-✦-
-edirne sarayı, 1446;
lale'nin şaşkınlıktan kocaman olmuş gözleri önce kaşlarını kaldırmış genç sultanda, daha sonra ise ikisinden de daha şaşkın olan şahi hatunda gezindi. resmen basılmışlardı, lale kızarmış yanakları ile hızla konuşmaya hazırlandı. ama mehmed önce davranarak;
"şahi hatun? ne işiniz var burada?"
yaşlı kadın gözlerini kırpıştırarak saygı ile eğildi. bu manzara onun için çok beklenmedikti. lale'yi hep aslan veya vlad ile görürdü. mehmed ile olmasını istese de genç kız sorularından ve ısrarlarından hep kaçardı.
"ben... lale'yi merak etmiştim. bağışlayın padişahım."
lale bu tuhaf atmosferli ortamdan bir an evvel sıyrılmak için konuştu;
"müsaadenizle, hünkarım."
mehmed'in bakışlarında bariz bir isteksizlik vardı. şahi hatun gelmeseydi... düşündü, genç kızın sıcak dudaklarını hissedebilecek; belki de gönlüne girebilecekti. bir iç çekti. başını hafifçe salladı.
"müsaade sizin."
lale'nin kaçırdığı bakışlarını yakalamak adına yüzüne dikkat ile bakıyordu, kara gözleri hiç değilse sıcak kahverengi irisleri bir kez daha olsun görmek istiyordu. istediği de oldu; lale yürümeden evvel ona baktı.
toprak rengi gözleri utangaç ama heyecanlı bir bakış ile mehmed'in yüzünde gezdi. gece karası gözler de alevli bir ışıltı ile bakıyordu. bir kaç saniyelik bu bakışma ikisinin de kalplerini hızlandırdı.
daha sonra lale uzun, neredeyse kabarık elbisesinin eteklerini hızla sürükleyerek şahi ile kütüphaneden çıktı. mehmed tek başına kaldığında sandalyeye tekrar oturdu.
-1448, edirne sarayı;
mehmed'in dairesinden ayrılan lale, boş görünen taşlıklardan hızlıca kendi dairesine koştu. yorgun bedeni uzun sürmeden de uykuya teslim oldu.
ertesi günün ışıkları nazlı bir eda ile edirne sarayının camlarına vuruyordu. sarayda başlayan koşuşturmalar dışında bugünün lale için başka bir önemi vardı; zira hafsa hatunu görmeye gitmek tamamen rutini dışıydı.
hazırlanırken de zihni kalabalıktı. bir an evvel vlad'a düşüncelerini bildirmeli, mehmed ile aralarında gerilim çıkmasına engel olmalıydı. ayrıca şahi'yi de geri çağırmanın vakti gelmişti. bir kaç gündür genç kızın tepkisini ölçemediğinden dairesine gelmeye korkuyordu. zira lale'den bu sırları saklayan da kendisiydi.
kırmızı bir elbise giydi, lale. saçlarını tarayan yardımcı kızlar birbirinden nadir eşyalara hayranlık ile baktı. lale soylu bir kız olsa bile bu eşyalar ulaşılması zor,
özel emirler ile yapılan parçalardı. mehmed'in zevki taktir edilesiydi.başındaki yakut işlemeli taç, bakanın resmen gözlerini alıyordu. bir hasekiden daha ihtişamlıydı. belki de bu vakite dek sarayda var olmamış kudrette bir hatun olacağı şimdiden belliydi.
dışarı çıkacağı için omuzlarına konulan kısa kürk ile hazır olduğuna kanaat getirdi. her aynaya baktığında, yeni bir elbise denediğinde mehmed beğenir mi diye düşünüyordu. lakin farkında değildi ki mehmed ona her daim parlayan, hayran gözler ile bakıyordu. sabah dağılmış saçları ile ona bakarken de, en güzel elbiseler içindeyken de aynı aşk vardı gözlerinde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-düş tüccarı, #dbah
Fiksi Penggemaralternatif, hikayeden bağımsız ilerleyecek mehmed rotası.