0.7

443 39 5
                                    

İyi okumalar. 🖤
______________________

Doğa'dan.

Bacaklarımı kendime çekip yatakta oturur şekilde cenin pozisyonu aldım. Başımı dizlerime gömüp derin bir nefes verdim. Okuduklarımın etkisinden çıkmak çok zordu.

Yazdığı mektubu ya da daha doğrusu günlüğünden kesitleri okumuştum. Sayfalarca..

Ve bu sayfaları okurken duygularım çok sık değişmişti. Babası doğum gününü kutlamadığında, resmini yırttığında bende onunla beraber üzülmüş; kendisini keşfettiği zamanları ilgiyle okumuş; babası eşcinsel olduğunu öğrendiğinde yaşadıklarını okurken ağlamış; annesi onu anlamak için ve o daha iyi bir psikolojiye sahip olsun diye psikoloğa götürdüğünde sevinmiş; hayatında olan gelişmeleri okumuş; beni gördüğü rüyasını okuduğumda gözlerimin önünde canlanmış; bana olan sevgisini sorguladığında ve sonra kabul ettiğinde ne hissedeceğimi bilememiştim.

Bu kadar duyguyu bir arada yaşamış olmak ağır gelmişti, mektubun açık sayfalarında göz gezdirdim.

Ne düşünmem gerektiğini bilmiyordum, kafam karışmıştı.

Her şeyden önce takıldığım bir nokta vardı: sevgiye inanmadığı kısım. Yaşadıklarından dolayı sevgiye inanmadığını anlamak zor değildi. Babası, annesini aldatmıştı. Sevgi örneğini göreceği ilk kişiler tarafından dolaylı yoldan o da aldatılmıştı.

Onu anlıyordum ve beni sevdiğini kabul etme sürecinin zor olduğunun da farkına varmıştım.

Gerçek sevginin, bende hissettiği duygularla olan alakasını sorgulamıştı.

Sayfalara uzanıp elime aldım ve göz gezdirmeye başladım.

"Uzun zamandır erkeklerin bedeninin bana çekici gelmediğini fark ettim ve bugün sınıftan bir kız dikkatimi çekti."

Bu kısım 30.04.2020 tarihindendi fark ettiğim detayla yutkundum. Dokuzuncu sınıftaydık bu tarihte.

Günlüğünde yazan tarih Gizemle aramızın açılmadığı ve hâlâ aynı sınıfta olduğumuz zamana denk geliyordu. Bütün her şey bir oyun olabilir mi diye düşünmekten alıkoyamadım kendimi.

Gizem hırsına yenik düşebilecek kadar kontrolsüz biriydi dolayısıyla sözde 'intikam' almak için böyle birini tasarlamış olabilir miydi? Bu kadar gerçekçi bir şekilde yapabilir miydi bunu?

Bu ihtimal canımı sıktı. Duygularını hissettiğim ve duygularına inanmak istediğim birinin aslında intikam uğruna yaratılmış bir hiç olmasını istemiyordum.

Ressam'ın duygularına inanmak istiyordum ama bu düşünce aklımdan çıkmıyordu.

Yavaş hareketlerle kağıtları numarasına göre düzenledim ve baştan sona her şeyi daha dikkatli bir şekilde okudum.

10 yaşındaki anısında küçük bir çocuğun saflığı ve kırgınlığı vardı aynı şey babası resimini yırttığındaki kırılışı içinde geçerliydi.

Yaşı ilerledikçe üslubu biraz daha değişiyordu. O yaştaki birinin yazdığı anlaşılabilirdi. Anlatım şeklinde de bir sıkıntı yoktu. Olayı gerçekten kendisi yaşamışta anlatıyormuş gibiydi.

Kağıtları katlayıp zarfa koyarken onun gerçekten beni seven biri olduğuna inanmak için neden aramıştım. Onun gerçekliğine inanmak istiyordum ama nasıl?

Zarfı kutunun içine, bilekliği ise onun üstüne koyup kutunun kapağını kapattım. Ona nasıl inanabileceğimi düşünürken kek kabını aldım bu sefer elime.

00.13Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin