Can'dan
Aklıma birden İrem'in Emre Çağlayı terk ettiği zaman söylediği söz aklıma geldi.
'Bir aşk biter , bir aşk başlar...'
İrem'den
Can bana bir kaç kelime söyleyip öylece bırakıp gitti. Neye uğradığımı anlamamıştım sadece anlamsızca arkasından bakıyor ve göz yaşlarıma hakim olamıyor , ağlıyordum. Ağlıyordum ama sessizce , sesim çıkmıyordu anlamsızca Can'ın arkasından bakıyor ve sadece bana dediklerini düşünüyordum. Hislerim doğruydu. Beni aldatmıştı ve bunu kendine yediremeyip , bana yaptığı hatayı fark edip benden ayrılmıştı. Usulca arkamı dönüp Doruk'un yanına yani eve doğru ilerledim. Siteden içeri girdim ve Doruk'un kaldığı yani 5. katın zilini çaldım. Kapı açıldı ve usulca asonsöre doğru ilerledim. Hayalet gibiydi adeta. Asonsöre bindiğimde 5. kata bastım. 5. kata geldiğimde kapı açılmadan gözyaşlarımı sildim ve direk Doruğun evine girdim. Salona baktığımda yoktu , balkona çıktım. Yere oturmuş elindeki sigarayı içerek dışarıyı izliyordu. Gidip yanına oturdum sessizce. Karşıdaki binanın bahçesinde oyun oynayan çocuklara sabitledim gözlerimi. 'İrem iyi misin?' Doruk'un sorduğu soruyla birden kendime geldim. 'Hı şey iyiyim ya iyiyim... ' Doruk bana doğru döndü elindeki sigarasını kül tablasında söndürüp başımı kendine doğru çevirdi. 'Ne oldu?' Kendimi tutamadım. İstemsizce gözümden bir damla yaş aktı. Ona sahte bir gülümseme yaptım ve 'Sadece beni terk etti... ' dedim. Beni kendine çekti ve kafamı omzuna gömdü. Bende dayanamadım ve ona sımsıkı sarılıp ağlamaya başladım. Sessizce Doruk'un omzunda ağlıyordum. Doruk'un arkasından t-şörtünü sıkıca tutumuş sessizce , çaresizce ağlıyordum. Yapabilecek hiçbir şeyim yoktu. 'Ağla güzelim ağla... ' Artık sessizce değil hıçkırarak ağlıyordum. 'Doruk canım çok yanıyor. ' hıçkırarak ağlıyor , ağlamaktan konuşamıyordum. Kalbim parçalara ayrılmış gibiydi.
'Geçicek güzelim geçicek hepsi geçecek... ' Doruk sadece bana sarılıyor ve çok sakin bir biçimde konuşuyordu benimle. Bunu nasıl başabiliyordu? Yaşadığı o kadar şeye karşı nasıl bu kadar sakin kalabiliyordu? 'Doruk sen nasıl baş ediyorsun acınla? Canının acısı nasıl geçiyor? Nasıl bu kadar sakin kalabiliyorsun.' dedim ve Doruktan uzaklaştım ve yeniden sessizce ağlamaya başladım.Bana o çok bilmiş gülüşünü atıp 'Kalbimdeki acıları gerçek acılarla dindiriyorum.' dedi . Buda ne demekti şimdi? Doruk'un ne dediğini anlamamış bir biçimde ona bakıyordum. 'Nasıl yani?' Soru kısa bir süre cevapsız kaldı. Doruk önce benden gözlerini kaçırdı. Benden sakladığı bir şey vardı.... Hemde çok büyük bir şey...
'Bak bunu aslında sadece annem ve Çağla biliyordu ama artık onların gözünde bi hiç olduğuma göre sanırım sende öğrenebilirsin.' Hala Doruk'un ne dediğini anlamıyordum. Benden sakladığı şey neydi? 'Doruk saçmalamayı kesermisin. ' Ayağa kalktı ve eliyle beni işaret ederek 'Gel benimle ne demek istediğimi şimdi anlayacaksın.' dedi.Doruk öyle diyince peşine takıldım. Balkondan çıktık ve uzun koridorun sonunda olan ve genelde kapısı herzaman kilitli olan o odaya girdik. Daha öncede bir kaç kez Doruk'un evine gelmiştim ve o odaya bir türlü girememiştim. Odanın kapısını açtı ve içeri girdi. Bende merakla peşinde içeri girdim. Oda simsiyahtı duvarlar , parke , perde. Odada neredeyse hiç eşya yoktu. Sadece siyah bir koltuk ve karşısında olan küçük siyah bir komodin ve yanındada küçük bir buzdolabı vardı. 'Bu kadarmı? Ben bu odayı böyle hayel etmemiştim.' Bana döndü ve 'Güzelim basit bir oda işte ama fark bir işlevde kullanıyorum.' dedi. Doruk böyle söyleyince tabikide yine anlamamış ve birazda ürkmüştüm. Komodinin yanına gidip ilk çekmeceyi açtı ve bir jilet çıkardı. İyice korkmaya başlamıştım. Bana döndü ve 'Bak şimdi bana şizofren diyebilirsin , burdan çekip gidebilirsin , psikopat olduğumu düşünebilirsin ama benim acımı unutmama yardımcı olan tek yol bu.' Nasıl yani Doruk bir mazoşist miydi? Yani kendine zarar vermeyi seven ve böylece sorunlarını unuttuğunu sanan bir aptalmıydı? Hayır bu olamazdı. Bu kadar acımın yanına birde en yakın dostumun mazoşist olduğunu kaldıramazdım.
'Bak İrem kalbimde çektiğim acıları bir tek bu hafifletiyor.'
Lafını bitirdi ve uzun kollu t-şörtünü yarıya kadar sıyırdı ve koluna jileti bastırarak bir çizik attı. Kolu hafifçe kanamaya başladı. Ağzım açık bir şekilde onu izliyordum. Hiç bir şey yapamadan ona bakakalmıştım. Tek yaptığım şey aptal göz yaşlarımın akmasına izin vermek ve Doruk'u izlemekti.
'Evet İrem psikopatım , çok aptalım hiçbir şeyim doğru değil! Ve yaptığımda çok aptalca ama bu benim tamam mı bu BENİM!' tam jileti bir daha koluna bastıracakken elinden tuttum ve jileti almaya çalıştım.
'Aptalsın Doruk aptal! Bu yaptıklarınla çektiğin acılar geçmeyecek!'
Bana sessizce bir kahkaha attı 'Biliyorum farkındayım' dedi. Jileti elinden alıp yere fırlattım. 'Doruk seni düşünenleri düşün! Sana değer verenleri!' Bana aynı gülümsemeyle baktı ve 'Kimse yok ki! ' dedi. 'Nasıl yok? Annen var Çağla var , Can var , ben varım!'
'Annem yok, Çağla yok! Can olsada benim için yok! Bir tek sen varsın İrem bir tek sen.'
'Tamam beni düşün ozaman yapma kendine bunu Doruk yapma!' beni hafifçe eliyle geriye doğru itti.
'İrem anlasana ben bu dünyada hiç bir boka yaramayan biriyim! Şuan sadece sen varsın ama senide istemiyorum! Anlıyomusun ? Bu boktan dünyadan kurtulmak istiyorum! Yaşamak için hiçbir sebebim kalmadı anlıyomusun? Şimdi git burdan git! '
Doruk çıldırmış gibi bağrıyordu. Arkamı döndüm ve salondan çantamı aldım. Kapının önüne geldiğimde yüksek sesle bağırarak
'Ne yaparsan yap acın hafiflemiyecek! Ne yaparsan yap sen sen olacaksın! Ne yaparsan yap ölsende yaşasanda acın aynı kalacak!' kapıyı sertçe çarpıp çıktım. Şuan eve gidemezdim. Açıkcası Çağla'nın yüzünüde görmek istemiyordum. Siteden çıktım ve Can'ın evine doğru yol aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benimsin
TienerfictieHayat dediğin nedir ki? İlk gördüğün yakışıklıya aşık olmak mı? Sırf okulun popüler çocuğu diye 'Ayy ben ona aşığım' diyip sadece onu beklemek mi? Aşkını bulduğunu düşünüp terk edilmek mi? Umut dolu hayattında ki tüm umutları öldürmek mi? İşte...