15

109 5 4
                                    

Gözümün içine kadar nüfus eden gün ışığıyla gözlerimi açmak zorunda kaldım. Aslında perdelerin kapali olmasina rağmen gözüm neden bu kadar yandığını düsünmeye basladim. Sonra dün gece çok ağladigimi hatırladim ve gözümü yumdum acıyla. Ben ne zaman çok ağlasam gözlerimin içi çok kızarır ve ışığa hassas olurlardi.

Yataktan yorganı kaldırıp içinden çıktım. Telefonum yoktu yanimda saate bakamadim. Aşağıda kalmisti sanirim inince bakardım. Odaya göz gezdirdim. Son derece sade eşyalar vardi hepsi beyaz renkliydi. Banyo olarak düşündüğüm kapıyi açtım elimi yüzümu yikadim hızlıca.

Bugün işe gitmeliydim fakat giyebilcek temiz kıyafetim yoktu. Arda ya sonra haber veririm diye düşünerek banyonun yanindaki kıyafet odasini açtim.

Bir sürü basic tişört vardı çoğu markaydı giyinmeyi de biliyordu bu çocuk. Daha fazla incelemeden beyaz tişört altına da siyah pantolonu aldım. pantolonun beli bol gelmişti ve tabiki paçası da uzun ama yapacak bisey yok diyerek paçasini kıvırıp tişörtü pantolonun içine kattım.

Gözlüklerinden de bir tanesini alıp aşağıya indim bu gözle ilk iş günümde milletin diline düşmek isgemezdim. Karşıdan madde bağımlısına benziyodu gözlerim.

Koltukta uyuyan Arda'yı görünce ne yapsam diye düsündüm ve hızlıca yapicag seye karar verip mutfaga koşturdum. Telefonum burdaydi ve saat 8.30 du. Ona bir teşekkür borcu olarak kahvaltı hazırlamaya karar verdim. Yumurta ve yulafli krep yapmistim. Mauro bunlari tüketiyordu kahvaltida daha çok. Bende severdim az çok ama canım hiçbir şey yemek istemedigi için su içtim sadece. Kahvaltiyi hazirladim, masaya da bir not bıraktım.

'Sevgili oyuncum Arda dün gece için çok teşekkür ederim. Senden bazı şeyleri ödünç aldim ama aramizda lafı olamz diye düşündüm. Uyaninca bana yaz bugün öğleden sonra Fenerbahçe kulübüne gidicez."
               ~dünyanin en güzel menajeri

     
                                 🦁

Taksiden inip tesislere bana verilen kartı okutarak giriş yaptım. Bugün çevirmem gereken bazı belgeler vardı dün Cem abinin dediğine göre.

Takım bugün izinliydi akşam 8 de havalimanında buluşup İsviçre'ye gidilecekti sadece yani içerisi boştu. Sadece bazı çalisanlar buradaydı. Yanindan geçtiğim imsanlar bana şaşkinlıkla bakıyordu, demek ki tanınmıstım hemen. Çok üstünde durmadan Cem abiyi bulmak için yanımdan geçen birini durdurmak istedim."Hey bakar mısın lütfen?" adam bana hızla döndü. "tabiki Elisa hanım sorun nedir?" hitap şekliyle kaşlarımı çattım. Herkes burda birbirime hanım ya da bey diyordu sanirim. İlk günden sorun yaşamamak için ses etmedim.

"Cem beye odamı sorucaktim sa nerde biliyor musunuz?" kafasini kaşıdı bilinmezlikle.

"Hayır Cem abi nerde bilmiyorum. Fakat senin yeni çevirmen olduğynu ve odanin nerde olduğunu biliyorum." bana odami tarif ettikten sonra gorüsürüz kolay gelsin deyip uzaklastı. Odamın kapısını derin bir nefes alarak açtım, umarim bu is bana huzur verir dedim içimden.

Ve kapıyı açar açmaz beni bekleyen sürprizden habersizdim. Ne yapacağimı bilemeden öylece dikildim kapıda. Koltuğumda bir adet Mauro İcardi uyuyordu. Muhtemelen gece eve gitmeden buraya gelmisti kıyafetleri aynıydı. Ve benim işim bağlılığımı bildigi icin buraya gelmisti, ne olursa olsun işe gelcegimin farkindaydi ve kazanmisti da. Fakat beni beklerken uyuyakalmisti. İçeriye girip kapıyı usulca kapattım.

Odamı incelemeye başladım masamin yaninda sahaya bakan pencere vardı. Onun yaninda büyük sayılan pano vardı ve boştu orayi doldurması harika olacakti. Masamın üstünde kalem kutusu ve bilgisayar disinda baska bisey yoktum. Ha birde babamın ceketi duruyordu. Usulca yanaştım uykusu derindi daha yeni uyudugu belliydi bu kadar uykusuz olmasaydi beni farkederdi çünkü çoktan.

Elisa~Mauro İcardiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin