Medya da Mauro ve kızları var büyük olan kızı Elisa olarak hâyâl edin lütfen .
İstanbul'un bu kadar büyük ve kalabalık olduğunu trafikteki 2. Saatimin sonunda idrak edebildim gideceğim yer imza attığımız ofise yarım saat uzaklıktaydı fakat şuan 2 saat bitmişti.
Babama kendim gidebilirim deyip taksiye binmiştim geri de inemedim zaten konumu açtığımda en fazla 1 saatte giderim zennetmiştim. Sinirden ağlamak üzereydim, "kızım biraz sakin ol buralarda yenisin galiba alışırsın 3 güne buralar hep böyledir."
Taksici abinin sözleriyle daha da içerledim. Bu zamana kadar yaşadığım yerlerde her zaman yoğun trafik olan bölgelerdi fakat her zaman şoförle giderdim bir yerlere ve onlar bir şekilde yolu kısaltırlardı. Ya da bana öyle gelirdi.
"Abi bu trafik ilerleyecek gibi değil sen beni burada indir ben kendi çabalarımla giderim hem çok uzakta degil gideceğim yer" şoförün sözünü dinlemeden 300 TL çıkardım üzerini beklemeden indim hemen.
Elimde telefon evin konumu ve kaldırımda yürüyordum, önünden geçtiğim pastaneyle duraksadım Türk kültürünü fazla bilmezdim fakat elim boş gitmek de istemiyordum acaba Türkler ne götürür diye düşünürken iceriye girdim. Futbolcular tatlı tüketmez diye düşünerek tuzlu olan kurabiyelerden aldım ve güzel bir paket yaptırıp çıktım.
Biraz daha yürüdükten sonra gelmiştim sonunda evine evde olup omadığını bile bilmiyordum fakat ben depresyona girdiğimde her zaman evde olurum hatta babamı arardım -Maxi olan babamı-ve o bana gülüp çocuk musun sen beni ilgilendirmiyor bu diyerek telefonu kapatırdı ve ben daha çok ağlardım. Gözümün önüne gelen geçmişle biraz gözlerimi kapatıp bahçe kapısına yaslanıp soluklanmak istedim.
Anne bana neler yaptın sen baba dediğim adamı bir gece de yabancı birine dönüştürdün. Belki dedim içimden babam ın o adam olduğunu bilseydim öyle büyüseydim bu karakterde olmazdım daha sakin ve sevecen olurdum bilemiyorum hayat bana ne gösterirdi ama her zaman beni anlayan seven bir baba olsaydı yanımda.
5 dakika kendime süre verip bahçe kapısından girdim. İki katlı müstakil bir evdi, sanırım ailesinden ayrı yaşıyordu şuan tek bir ses yoktu burada. Kapıya doğru yöneldim ve zile bastım. Uzun uzun çaldı zil fakat açan olmadı ikinci üçüncü çalışım da hâlâ açan olmadı kapıya tam vuracakken kapı açıldı ve elim havada kaldı.
1.80 boylarında altında şort ve üzerinde rastgele geçirilmiş beyaz bir tişört gözlerini zar zor açıyordu. Benim burda ne işim olduğunu sorguluyordu kendince e haklıydı benim de kapıma dünyanın en yakışıklı topçusunun öz kızı dayansaydı ben de derdim.
"Öncelikle Merhaba ben Elisa" soy adımın şuan resmi olanını söylemek istemedim.
"kaç defa diyicem size istemiyorum şuan fotoğraf çekilmek adresimi de nerden buluyorsunuz ki anlamıyorum ya" ve dan kapıyı suratıma çarpı.
Derdi neydi bunun sanırım beni fanlardan sandı ve tepkisi bunaydı. Kapıyı yine çaldım açmadı ve yine çaldım. Kapıyı açtı bu sefer ben o ağzını açmadan şaşkınlığından da yararlanarak evine girdim ve kapıyı kapattım.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun polis çağırıcam çık evimden çabuk" onu takmadan salona ilerledim görmez olsaydım keşke masanın üzerinde bir ben bir de şampiyonlar ligi kupası eksikti, beni nasaya koyamıcağına göre ve o kupayı da bu gidişle rüyasında zor görüceğine göre imkansızdık yani. Elimdeki kurabiye kutusunu üst üste dizilmiş 3 pizza kutusunun üzerine koyup, kendimi koltuğa attım.
"kime diyorum ben ya birde evime kuruldu hem sen benim kim olduğumu biliyor musun geliyosun buraya?"
"bilmiyorum ben kapıda kendimi tanıttım ama sen bir şey demedin tanıt da tanıyalım seni"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elisa~Mauro İcardi
Ficção GeralGalatasaray'ın yıldız oyuncusu Mauro İcardi ve beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan kızı sonucunda değişen hayatları