Onu nasıl unutabilirdim ki? Tamam belki beraberken başımızdan bir çok olay geçmişti ama başımıza gelen kötü olaylar kadar hatta daha fazla iyi olaylar ve anılarımızda vardı.
'Çağla nereye daldın gittin yine ? '
İrem'in bağırışı ile kendime geldim.
'Hiç düşünüyordum sadece. Bak İrem Doruk hakkında konuşmasak lütfen.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benimsin
Teen FictionHayat dediğin nedir ki? İlk gördüğün yakışıklıya aşık olmak mı? Sırf okulun popüler çocuğu diye 'Ayy ben ona aşığım' diyip sadece onu beklemek mi? Aşkını bulduğunu düşünüp terk edilmek mi? Umut dolu hayattında ki tüm umutları öldürmek mi? İşte...