İyi okumalar. 🖤
______________________
Defne'den.
Önümdeki ders kitabında kaldığımız sayfayı açarken az önce Doğayla yaşadığımız anlar gözümün önüne gelince yüzümde durduramadığım bir gülümseme oluştu, bakışlarım ona kaydı. Topladığı saçından birkaç tutamı çekiştirirken elindeki kalemi parmakları arasında döndürüyordu.
"Evet arkadaşlar, bugün üniteyi kısa bir tekrar yapacağız sınavlara da girdiniz zaten. Geçen seneleri de kapsayan bir tekrar olacak."
Mehmet hoca, tahtanın önünde cam kenarı ve kapı kenarı sıralarının ilk birkaç sırasına kadar ilerleyip geri dönerken ellerini iki yana açıp küçümseyici bir yüz ifadesiyle konuşmasına devam etti.
"Yani geçmiş konuları bilmeyeniniz yoktur diye düşünüyorum sonuçta her iki sınavda da mutlaka karşınıza çıkacaktır."
Mehmet hocanın tavrı ders üzerindeki ilgimi kaybetmemi sağladığında sırtımı sıraya yasladım. Oturduğum yerde aşağı kayarken yanaklarımı şişirdim.
"Bazılarınız dersin başından sıkılmış gibi ama yapacak bir şey yok arkadaşlar, beğenmiyorsanız açığa geçin ya da okul değiştirin derim."
Şişirdiğim yanaklarımdaki havayı dışarı verip hocaya döndürdüm bakışlarımı, gözlerim sinirden kısılmış olmasına rağmen yüzüme bir gülümseme yerleştirip başımı sallamakla yetindim.
Tahtada, önceki dersten kalan, yazılarda gezdirdim bakışlarımı. Birkaç kişinin bana dönüp baktığını biliyordum, bakışlarını üstümde hissediyordum. Yanaklarımı şişirmeden aldığım nefesle Doğa'yı izlemeye başladım.
"Biliyorsunuz ki; Dünya Edebiyatı'nda yazılan ilk hikâye Boccaccio'nun Decameron adlı hikâyesidir. Türk Edebiyatı'nda ilk hikâye Ahmet Mithat Efendi'nin Letâif-i Rivâyat eseridir, batılı anlamda yazılan ilk hikâye ise Samipaşazade Sezai'nin Küçük Şeyler adlı hikâyesidir."
Uzun soluklu konuşmasından sonra biraz nefeslendi. "Bu arada çocuklar Türk Edebiyatı'nda sevdiğiniz, kendinize yakın bulduğunuz bir yazar var mı?"
Sınıfta olan sessizliğin sessizleşmesiyle bakışlarımı Doğa'dan çektim. "Kendinize yakın bulduğunuz bir yazar yok mu hiç, kalemini beğendiğiniz?"
Sınıf hâlâ sessizdi, alt dudağımı ısırıp düşündüm bir süre. Kitap okumayı seviyordum ama hiçbir zaman kendime yakın bulduğum bir yazar olmamıştı.
"Sadece Türk Edebiyatı'ndan olmasına gerek yok yabancı yazarlar da olabilir." Yine sessizlik aynı şekilde devam etti. "Yani, gençler, çoğunuz kitap okuyorsunuz. İlla ki sevdiğiniz bir yazar vardır, değil mi? Hem bu tarz sohbetleri ders içinde yapabiliriz, biliyorsunuz."
İzem elini kaldırdı, Mehmet hoca izin verir şekilde başını salladığında konuştu. "Ben en son 'Dorian Gray'ın Portresi'ni okudum hocam, güzel kitaptı."
Mehmet hoca, kafasını salladı eliyle çenesinde ki sakallarını kaşırken sordu. "Yazarı kimdi?"
Sırtımı sıradan ayırıp sağ dirseğimi masaya yasladım, elimi yanağıma yaslarken Mehmet hocayı cevapladım. "Oscar Wilde."
Hatırlamış gibi kafasını salladı. "İki çocuğu olmasına rağmen eşcinsel ilişkisi olan ve bu yüzden hapse atılan yazar değil mi?" Yüzünü buruşturdu. "Eşcinsellik sapkınlıktır çocuklar. Hepsi Amerika Birleşik Devletleri'nin, Türk aile yapısını bozmak için kurduğu bir cinsiyetsizleştirme politikasıdır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
00.13
Teen Fiction[Eşcinsel kurgudur.] En büyük hobisi resim çizmek olan genç kız, sevdiği kızın resmini hissederek çizmek isteyerek ona yazar. ______________________ 05*********: Resim çizmek ilgi alanım. 05*********: Senin resmini çizmek ise uzmanlık alanım. 05***...