4

883 26 5
                                    

Konuştuğu dil ve adeta dudaklarımizin arasındaki mesafe ile kalp krizi geçirmek üzereydim. İtalyandı demek. tekrar yüzünü yaklaştırıp bu sefer adeta fısıldarcasına şunları söyledi "Türkçeyi bilmem ama İtalyanca konuşmanızı isterim küçük hanım" daha fazla dayanamayıp Mauro nun bana öğrettıği taktik sayesinde onu uzaklaştırabildim ve anında yer değiştirerek onu duvara yaslayan ben oldum.

Fakat boyum yetmediği için yukarı bakmak zorunda kaldım aslında bunu o istemeseydi kılına bile dokunamazdım çünkü benden kas ve boy olarak çok üstündü. Yüzündeki alaycı ama meraklı bir ifade vardı. "tanışalım o halde altın çocuk ben Adella Lopez" mükemmel İtalyancamı duymasıyla gözlerini irileştirdi. Ve hâlâ kim olduğumu anlayamamıştı. Ama ben onu karşısına geçtiğimde tanımıştım. Koleksiyonumda forması yoktu belki de ama bende çok güzel anısı vardı. "Demek İtalyansın ha" demesiyle uzaklaştim gerçekten ona yakından bakmaktan hem kalbim hem de boynum yorulmuştu.

"Hayır Arjantinliyim" dememle yine şaşırdı bende onu burda gördüğüme şaşırmıştim gerçekten. "burda ne işin var o zaman küçük hanım?" bak yine egolu tavırları burayı kendinin sanıyordu sanırım. İşin dalgasına vurup elimi uzattım "yeni takım arkadaşınla tanış altın çocuk taze imzamı attım çıktım" öyle gür kahkaha attı ki kalbim tekledi sandım hey sakin durun durduğunuz yerde.

"gerçekten soruyorum eğer yardıma ihtiyacın varsa yardim edebilirim" dedi ciddileşerek. Bende ciddileştim "beni Arjantine şuan gönderebilir misin?" dedim. Cevap gelmeden telefonum çaldı arayan annemdi bekletmeden açtım "nerdesin esilla?"

" stadı geziyordum anne.Noldu?" bu sırada gözümü nicolo ya çevirdim gözlerini bana dikmiş dik dik bakıyordu. "işimiz bitti İstanbul'u gezicez gel artık hadi" onaylayan bir sesle tamam deyip kapattim.

Merakla bana bakıyordu daha fazla gizeme gerek yok diyerek "Wanda Nara nın kızıyim ben babalık buraya transefer oldu geldik imzasını atması için." bir an gerçekten bayılacak sandım öyle bir gözleri açıldı ki zor da olsa kendini hemen toparladi "babalık biraz ağır değil mi sence senin gibi güzel bir küçük hanım için"

"benim babam var ona rağmen bana babalık yapmaya çalışan başka bir adama ne demeliyim?" sadece güldü "sana eşlik edebilirim burdan çikması biraz zor" onaylamak zorunda kaldım annemleri daha fazla bekletmek istemiyordum. Yan yana yürümeye başladık boyu benden uzun olduğu için adımlarını büyük atıyordu ve gerçekten yetişemiyordum. Bunu farkedince yavaşladı ve konuşmadan çıkışa doğru ilerledik.

Çıkışa geldiğimizde bir aracın beni beklediğini farkettim içi gözükmüyordu fakat annemlerin içinde olduğunu biliyordum. Bir hanımefendi olarak vedalaşmam gerektiğini düşündüm usulca sağıma döndüm, kafam göğsüne denk geliyordu bu yüzden kafami biraz daha kaldırdım araca doğru bakıyordu. Bakışlarımı yüzünde hissetmiş olucak ki bana çevirdi kafasını "daha fazla bekletme görüşmek üzere küçük hanım" yüzündeki tebessüme dalmamak için söze atıldım hemen "kendine iyi bak altın çocuk bir daha görüşmemiz zor iki hafta sonra ülkeme dönicem"

Yüzü düşse de belli etmedi "bilemeyiz" dedi ve arkasını döndü uzaklaştı arkasindan bakmadan araca bindim. Tek boş yer olan Mauro'nun yanına oturdum, kapı kapandı ve hareket etti araç. Annemin bakışları benim üzerimdeydi ne soracağını biliyordum tabiki de yanımdaki çocuk hakkimda soracaktı.

"şuan olmaz anne evde sor lütfen" dedim. Neyse ki beni zorlamadı ve bakışlarını benden çekti. Cama doğru kafamı yaslamışken bir el hissetim kafamı camdan kendi omzunun üzerine koydu. Donup kaldım kalbim bile atmayı durdurdu o an kokusunu almak istemedim, nefesimi tutmalıyım dedim içimden. Başaramadım derin bir nefes çektim içime çok farklıydı güven vardı bu omuzda, sonsuz sıcaklık vardı sanki babamda hissedemediğim bir şey vardı bulması çok zordu. Gözlerimin dolduğunu hissettim farkettirmeden yüzümü görmemeleri için sırtına doğru kaydırdım kafamı, anladı beni saygı duydu daha ben nedenini anlamadan o adam anladı beni.

Araba durmak üzereyken fısıldadı "Hadi Adella geldik gezmek istemiştin Boğaza geldik bak" dedi. Yüzüm çok berbat gözüktüğünü bildiğim için "herkes çıksın yüzümü temizleyip geleceğim" beni onayladı. Araç durdu annem gelip saçlarımın üzerine bir öpücük bıraktı ve indi diğerleri de peşinden indi. O sırada Mauro bir şey yaptı kafamı usulca kaldırdı, elinde mendil vardı yüzümü temizledi alnıma bir öpücük bıraktı.

Boğazını temizledi "Bu aralar aramızın iyi olmadığını biliyorum, buna rağmen yanımda olduğun için çok teşekkür ederim." ne demem gerektiğini bilemedim o an neden ağladığımı sormamıştı neden ona sığındığımı da anlamamıştı ama sormadı, zaten sorsa bende de cevabı yoktu bunların. "içimden geldi, bende anlamadım sebebini ama bir daha olmaz asla" ellerini nereye koyacağımı bilemedim telefonuma oynamaya başladım. "ben seni anlıyorum Adella hissediyorum son zamanlarda daha yoğun hissediyorum bunu ve sana söz sebebini öğrenicem eğer düşündüğüm şey ise" devamını getiremedi yüzü sıkıntıyla buruşturdu. Araçtan indim arkamdan o da indi.

Geldiğimiz yer bir alışveriş merkeziydi, türkçe tabelaları çok rahat okuyup anlayabiliyordum. Ayrıca İstanbul Metrapol bir şehir olduğu için oldukça global bir yerdi bu sebeple çoğu tabela,afişin ingilizcesi de yaziyordu.

AVM ye girdiğimizde annem oldukça büyük olduğunu farkettim. Annem her zamanki gibi alışveriş yapmak istediği için bir kaç mağazaya girmek istedi. Ben ise onlardan ayrı takılmak istedim. Ülkenin Dilini bildiğim için buna karışmadılar.

Biraz dolaştıktan sonra GS Store mağazasını gördüm ve girmek istedim. Mağaza oldukça büyüktü ve her yer sarı kırmızıydı. Bir bileklik almak istedim girdiğim mağazalardan, marketlerden elim boş çıkamama gibi bir özelliğim vardı. Güzel bir bileklik seçmişken gözüm birden erkekler için uygun olanlara çarptı. İki çift sarı kırmızı bileklik aldım. Bir erkek bir kadın için tam kasaya giderken 17 numara Zaniolo formasına değdi gözüm adını görmemle unutmaya çalistiğim anlar zihnime doldu.

Bir süre düşündüm alsam mı diye. Mauro onun takımındakı başka bir oyuncunun formasını giymemize biraz sinirleniyordu. Bunu çok iyi bildiğim için Paris teyken Neymar forması giyerdim hep, tabi bunda Neymar la konuşuyor olmamız da etkiliydi. Şimdi aynı gıcıklığı Zaniolo üzerinden yaoabilirdim bence. Hem forma koleksiyonum vardı benim yeni bir forma hiç fena olmazdı bence.

Elime aldığım knedi bedenimle sarı kırmızı formayla kasaya yöneldim,hemen ödeyip mağazadan cıktım. Biraz daha durursam mağazayı alacaktım. Biraz alışveriş  bağımlısı bir kızdım kabul ediyorum. Bunun sebebini küçükken annemin ve babamın ayrı olmasına  bağlardı herkes doğruydu bir nevi çünkü babama gittiğimde bana her şeyi alıyordu fazlasıyla anneme geldiğimde o da alıyordu fakat diğer kardeşlerime göre daha nazlı bir çocuk olmuştum her zaman.

Küçükken Mauro alırdı aslında annemin yerine beraber sinemaya gidip yemek yediğimiz günler olurdu. Babamla bile ayda bir kez yaparken onunla haftada 2 kere yapardık bunu.

Biraz makyaj ve bakım ürünleri bakmak için KIKO ya girdim. Burdan da alışveriş yaparak ayrıldım. Tam çıkınca Mauro aradı "hadi çıkıyoruz artık Adella" sesi yorgun gelmişti sanirim annem alısverişle yormuş herkesi " tamam geliyorum" kapattı.

Aracın önüne geldiğimde hemen yerleştim annem şöyle bir elimdekilere göz atsa da beklenmedik bir şey görmediği için gülümsedi ve önüne döndü. GS store poşedini çöpe atıp forma ve bilekliği çantama koymuştum. Salak değildim ve sorguya çekilmek hiç istemezdim.

Eve geldigimizde arabadan inip odama gittim hemen, formayi cikartip astım güzelce koleksiyonuma bilekliği ise bileğime geçirdim beni neyin beklediğini asla bilmeden öylesine hoşuma gittiği için geçirdim sadece ilerde onsuz yapamıyacağımı bilmeden.

Not:yazin hatası olabilir
Kurgunun ve hikayenin gerçekle alakası yoktur.

Elisa~Mauro İcardiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin