13. Bölüm "Ceza"

31 11 0
                                    

Seher den

Sabah kalktığımda Merve giyiniyordu. "hadi giyin de biran önce okula gidelim" dedi. Kalkıp dolaptan kazak ve pantolon alıp giydim. Aşağıya indiğimizde ikizler kahvaltı hazırlıyordu. Merve dünkü konuşmamızı hatırladı ki Selin'e "dün Ceyda nasıldı üzgün müydü?" dedi. "bilmiyoruz ki suratımıza bile bakmadan banyoya girdi" dedi. Ceyda aşağıya gelince konuşmamızı kestik. En iyisi ona sormaktı ya da kendi hallerine bırakmaktı. Ben ikinciyi seçtim. Merve'nin kulağına bunu söyledim. Kafasını salladı. Masaya oturup kahvaltı ettik. Kahvaltımızı edip okul için dışarı çıktık. Otobüse bindik. Okulun önünde indik. Emrelerin olduğu tarafa baktığımda baya tartıştıklarını gördüm. Yanlarına gitsem mi diye düşündüm ama bölmek istemedim. Merve'nin koluna girip sınıfa girdik. Sıralarımıza geçtik. Öğretmen girince de derse başladık. Öğretmen "bu gün size kitap dağıtacağım hepsi dünya klasikleri ama ingilizce bunu en kısa zamanda türkçeye çevirip bana teslim edin" dedi. Önde oturan kitapları dağıtmaya başladı yanındaki kişiyle. Bana beyaz diş geldi. Kapağını açıp baktım. Türkçesini okumuştum. Az çok hatırlıyordum. Kitabı çantama koydum. Zil çalınca dışarı çıkıp Emre'yi bulmak geldi. Ne hakkında tartıştıklarını az çok biliyordum. Her yere baktım. Onu bahçede buldum. Yanına gittim. Tek başına oturuyordu. Öyle dalmış karşısına bakıyordu. Yanına oturdum. Kafasını çevirip bana baktı. "onların işlerinde uğraşmaktan seninle hiç birşey yapamadık" dedi. "olsun önemli değil onların işi hallolsun da rahat rahat istediğimizi yaparız" dedim. Güldü ve yanağımı tutarak "görende benimle bir şey yapmak istemiyorsun sanır" dedi. "hayır yani şey ben seninle neden bir şey yapmak istemeyeyim ki" dedim. "ne biliyim bazen bizi hiç düşünmüyorsun hatta kendini düşünmüyorsun hep yanındakilere yardım etmek istiyorsun gibş geliyor" dedi. "başkalarını düşünmek kötü mü ki" dedim. "kötü değil ama bazen kendini de düşünmelisin" dedi. Kafamı tamam anlamında salladım. Selin koşa koşa yanına geldi ve "mert Ceyda yla birlikte kendini odaya kilitlemiş herkes oraya toplandı öğretmenler bile var" dedi. Ne diyip koşa koşa okula girdim. İnsan topluluğu olan yere gittim. Öğretmenler bağıra bağıra bir hal kalmışlardı. Bizim kızlar oradaydı. Emre ve ben kapıya yaklaşıp mert ve Ceyda ya seslendik ama içeriden hiç ses gelmiyordu. Emre "hocam kapıyı kırsak ceza verir misiniz?" dedi. Hoca tip tip bakıp "kır hadi kim bilir ne yapıyorlar içeri de" dedi. Emre kapıyı omuzlamaya başladı. İki üç omuzlamasında menteşeler söküldü ve kapı düştü. İçeri baktığımızda Mert Ceyda'nın üstündeydi. Bizi görünce hemen ayağa kalktı. Emre Mert'i kolundan tuttuğu gibi dışarı çıktı. Bizde Ceyda'nın yanına gittik. Kollarından tutup kaldırdık. Bizi görünce ağlamaya başladı. "tamam canım geçti" dedim. Kafasını hayır anlamında salladı ve "hayır geçmedi şimdi kimsenin yüzüne bakamam ailem beni öldürecek" dedi. Merve "senin bir suçun yok ki" dedi. "olsun olmasın onlar için farketmez" dedi. Ayağa kaldırıp lavaboya gittik. "sana bir şey yaptı mı?" dedim. "hayır konuşuyorduk onu baya kızdırdım ondan öyle yaptı ama az kalsın bir şey yapıyordu" dedi. Lavaboya girdik. Elini yüzünü yıkadık. Dışarı çıktığımızda Pelin bizi bekliyordu. "müdür onu çağırıyor" dedi. Kolumuzdan çıkıp müdürün odasına gitti.

Ceyda dan

İkizlerin yanında duruyordum. Biri kolumdan çekip ayağa kaldırdı. Yüzüne bakmaya zaman kalmadan beni bir odaya soktu ve kapıyı kilitledi. "bak beni neden reddediyorsun bilmiyorum ama ben sana hiç bir şey yapmadım" dedi. "bir şey yapmanı istemiyorum zaten sana da dedim seninle ilgili hiç bir şeyi istemiyorum neden anlamıyorsun" dedim. Bana yaklaşıp "sana da söyledim sana aşığım anlamıyor musun?" dedi. "hayır anlamıyorum çünkü senin aşkında hissettiklerinde yalan gerçek olsa bile beni ilgilendirmiyor" dedim. Yüzüme kızgınlıkla bakıp kollarımdan tuttu. "belki böyle yaparsam bana inanırsın" dedi ve beni yere yatırdı. Boynumu öpmeye başladı. Sonra yukarı çıkıp dudaklarımı öptü. O sırada kapı gürültüyle yere düştü. Mert beni bırakıp hemen ayağa kalktı. Gövdemş kaldırıp oturur pozisyona geçtim. Herkes kapının önündeydi. Bütün öğretmenler hatta bütün okul buradaydı. Öğretmenler buradaysa kesin ailemin haberi olurdu ve bu kötü haberdi. Ailem böyle şeylerde çok katıydı ve beni okuldan alırlar ve babamın kendi istediği olan tanıdığının oğluyla evlendirdi. Kızlar benim yanıma geldiler. Kollarımdan tuttular. Onları görünce nedense ağlayasım geldi ve ağlamaya başladım. Başım uğulduyordu. Ağladığımda genelde böyle olurdu. Kızların sorduklarına zor zar cevap verdim. Beni kaldırıp lavaboya götürdüler. Elimi yüzümü yıkadım. Dışarı çıktık. Pelin'in dediği üzere müdürün odasına gittim. Kapıyı çalıp içeri girdim. Mert'te oradaydı. Orada olmadı normaldi çünkü bu haltı onun yüzünden yemiştim. "otur" dedi müdür. Mert'in yanına oturdum. Çünkü başka yer yoktu. "neden böyle bir şey yaptınız burası Üniversite diye size bir şey demiyoruz ama haddinizi aştınız" dedi müdür. Mert "onun suçu yok her şeyi ben planladım" dedi. "hah bi beni koruman kalmıştı" dedim. "susun ben size söz hakkı verdim mi?" dedi müdür. İkimizde hayır anlamında başımızı salladık. "bunu ailenize bildirmekten başka çarem yok çıkın" dedi. Ayağa kalktık. Dışarı çıktık. "hah senin sayende ailemden azar işiteceğim belki bununla kalmayıp okuldan bile alırlar belki böylelikle senden kurtulurum" dedim. "hayır seni kimse okuldan alamaz" dedi. Beni duvara yasladı. Anlımdan öptü ve "sen nerde olursan ol seni seveceğim" dedi. Beni bırakıp arkasını bırakıp gitti. Okuldan direk kendi evime gittim. Ailem her şeyime karıştığı için başka eve geçmiştim ama ceza almıştım bu yüzden olanları ilk benden duymalılardı. Eve girdim karşıma annem çıktı hayret işe gitmemişti. "sen ne yaptın senden bunu beklemezdim" dedi annem. "anne beni dinler misin bi kere de olsa" dedim. "tamam anlat" dedi. Olanları anlattım. Annem "öğretmenin böyle anlatmadı" dedi. "anne gerçekten böyle birşey olacağını bilmiyordum" dedim. "neyse bakalım baban ne diyecek o zamana kadar odana çık" dedi. Tamam anlamında başımı sallayıp odama çıktım. Okul başladığından beri buraya gelmemiştim. Sanki yıllardır gelmemiş gibi hissettim bi an. Annem baban geldi diyince aşağıya indim. Babam direk yüzüme baktı. "yemeğini ye konuşacağız" dedi. Tamam anlamında başımı sallayıp masaya oturdum. Yemek boyunca başımı kaldırmadım. Ne babam ne de annem bir şey demedi. Yemeğim bitince babamın yüzüne baktım. Babam konuştukça hem sinirden hemde utançtan yüzüm kızardı. "başka çarem yok seni tanıdığım oğluyla evlendireceğim Allahtan ne olursa olsun onunla evlenmek istiyorum dedi onları çağıralım da biraz önce nişanı yapalım" dedi. Ayağa kalkıp kimsenin yüzüne bakmadan odama çıktım. En azından beni dinleyebilirdi ama babam hep böyleydi kendi aklındaki yapardı. İnsanları hiç dinlemezdi. Ağlayarak Seher'i aradım ve her şeyi anlattım. Ne yapacağımı sordum. "babanla konuşmaya çalış canım biz bir şeyler düşünürüz ama sen bir konuş" dedi. Aşağıya inip babamla konuşmaya çalıştım ama beni hiç dinlemedi bende mecburen odama çıktım. Banyoma gidip yüzümü yıkadım. Yatağıma uzandım. Sabaha kadar ağlaya ağlaya uyudum.

Benim Hayatım Benim HikayemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin