Oy verip yorum yapmayı unutmayın.
İyi okumalar...İrem'den
Sonunda hastaneye Can ile gelmiştik. Can arabayı durdurduğu an arabadan fırlayıp hastaneye girdim. Hemen Çağla'nın ve Doru'ğun nerede olduğunu sordum ve Çağla'nın bulunduğu kata çıktım. Tabiki Can da peşimden geldi. Yoğunbakıma yani Çağla'nın bulunduğu yere gittik. Daha içeri girmeden ağlamaya başladım. Yüzünde bir kaç yara vardı. Gözleri kapalı ölü gibiydi ve sağ bacağı sarılıydı. İçeri girmeyi denediğim sırada doktor karşıma çıktı ve Çağla'nın durumunun şuan için kötü olduğunu ve içeriye kendisi ve hemşireler dışında kimsenin girmemesi gerektiğini söyledi. Zaten ağlayan ben daha şiddetli ağlamaya başladım ve yere dizlerimin üzerine çöküp kafamı bacaklarımın arasına aldım. Ben ağlarken Can da beni kaldırmaya çalışıp bir yandanda 'ağlama iyi olcak' gibi bişeyler diyordu. 'İrem bak Çağla güçlü bir kız o iyi olucak ağlama ben şimdi Doruk'un yanına gidicem istersen sende gel beraber onu görelim tekrar geliriz buraya. Hem Doruk'ta Çağlayı görmek istiyordu onu alıp gelelim.'
Can'ın umutla bakın gözlerine baktım elimle yanağını okşayıp 'tabi bir yandanda ağlayarak' konuşmaya başladım 'Hayır olmaz Çağlayı zaten yeterince yanlız bıraktım bir daha bu hatayı yapmıyacağım. Ayrıca Doruk'u buraya getirme. Getirmek için uğraşma odadan çıkarmamaya çalış. Çağla'nın durumunu öğrenir ve onu bu halde görürse iyice yıkılır. Ona Çağla'nın iyi olduğunu doktorların yanına girmemize izin vermediğini falan söyle ama onu buraya getirme.' Can başını tamam anlamıyla salladıktan sonra yanağıma bir öpücük kondurdu ve asansöre doğru ilerledi.
Ayağa kalktım yoğun bakım camına yaslanıp Çağlayı izledim. Ona kızmakla onu kendimden uzaklaştırmakla büyük aptallık ettim. Bir anlık bir sinirle ona patlamış ve en büyük katamı yapmıştım. Aptaldım tam bi aptal. Kardeşim gözümün önünde ölüyordu belkide ve benim tek yapabildiğim şey aptal gibi onu izlemekti. O neşeli umutla bakan , güçlü kız yoktu. O belkide son nefesini veriyordu. Can çekişiyordu.
Doruk 'tan
Gözlerimi açtığımda yanımdaki koltukta Can oturuyordu ve telefonuyla uğraşıyordu. Çok halsiz ve kısık bir sesle gözlerim yarı açık yarı kapalı ona bakıp söze atladık. 'Çağla nerde?Beni ona götür hemen! ' Can bir anda bana döndü telefonunu cebine atıp yanıma geldi. 'Kardeşim merak etme Çağla iyi yoğunbakımda şuan dinleniyor. Seninde dinlenmen lazım o yüzden hiçbir yere gitmek yok.'
'Can beni Çağlaya götür diyorum! ' 'Sakin ol bak konuşcak halin bile yokken seni ona götüremem. Hem seni bu halde görürse üzülür o yüzden burda duracağız.'
Can'a çok sinir olmuştum. Aslında haklıydı konuşcak halim yoktu. Kekemeler gibi konuşuyordum. Konuşurken nefesim yetmiyordu. Eminim ayağa kalkamazdım ama işte Çağla için kalkmayı denedim . Can 'Hayır yat diyorum dinlenmen lazım' diyerek beni geri yatırmaya çalıştı. 'Bırak diyorum lan! Anlamıyor musun Çağla heran ölebilir onu görmek istiyorum bırak beni!'
'Bu halde gidemezsin diyorum Doruk!'
İkimizde sesimizi yükseltince benim şalterler attı ve sağ elimi Can dan kutardığım an ona bir yumruk attım. Benim yumruk atmamın etkisiyle beni bıraktı ve geriledi. Tam ayağa kalktımki yeniden bacağım üstüne düştüm ve resmen acıyla inledim. Ağlıyordum evet doğru uzun süre sonra ağlıyordum. Yere düştüğüm için değil Çağla'nın yanına gidemediğim için. Ona 'Hep yanında olucam istesende istemesende ' dediğim halde onun yanına gidemediğim için ağlıyordum. Belkide son dakikalarıydı ama ben yanına gitmek değil ayakta bile duramıyordum. Can vuruduğum gözünü tutarak yanıma geldi ve daha sonra beni kaldırıp geri yatağa yatırdı. Ağladığımı görünce yüzü bir anda soldu. O sinirli Can bir anda yumuşadı ve yüzü soldu normalde her türlü ona vurduğum için bana vurmaya çalışırdı ama bu sefer yapmadı çünkü oda benim nasıl bir bok çukurunda olduğumu nasıl acı çektiğimi biliyordu.'Kalbim parçalanıyor , ona söz vermiştim heran yanında olucam istesende istemesende demiştim. Yeni mutlu bir hayata başlıyacağız demiştim. Ama şu halime bak . Yürümek değil konuşamıyorum bile . Çağal orda yoğun bakımda ve durumu kötü biliyorum bana yalan söylüyosunuz. Çünkü üzülmemi istemiyosunuz bunuda biliyorum ama ben üzülmek istiyorum. Çağla'nın başına benim yüzünden o kaza geldi. Benim yüzümden beyin kanaması geçirdi. Bana demişti bugün yola çıkmayalım hava kötü diye ama ben naptım şerefsizlik yapıp onu dinlemedim kafama eseni yaptım. Can senden tek bi istediğim var beni Çağla'nın yanına götür belkide son nefesini veriyo. Onu sonkez görmek istiyorum sadece fazla bişi istemiyorum Can lütfen.'
Bu sözlerimden sonra tamam anlamında başını salladı dışarı çıktı yaklaşık 5 dakika sonra elinde bir tekerlekli sandalye ile geri döndü. Bana yardım ederek tekerlekli sandalyeye oturttu ve odadan çıkarttı. Asonsere binip bir üst kata çıktı. Bir kaç dakika sonra koridorun sonunda yoğun bakımın önünde dikilen İrem'i gördüm. Yoğun bakımın önüne geldiğimizde İrem gözleri kızarmış bir biçimde ağlıyordu. Can beni iyice yoğun bakımın camına yaklaştırdıktan sonra tekerlekli sandalyeyi bırakıp İrem'in yanına gitti ve ona sarıldı. İçeride yatan meleğe baktım. Tıpkı bir melek gibiydi saf temiz . Hala yaşıyordu. Yüzünde bir kaç çizik vardı ve sağ bacağı sarılıydı.
'Can İrem lütfen beni bir kaç dakikada olsa yalnız bırakırmısınız sadece bir kaç dakika için.'
'Tamam Doruk biz İremle kafedeyiz ozaman. 'Onlar gide gitmez içere girdim. Yanına gittim ve saçlarını okşadım. O kahverengi ipek gibi yumuşak olan saçlarını okşarken içim huzur doldu. Yanağındaki yarayı hafifçe elledim ve daha sonra yarasını öptüm. Birden gözlerim doldu. Kısık bir sesle elini tutarak konuşmaya başladım.
'Özür dilerim... özür dilerim Çağla ben yine bir aptallık ettim ve seni dinlemedim. Çok üzgünüm biliyorum özür dilemem hiçbir işe yaramaz farkındayım ama bilmiyorum işte nolur uyan melek nolur.Sen güçlü bir kızsın uyanabilirsin. Bak hem. Bak daha birsürü hayalimiz var . Söz sen uyan her istediğini yapıcam söz. Yeniden beraber olucaz hep senin istediğin olucak söz veriyorum. Sen şarkı söyle diyince hemen istediğin şarkıyı söylicem. Beraber olucaz hep bunuda beraber aşıcaz bu engelide beraber atlatıcaz.'
Birden elimi sıktı. O anki mutluluk ve şokla ne yapıcağımı şaşırdım gözlerimden yaşlar akar bir şekilde gülmeye başladım. Elini sımsıkı tutup öptüm . İki elimle onun sağ elini tuttum. (Beni duyabildiğini biliyordum melek. Meleklere birşey olmaz sanada olmıcak . Atlatıcağız bunu beraber.)
Yavaşça gözlerini açtı. Gözkapakları açılıp kapanıp duruyordu. En sonunda gözlerini yarım açtı bana baktı ve gülümsedi. Elmi sıkıp dudaklarını araladı tam bişi dicekken geri sustu.
'Kendini zorlama prenses. Biraz daha dinlen sorun yok acelemiz yok.'
'Seni seviyorum... Do-oruk '
'Bende seni seviyorum prenses... bende seni seviyorum.' acıyla gülümsedim.
'Madem her istediğimi yapacaksın bana Cem Adri-an 'ın 'Biz Senle' şarkısını söylermisin... '
'Tabiki prenses tabikide söylerim yeterli sen iste.'Derin bir nefes aldım ona gülümsedim ve elini öptükten sonra şarkıya başaladım.
Ben seni tanırım
Tanırım o siyah beyaz yağmurlardan
Bir küçük buluttan düşerken öpersin beni yanağımdan
Ben seni duyarım
Duyarım o aydınlık sabahlardan
Bir çocuk getirir seni.
Dinlerim o özlediğim şarkılardan
Biz senle
Aynı toprakta yetişen,Ayrı dallarda yeşeren,
Aynı rüzgarda devrilen çiçekler gibiyizBiz senle...
Aynı yağmurdan dökülen,
Ayrı dağlardan süzülen,
Aynı denizde can veren nehirler gibiyiz
Ben seni koklarım
Koklarım bir denizin kıyısında
Dalgalar estirir seni
Görürüm o martıların kanatlarında'Biz senle ayrı yerlerde, aynı hayale kapılmış, aynı ormanda kaybolmuş çocuklar..."
'Biz senle aynı yerinden vurulmuş, aynı yerinden kanayan, aynı yerinden acıyan aşıklar gibiyiz..."
'Çok güzel... '
'Senden daha güzel olamaz prenses.'
Bana gülümsedi ve gözlerini kapadı. Hala elimi sımsıkı tutuyordu. 'Prenses?'
'Merak etme iyiyim sa-dece yoruldum biraz.'
'Tamam sen biraz dinlen prenses ben yanındayım. '
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benimsin
Novela JuvenilHayat dediğin nedir ki? İlk gördüğün yakışıklıya aşık olmak mı? Sırf okulun popüler çocuğu diye 'Ayy ben ona aşığım' diyip sadece onu beklemek mi? Aşkını bulduğunu düşünüp terk edilmek mi? Umut dolu hayattında ki tüm umutları öldürmek mi? İşte...