20 pt.2

411 29 8
                                    

İyi okumalar. 🖤

______________________

Doğa'dan.

Gözlerimi kapatıp derin nefesler alarak kendimi toparladım. Gözlerimi açtığımda, Defne çantaları ağacın dibine koymuş kendi çantasından piknik örtüsü çıkarıyordu.

Açtığı örtüyü karşılıklı birlikte serince bir ucuna benim çantamı diğer ucuna Defne'nin çantasını yerleştirdik. Sırtımı ağaca yasladığımda Defne'de yanıma oturup benim gibi yaslanmıştı.

"Önce getirdiklerimizi mi yiyelim yoksa çizime mi başlayalım?"

"Ben ilk senin parmaklarınla yaptığın şekli denemek istiyorum."

"Ah, doğru."

Yüzündeki gülümsemeyle sağ elimi aldı eline, parmaklarımı acıtmayacak şekilde denedi. Parmaklarım üst üste geldiğinde ve Defne, elini elimden çektiğinde birbirinden ayrılan parmaklarım ile bu sefer ben Defne'nin yaptığı gibi birleştirmeye çalıştım.

Birkaç denemenin sonunda ağrıyan eklemlerimle elimi salladım aşağı yukarı. "Olmuyor ya." Memnuniyetsizlikle yüzümü buruşturdum, elini yanağıma koyup bakışlarımı kendisine döndürdü.

"Belki de kalemlerle haşır neşir olduğum için ben daha rahat yapıyorumdur, sen parmaklarını zorlama güzelim."

"Evet, olabilir." Elimi elinin üzerine koyup parmaklarını sevdim bir süre.

Avuç içine kondurduğum öpücükle elini bırakmadan çantamın ön gözünden küçük bir sofra bezi, sarma kabı, çatallar ve şeftalili bilindik bir markanın meyve suyunu çıkardım. Ne yazık ki bardak getirmeyi unutmuştum.

Defne'de çantasına uzanıp iki ayrı kap ve pet bardak çıkarınca gülümsedim. "Unutmuşum ben bardak getirmeyi." Sofraya koyduğu kapların kapağını açarken gülümseyerek konuştu.

"Sorun değil sevgilim."

Mesaj olarak yazmak ve ondan birebir sesli bir şekilde duymanın çok daha farklı hissettirdiğini fark ettim. 'Sevgilim.' kelimesini tekrar ondan duymak için -eskiden olsa çok saçma bir davranış olarak görebilirdim- sarmanın kapağını açan Defne'de dolaştırdım bakışlarımı.

"Neyin?"

Kapakları bir kenara bırakıp başını kaldırdı, yüz ifademi görünce bakışları aydınlandı. "Sevgilim." İçime derin bir nefes çektim, gözlerim anlık olarak kapandı.

"Öyle mi?"

"Değil mi?"

"Tam olarak öyle."

Gülümseyerek bana doğru eğildiğinde bakışlarım dudaklarına kaydı, dudaklarımız tekrar buluşsa hiçte fena olmazdı, değil mi?

İç çekerek dudaklarına bakmayı sürdürdüğümde sesli bir şekilde gülerek bebek saçlarımla oynamaya başladı.

"Defne." Meraklı çıkan ses tonumla sadece devam etmem için mırıldandı. "Hmm?"

Çenesine yerleştirdiğim parmaklarımla onu kendime biraz daha yaklaştırdım, baş parmağım ile dudağını okşarken konuştum.

"Sen şimdi, hani demiştin ya, 'Resmini hissederek çizmek istiyorum.' diye."

Saçlarımla oynarken bakışları gözlerime çıktı. "Evet." Kalp atışlarımın şiddetini hissederken karnım kasılıyordu, dudağının yumuşak dokusunu hissetmek; başımı döndürüyordu.

"İşte şimdi, hissederek mi çizeceksin?"

Elini saçlarımda dolaştırmaya devam ederken derin bir iç çekti. "Emin ol, şimdi seni hissederek çizmeyi çok isterim, hatta o kadar çok istiyorum ki bu istediğime kelimeler bulamam ama üzgünüm, ortam bizim için müsait değil güzelim."

00.13Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin