14

207 14 9
                                    

Mauro İnter'deyken



"senin bu ağlamalarindan bıktım Elisa anlıyor musun beni?"

Babasından ayrılmak istemeyen kücük Elisa babasının bacagina yapışmiş ayrılmıyordu. Karşısında ne yapacağını şaşırmış Wanda "yeter artık bağırma kızıma" diye çıkımşaya başladı.

Maxi büyük bir kahkaha attı herşeu şaka gini geliyordu ona ama gerçekler karşısında okyanusun ortasinda batmak üzere olan gemi gibiydi adete alabora olmuş. Fakat son umutlariyla oğullarimim velayetini almak için çırpınmişti. Asıl amacını Wnada ve Mauro dışında basın bilmiyordu tabi ve Maxi yi herkes hakli buluyordu.

"sen beni takım arkadasımla aldat üzerine birde çocuk yap, sonra bagirma de." gür kahkahasiyla yağmurlu olan hava daha da öfkelendi sanki.

"Ona bunu yapma onun hiçbir şeyden haberi yok, sen onun babasinin ve seninle kalmak istiyor benim yaptigimi aklı ericek yaşta olduğu icin biliyor, ve benden iğreniyor benim kızım." bu konuşmalari ingilizce yaptiklari icin Elisa anlamiyordu.

"siktiğimin babası ben miyim babası?" koltuktan bir anda ayağa kalkan Maxi, bacağinda onu birakmamasi için yalvarıp ağlayan Esila yi adete çöp torbasi gibi alıp koltuğa fırlattı. "şu piçi alip götür babasina biktım ben bakamam artık senin piçine"

Maxi nin szöleri ağırdı fakat bundan daha da ağırı, Esila nın bacağina çarpmanin etkisiyle tuzla buz olan cam sehpanin bir parçasinin sol bacağina saplanmiş olmasiydi.

Şimdiki zaman(İstanbul)

Marmara, ne dertlere, ayrılıklara, hüzne, acıya sahiptir kim bilir. Son bir saattir benim derdimi kabul ettiği gibi başka kaç milyon kişinin de derdini kabul etmiştir.

Babam için ondan uzak durmak ve en acisi da onun bunu bilmemesi olucakti sanırım. Saat gece 11 di gidecek bir evim yoktu fakat param vardı, dilim vardı. Ama ben bir otel köşesine gidip uyumak istemiyorum. Çünkü bu yasima kadar hep yalnizdim şimdi yine yalnizım.

Banktan kalktım oturmaktan bacaklarım tutulmuştu. Sahil boyunca yürümeye karar verdim. Bu sırada da aklimi dagitmak icin babamin Nicolo hakkında söylediklerini düşünuyorum. Haklı olabilir mi babam bu konuda, o heryerde tanıdığı olan çevresi geniş bir adam futbol camiasinda tanımadığı insan yok zaten. Bu yüzden haklı olma payı fazla.

Nicolo'yla aramizdakileri düsündüm, aramizdakine bir ad veremem erken çünkü. Fakat aramizda birşey olmasini da istediğime emim değilim. Ani bir kararla girdim ve instagramda ki paylaşımımızı kaldırdım. Sonrasinda Nicolo ya bir mesaj yazdim.

"Selam Nico ben düşündüm de seninle o anlamda görüşmek istemedigimi farkettim. Arkadaş kalmak bizim için en iyisi olacak."

Gayet iyi bir mesaj olduğuna kanaat getirerek gönderdim. Saat 12 olmuştu ve benim acilen kalıcak bir yer bulmam lazım. Ve aklıma o an hiç olmamasi gereken biri geldi taze oyuncum olan Arda.

Aslında uygulanabilir bir fikir demekte fayda var diyerek taksiye atladim 45 dakika sonunda evinin önundeydim. Kapıyı çaldım 2. Çalışımda açıldı kapı.

"sabah sana aldigim kurabiyeleri yemediğimiz aklima geldi onları yemeğe geldim çaylar benden." ağzını açmasina dahi fırsat vermeden kolunun altindan eve girdim. Patavatsızlık demikşende ben yani. Evi sabaha nazaran daha topluydu.

"Senin burada bu saatte ne işin var" sesi yüksekti hemde baya yüksekti. Ayrıca sinirli ve şaşkın bir halde bana bakiyor kapidan içrriye yürüyor. Çocuğun niye tüm hareketini süzüyosun acaba sapık gibi.

"Kurabiye yemeğe geldim dedim ya" bildiğim mutfağina yöneldim. Türklerin evinde çay yaptığı şeye çaydanlık deniyodu ve onu bulaniyorum şuan. Ne aradigimi farketmis olucak ki üst raftan indirdi benim için.

Elisa~Mauro İcardiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin