0.2

574 46 1
                                    

İyi okumalar. 🖤

______________________

Doğa'dan.

Sola doğru kendimi atıp topa sarıldım. Memnuniyetsiz sesler duyulurken sağ elimle destek alarak ayağa kalktım ve Buğra'nın önünü kapatan Cengiz'e doğru topu yuvarladım. Maç on dakika sonra bitecekti ve olası bir sayıyı engellemiştim.

Kendi aralarında top için koştururlarken derin bir nefes alarak ellerimi belime attım. Durum 2-2'ydi. Son bir atak yapmamız lazımdı.

Top tekrar el değiştirdiğinde bu sefer Doğu'daydı. Kaleye doğru topu ilerletirken Buğra ve Kayra onu engellemeye çalıştı.

Doğu vakit kaybetmeden Yusuf'a pas verdi, o da kaleye yakın olan Kemal'e pas verdi. Kemal karşı takımın sol kanattaki boşluğundan faydalanarak topa şut çekti.

Heyecanla nefes alıp olanları izledim. Kaledeki çocuk topu tutmak için atladı, sağ kolunun üstünden kaçan topu ayağıyla çıkartmak istedi ama bu sefer topu kaleye geçiren o olmuştu.

Bizim takımdakiler sevinçle birbirlerine sarılırken diğer takım kaleciye isyan ediyorlardı. Doğu ve Batı bana doğru gelirken bende onlara doğru yürüdüm ve ikisini kucakladım. Daha sonra da bütün takımı.

"Çok hırslanmıştım, sonunda kazandık!" Batı diğer takımdakilere bakıp konuşmuştu, daha çok Buğra'ya. Doğu hızla başını sallarken, ikisi de Buğra'ya olan nefretlerini çekinmeden söylüyorlardı.

Kaleye döndüm, elimdeki eldivenleri ve üstümdeki kaleci formasını çıkarttım. Saçlarımı tokadan çıkartıp yerdeki hırkamı aldım. Arkadaşları ile konuşan Doğu ve Batı'ya yaklaşırken konuştum. "Artık gitmemiz gerekiyor."

Beni onaylayıp bu sefer hâlâ tribünde oturan Cemil ile sahanın içinden konuşmaya başladılar. Onlara kafamı onaylamaz bir şekilde sallarken eldivenleri sahibine uzattım.

"Eldivenler için teşekkür ederim canım."

Hemen eldivenleri alırken heyecanla konuştu. "Ne demek Doğa abla! Sayende kazandık maçı."

Ufak bir gülümseme ile saçlarını karıştırdım. "Olur mu lan öyle? Birlikte kazandık işte." Beni onaylarken dağıttığım saçlarını düzeltti.

"Neyse Doğa abla görüşürüz." O geriye doğru adımlarken konuştum.

"Görüşürüz."

Hırkamı üstüme geçirip telefonun yerinde olup olmadığını kontrol ettim. Saçlarımın köklerine masaj yaparken hâlâ sahanın içinden konuşan Doğu ve Batı'ya göz devirdim.

Herkes yavaş yavaş çıkıyordu ve bizimde gecikmememiz gerekiyordu. Her ne kadar anneme haber vermiş olsamda aklı bizde kalsın istemiyordum.

"Hadi artık! Eve dönerken de konuşabileceğinizi biliyorsunuz değil mi?"

Üçü de bana bakarken Doğu somurtarak cevap verdi. "Evet abla." Bende kafamı sallayarak kolumu Batı'nın omzuna attım.

Sahadan çıkıp Cemil'in oturduğu yere geldik. O da ayağa kalkmaya çalıştı biz yaklaşınca. Batı kolumun altından çıkıp ona yardım etti.

Bir süre ayağının üstüne basıp basamadığını anlamak için bekledik. Tam olarak bastıramıyordu.

"İstersen babanı arayalım Cemil, daha kolay olur senin için."

Sıkıntıyla kafasını sağa sola salladı. "Yok Doğa abla aramayalım. Yürürüm biraz bir şey olmaz."

Belki de babasının vereceği tepkiden çekindiği için istemiyor diye düşündüm ve kafamı sallayarak arkalarından onları takip etmeye başladım.

00.13Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin