Piknik

145 12 56
                                    

Hyejin

Hyunjin'in attığı konuma gelmiştim. Burası güzel bir doğa parkıydı, daha önce adını sık duymuştum ama gelememiştim. Jisung güzel yer seçmiş doğrusu.

Parkın biraz iç kısmına girdiğimde gömleğinin arka yakasından tutulan somurtkan bir Jisung ve onu arka yakasından tutan bıkkın bir Hyunjin ile karşılaştım. Hyunjin beni gördüğünde derin bir nefes vermişti.

"Ne bu haliniz?"

Jisung yandan sinirle Hyunjin'e bakıp söylendi.

"Bu gerizekalı kaçarım diye yakamdan tutuyor. Gömleğimin ütüsünü bozdu ya!"

"Sen de kaçmaya çalışmasaydın!"

Hallerine gülmek istedim ama Jisung ile ciddi konuşmam gerektiği için kendimi topladım.

"Kızı ekmeye çalışmıyor muydun Jisung! Gömleğinin ütüsü bozulsa ne olacak?"

Benim sözlerim üzerine Hyunjin, Jisung'a al bakalım bakışı attı. Jisung bozulmuş bir şekilde konuştu.

"Ya öyle değil Hyejin, tabii ki onu ekmek istemiyorum ama çok heyecanlandım, gerildim. Ben de eskiden kalma bir şey bu. Ne kadar uğraşsam da geçmiyor. Böyle tutuyor bazen."

"Ne olursa olsun Jisung, bu son şansın. Hem çok güzel ayarlamışsın her şeyi. Bu parka bayılacak Yunji. Her şey güzel olacakken berbat etme."

Kuşkuya gözlerime baktı.

"Gerçekten sever mi?"

"Evet, bayılacak. Ama önce şu yarım kalmış hazırlıkları bitirelim tamam mı?"

Tedirgin olsa da kabul etti. Hyunjin bana bakıp yakasını işaret etti.

"Bırakayım mı?"

Jisung sinirle söylendi.

"Bir zahmet bırak gerizekalı!"

Hyunjin'in ellerinden kurtulup yakasını düzeltmeye başladı. Ben de, Hyunjin de ona gülerken o, iç çekip hazırlığını yaptığı piknik malzemelerinin yanına gitti.

Çok güzel hazırlanmıştı. Yerde tatlı bir örtü seriliydi ve ağzına kadar dolu olduğu belli bir sepet vardı. Ayrıca ağaca yasladığı bisiklete bakılırsa buraya bisiklet ile gelmişti. Küçük bir ukulele de bisikletin sepetinde duruyordu.

Sepetin yanına gidip içindekileri boşaltım, güzelce yiyecekleri hazırladım. Hyunjin de içecek ve bardakları çıkarmıştı. Ortam hazır olduğunda Jisung'a baktım. Hala gergin gözüküyordu ama daha iyi görünüyordu. Telefonuna bakıp heyecanla sıçradı.

"Ayy! Yunji gelmiş parkın girişindeymiş. Neredesin diyor, ne yapayım?"

Ben suratına düz ve anlamsız bakışlar atraken Hyunjin, elini kafasına vurmuştu.

"Mal bu çocuk ya!"

Hafif fısıltıyla konuştum.

"Arkadaşımı, bu çocuğa emanet etmekle hata mı yapıyorum?"

"Kesinlikle."

GERİ TAKİP/ HYUNJİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin