34 6 8
                                    


Pembe yeşil güzelim Açelya
Yakışır o başka yarınlara
Çiçeklenir coşar ışık suyla
Kırılgandır koyu karanlıkta

Açelya'dan

Oyunu bitireli yarım saat olmuştu. Herkes kendi köşesine çekilmiş, bazısı telefonunda bir şeylere bakıyor bazısı gruplaşmış sohbet ediyordu. Deniz ve bense kafamızı kaldırmış, gökyüzüne bakıyorduk.

"Gerçekten de gökyüzü olmak isterdim." Dedim. HGOİ (Hepimiz Gökyüzü Olmak İstedik- N.G Kabal) serisine atıfta bulunmuştum yine. Deniz'le bunu canlandırmak çok hoşuma gidiyordu.

"Gökyüzü değilsin ama varisisin işte. Daha ne istiyorsun deniz kızı?" Gülümsedim. Kafamı yana çevirip ona baktım.

"Yanıma yancı arıyorum. Diyarın nefret edileni olmak zor da bir noktada." Güldü.

"Şimdi de görmezden geliniyorum ha? Hatırlatırım su baloncuğu ama sen gelmeden önce bu diyarın en çok nefret edileniydim. Yani kendine yancı arıyorsan gözlerini üzerimden çekmesen iyi edersin."

"Öyle mi dersin Darenciğim?"

"Öyle derim Novacığım." Telefonumun çalmasıyla Deniz güldü.

"Gerçekten bunu yapmış olabileceğini düşünmemiştim." Ayağa kalkarken ben de güldüm. Zil sesimden bahsediyordu.

"Sana yalan borcum mu var düdüklü tencere?" Kahkaha attı.

"Düdüklü tencere ha? İyice Esra'ya benzedi sen."
Gülüp ondan bir kaç adım uzağa gidip aramayı cevaplandırdım.

"Efendim abla?"

"Kızım nerede kaldın gel artık. Babamdan önce evde olmamız gerektiğini unutuyorsun bazen."

"Tamam tamam, birazdan yola çıkarım on beş dakikaya da evde olurum."

"Bazen arkana motor taktığını düşünüyorum." Kıkırdadım.

"Sadece hızlı yürüyorum."

"Dikkatli gel. Öptüm."

"Ben de." Aramayı sonlandırıp cebime koydum. Deniz'in yanına gittim.

"Gitme vaktim geldi." Ayağa kalkıp arkasını çırptı.

"Tamam. Bizimkilerle vedalaşıp gidelim." Kaşlarımı kaldırdım.

"Sen de mi gideceksin?"

"Evet?"

"Biraz daha onlarla kalırsın diye düşünmüştüm." Yanıma geldi. Boy farkımız çok yoktu ama yine de kafasını biraz bana doğru eğdi.

"Ben de biraz daha seninle vakit geçiririm diye düşündüm." Gülümsedi ve yanımdan geçip arkadaşlarının yanına gitti. Ne dedi o? Arada aşırı cesaretli olup arada da çok utangaç biri oluyordu. Ne yalan söyleyeyim, iki hali de gözüme tatlı geliyordu.

"Gençler bize müsade!" Onun yanına gidip elimi omzuna koydum. Hemen kafasını bana çevirip gülümsedi. Ali bize baktı.

"Görüşürüz Eren ve Açelya. Pardon Deniz ve Açelya." Bu mevzuyu öğrendiğinden beri ilk başta Eren diyip sonrasında Deniz diyerek düzeltiyordu. Samimi biriydi. Güldüm.

"Bir dahakine Mahmut olarak gel karşımıza kardeşim."

"Bu mevzuyu kimse bilmediği için kimse böyle isim koymaz Ali." Elimi kaldırdım.

"Aklımda bulundururum Ali. Öneri için teşekkürler." Eren şaşkın bir şekilde bana döndü.

"Nasıl onunla iş birliği yapabilirsin?! İhanet ettin bana şu an!" Omzundaki elimi çeneme doğru koydum.

02.17Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin