-KORKU-

5 1 0
                                    


Fatih çoktan hazırlanmış çalışma odasında birkaç adamıyla konuşuyordu. Üstümdeki pijamaları önemsemeyip açık kapıdan içeri girdim. Bakışları bana dönen adamları es geçip Fatih'e "Gelir misin?" dedim. Adamlar işlerine dönerken Fatih'le onun odasına geçtik.

Yüzüme şefkatle bakıyordu, göz altları morarmıştı. Fatih Yıldırım yıllar sonra ilk defa bu kadar yıkılmıştı.

"İyi misin?" Sorusunu cevaplamadan konuya girdim.

"Dün gece lavaboya gitmiştim. Çıkarken bir adamın -Kıza verdim içti, anlamadı- dediğini duydum ilk başta önemsemedim ama şimdi..." Kelimeler dudaklarımdan çıkmamak için direniyordu.

"Ama şimdi o kız, Yeliz olabilir." Fatih cümlemi tamamladığında kendimi tutamayıp ağlamaya başladım. "Bana teşekkür etti. Son kelimeleri Teşekkürler oldu." Fatih parmağıyla yaşlarımı sildi, dağınık saçlarımdan parmaklarını geçirip alnımı göğsüne yasladı. "Beş şüpheliyi polisler emniyete götürdü, ifadeleri alınıyor." Tepki veremedim çünkü Yeliz çoktan gitmişti ona bunu yapanlar yakalanırsa bu onlar için bir ödüldü. Devlet onları bizim vergilerimizle doyuracaktı. İstediğim bu değildi.

Fatih saçlarımı okşarken kapı çalındı. Birbirimizden ayrılmak için geri çekilecektim ki Fatih bedenimi kendine dahada bastırdı, gitmemi istemiyordu.

"Gel."

Kapının arasından uzanan baş Mete'nindi. Dün gecenin aksine toparlanmıştı. Her acı insanı değiştiriyordu.

"Abi müsait misiniz?" Fatih'e bakıp kollarından ayrıldım. "Gel aslanım."

Mete'nin üstündeki siyah gömleğini Yeliz almıştı. Ağlamak yok Leya!

"Dün gece ablam öldü, bugün abimin uyuşturucu bağımlısı olduğunu öğrendim. Benden beklediğiniz şeyi kabul etmiyorum. Artık küçük değilim, benim için endişelenmenize veya beni acaba şu an depresyonda mı bu çocuk? diye düşünmenizi istemiyorum. Görevim neyse onu yapmaya hazırım okulumu bırakmayacağım ama donduracağım. Senin yanında şirkette çalışacağım." Fatih tekli koltuğuna oturmuş Mete'yi dinliyordu. "Leya ve ben küçük değiliz." Mete bana bakıp gülümsedi, karşılık verdim.

Fatih'in "Bugün cenaze den sonra şirkete gideceğim ve üçünüz işlerinizi halledip yanıma geleceksiniz. Saat iki de odamda olacaksınız." demesiyle Mete kafasını sallayıp dışarı çıktı.

"Gerçekten okulu dondurmasına izin verecek misin?" Mete'nin bu konuşmayı bu kadar olgun bir şekilde yapmasını beklemiyordum ama olmuştu işte. O da büyümüştü, ya da iyi bir oyuncuydu.

Fatih başını arkaya yaslamış düşünüyordu. "Artık büyüdünüz hepiniz birer yetişkin oldunuz." Başını eğmişti gözleri benim üstümdeydi. "Ne kadar kabul edemesem de artık büyüdün Leya, bedenen ve zihnen olgunsun. Söyle bana ne yapayım?" Yorgundu, Yatağına oturup örtüsüyle oynamaya başladım. "Bana bak Leya, bana bak küçük sincap." Dediğinde bulanıklaşmış gözlerimle ona baktım. Fatih'in gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Karamelleri ıslanmıştı.

"Bizi her şeyden koruyamazsın, ölümden biz koruyamazsın. Bize sahip çıktın büyüttün, okuttun, bize aile oldun ama artık dengeler değişiyor. Artık büyüdük." Öne eğilip "Özür dilerim." dedi ve ne olduğunu anlayamadan ellerimi tuttu, önümde eğilmiş bana bakıyordu. "Ben onu koruyamadım, yapamadım." O ağlarken eşlik ediyordum.

Alnını dizime koyup ağlamaya devam etti. Saçlarını okşayıp öptüm. Fatih'i tüm merhametimle öptüm.

"Bizi hiçbir zaman korumak zorunda değilsin, bu senin görevin değil. Sen de bir insansın Fatih. Kendine yüklenmeyi bırak."

Kanlı Oyun (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin