2.4

381 30 6
                                    

İyi okumalar. 🖤

______________________

Doğa'dan.

Ankara'daki gibi serin olan havayla hafif bir titremeye kapılan vücudumu iyice Defne'ye yasladım. Gezmeye ara vermiş sahil kenarına inmiştik. Her zamanki gibi ağacın gölgesindeydik. Defne ağaca yaslanmıştı, bende ona.

"Üşüdün mü?" Parmaklarıma sarılmış parmaklarını hareket ettirdi.

"Hayır, anlık bir titremeydi. Çok huzurluyum, gitmeyelim bir yere, lütfen."

Hafif kıkırtısını duydum, dudaklarının yumuşaklığını saçlarımda hissediyordum. Gerçekten, çok huzurlu ve mutluydum.

Ruhum onunla dinleniyor, iyileşiyor ve en önemlisi tamamlanıyordu.

"Tamam, gitmeyiz bir yere."

Parmaklarım arasındaki parmaklarıyla ve yüzükleriyle oynamaya başladım. Uzun, ince parmakları tırnak yapısıyla birleşince yüzük kullanmasa bile mükemmel duruyordu. Benimde parmaklarım uzundu ancak onunkiler daha bir dikkatimi çekiyordu.

Onun olan her şey daha güzel, daha dikkat çekiciydi.

"Ne yapsak biz, anlamlı bir yüzük mü taksak böyle?"

Ellerimizi yan yana koyup görüş açımıza alarak uzaktan baktım. Çenesini omzuma yasladı, düşündüğünü gösteren bir şekilde mırıldandı. "Çift yüzüğü gibi mi?"

"O mantıkta olabilir ama daha farklı ve güzel yüzükler. Çift yüzüğü deyince aklıma birbirini tamamlayan yüzükler geliyor ve şekilleri pekte anlamlı olmayan."

Ellerimizi indirip yüzükleriyle oynamaya devam ettim, gözlerine bakınca fikirlerime ilgisini fark edip konuşmaya devam ettim.

"Oysa benim dediğim: İkimiz içinde anlamı büyük olacak olan, tek amacı birbirini tamamlamak olmayan, tam anlamıyla zarif ve bizi temsil edecek olan yüzükler. Aynı şekilde olmak yerine ayrı şekillerde de olabilirler üstelik."

Gülümsediğinde kısılan gözleriyle bende gülümsedim, koyu siyah gözlerinin tonlarını ayırt etmeye çalışmak yerine göz bebeği ile olan uyumuna odaklandım. İkisini birbirinden ayırmak zordu, bu gibi anlarda.

"Bazen, kendi kendime seni sevdiğim için bazı sorular soruyordum ilk zamanlarda."

Gözlerine sadece bakmadım; aynı zamanda gördüm. Orada, bana karşı hissettiği her bir duyguyu.

"Ne gibi?"

"'Seni neden sevdim? Seni bana yaklaştıran ne oldu? Sana olan duygularımın bir sınırı var mıydı? Sevgim gerçektende doğru muydu? Seni ne kadar seviyordum? Beni hayata hangi ölçülerde bağlayabilirdin, bunun bir sınırı var mıydı? Duygularım gerçek miydi yoksa benim herhangi bir duygusal boşluğumu kapatmak için var olduğunu sandığım bir ilgi miydi?'"

Derin bir nefes aldı, bacakları arasında yan döndüm. Sağ bacağının altından geçirdiğim bacaklarımla dengemi sağlamam için belime yerleştirdi ellerini. Boşta kalan sol elimi omzuna atıp sağ elimi saçlarının arasına daldırdım.

Tutamlar ile oynarken devam etmesi için istekle gözlerine bakıyordum. En sevdiğim şey: Onun, bana karşı dürüstlüğü ve içtenliğiydi.

Her zaman, bana olan duygularını açıklaması, konu üzerine kendi kendine yaptığı sorguyu anlatışı, kendisine sorduğu sorular arasından çıktığı zaferi anlatışı, o anki yüz ifadesi, ses tonunun konulara göre değişimi, gözlerinin bir an bile benden ayrılmayışı ve o anki dokunuşları içime işliyor, beni ona daha da yaklaştırıyordu.

00.13Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin