11

653 38 3
                                    

Hayat zordu, yaşam mücadelesi vermek daha da zor. Şu günüme kadar hiç geçim sıkıntısı çekmemiştim. Ailem beni prenses gibi büyütmedi, çalış dedi daha 11 yaşındayken soktular beni kulüpten içeriye, buraya gel burdan kazan ekmeğini dediler. Ben futbolla doğdum, çevrem arkadaşlarım her zaman futbolla ilgili kişiler oldu. YouTube da videolar çekiyorum kamplarda ya da boş zamanlarımda.

Fakat hiç bir zaman bu çevreden edindiğim bir dostum olmadı benim. Neymar abim dediğim insan, ünlü çok ünlü biri hemde ama bazı insanlar size öyle davranır ki dışarda onu kimse tanımıyor sanırsınız. Mauro da öyle biri aslında öyle normal sıradan biriymiş gibi davranıyor ki dışardan baktığınızda çok sıradan biri gibi durur. Fakat o hayatımda gördüğüm en özel insan.

Ben çok fazla futbolcu izledim, evet ondan yeteneklisi var. Ondaki yetenek çok farklı ve özel. Burada çok iyi işler yapacağına adım kadar eminim o benim babam ben onun kanını taşıyorum ve onunla büyüdüm.

Üzerimdekini kaldırıp banyoya gittim. İşlerimi hallettim ve balkonuma çıktım. Yeni bir gün yeniden doğan  güneş,  belli görevleri olan kişiler düzenli yaşamaya mecburdu. Güneş misali her gün görevini yerine getirmek için her sabah doğmaya mecburdu.

Balkondan aşağıya kafamı çevirdiğimde babamın kahvaltı sofrasının biraz ilerisinde telefonla konuştuğunu gördüm hızlı hızlı bir şeyler anlatıyordu ama duyamıyordum buradan. Odaya döndüğümde, duşa girdim üzerime mavi kot ve beyaz bir tişört geçirdim. Marka giyinme takıntım vardı maalesef. Makyaj masama geçip, yüzümü nemlendirdim arkasından güneş kremi,kapatıcı ve allık uyguladım. Rimelle son dokunuşu yapıp sabitledim.

Makyaj yapmak bana çok iyi geliyordu. Ağır olmasa da makyajsız çıkmamaya dikkat ediyordum. Fakat biliyordum ki çalışmaya başlayınca o tempoyla unutucaktım. Galatasaray bu sezon 3 kulvarda oynayacaktı bu demek oluyor ki haftada 2 3 maça çıkacaktık. Daha önce yapmadığım şey değildi ve rekorum haftada 4 maç. Bu çılgınca geliyor kulağa fakat alışınca çok rahat geçiyor uykusuzluk en büyük sorunum benim.

İşlerimi bitirip telefonumu da alıp aşağıya indim. Nico mesaj atmıştı

"Günaydıın dünyanın en güzel çevirmeni"

"Günaydınn"

Telefonu kapatıp dışarıya adımladım masada kahvaltı ayakta bekliyordu babam. Ona artık baba diyecektim fakat o bunu şuanlık duymayacaktı. "Günaydın prensesim" gelip alnımdan öptü ve beni kendine çekip göğsüne yasladı. Derin nefes aldığını duydum saçımın üzerinde. Bende aldım o nefesi birbirimize belli edemesek de biz özlem içerisinde olan baba ve kızdık.

"ooo babalık başladın ilk günden şovlara yalnız alışırsam her zaman bu ilgiyi alakayı isterim haberin olsun." yanından ayrılıp baştaki sandalyenin solunda akalan yere attım bedenimi. "sen yeter ki iste kaçma benden ben her zaman sarılırım sana" o da oturmuş bana gülümsüyordu. Gözleri kısılırdı gamzeleri ortaya çıkardı gülerken sanki kopyam duruyordu karşımda .

"farkettin mi sen de bilmiyorum ama biz ne kadar çok benziyormuşuz aslında" bakışlarımı ortada djran peynir tabağına çevirdim bu sırada o bana bakmadan tabağıma bir şeyler dolduruyordu. Nerdeyse her şeyden koydu, acaba domates koyacak mı diye bekledim, belki dalgınlığına gelirdi ya da unuturdu. Ama o yanıltmadı beni domatese uzanmadı bile yemediğimi iyi biliyordu.

"Babalar kızlarına benzer Adella. Ben zamanla sana benzedim, sen oldum." kafasını kaldırdı gözlerime baktı yüzü bir şey demek istiyorda dili varmıyor gibiydi."ne diyceksen de babalık artık her şeye hazırım" alaylı gülümsememle kahvaltımı yemeye başladım.

Elisa~Mauro İcardiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin