0.5

161 18 2
                                    

Selamlar:)
Ben bölümleri perşembeden sonra atmayı düşünüyordum ama dedim ki yazdığım gibi atıyım
    
                       iyi okumalar🤍

Dediğim şeyi duyduğu anda duraksadı ve gözlerini kapattı.Sanırım o gün gözlerinin önünden hızla geçmişti.Gözlerini aralayarak tekrar bana baktı.

-Bay Kang patlamadan kurtulan tek kişi siz değilmişsiniz.Birisi daha kurtulmuş,eee adı neydi diyerek hatırlamaya çalıştım."Lee Jae Hoon,evet Jae Hoon adında birisi de patlamadan kurtulmuş ama o şuan hastanede değil.Bir şirket kurmuş ve Seul'de"dedim hala bana bakıyordu.Ben sessiz kaldığımda bakışlarını pencereye çevirdi.

Acaba ona Lee Jae Hoon görüşüp konuşmak istediğimi söylemeli miydim?
Biraz düşündükten sonra söylemezsem daha kötü olacağını fark ederek söylemeye karar verdim.
-Bay Kang,ben bir şey yaptım.Bakışları hızla bana döndü.Ne yaptığımı merak ediyordu.
-Lee Jae Hoon'a mesaj gönderdim görüşmek ve konuşmak adına dedim şuan sebepsizce o kadar gerilmiştim ki.Sanki Bay Kang"benim hayatım seni ne ilgilendirir git kendi işine bak ve geçmişimi rahat bırak"diyecekmiş gibi hissediyordum.Ama o konuşmazdı benim anlamamı isterdi.

Bay Kang bana artık kaşlarını çatarak bakıyordu."Ne yaptın?!"der gibi bakıyordu.
-Bay Kang özür dilerim ama siz konuşmuyorsunuz ki olayı sizden öğrenip tedaviye başlayalım.En mantıklı yolun bu olduğuna karar verdim.

Bay Kang hala kaşları çatık bir şekilde bakıyordu.Başımı hafif öne eğdim.Onu ilk defa bu kadar sinirli görüyordum.Yatağına yatarak bana arkasını döndü.Biraz yalnız kalmak istediğini anladım.Bende ona arkamı dönerek odadan çıktım.
     
                                •••

Bay Kang'ın şekerini ölçmek üzere odasına doğru gidiyordum.Yaptığım şey ne kadar doğruydu bilmiyordum ama Bay Kang konuşmadığı sürece bu değişmeyecekti.
Odadan içeri girdiğimde Bay Kang yemeğini yemiş olmalıydı ki pencerenin önündeki sandalyeye oturmuş dışarıyı izliyordu.Her yemekten sonra böyle yaptığı için artık alışmıştım her hareketine.
-Bay Kang şekerinizi ölçmem gerek diyerek pansuman arabasından malzemeleri alarak yanına gittim ve yanındaki boş sandalyeye oturdum.Parmağını uzatmasını bekliyordum ama kılını bile kıpırdatmamıştı.

-Bay Kang lütfen ya bakın tamam yaptım bir şey yüzüme bakmıyorsunuz dedim bana doğru dönerek işaret parmağıyla kendini gösterdi bir de kaşlarını kaldırmıştı.Ona göz devirdim ve işaret parmağını tutarak iğneyi parmağının ucuna batırdım ve iğneyi çektiğim gibi pamuğu oraya bastırdım.Bay Kang'da bu sırada bakışlarını çoktan pencereye çevirmişti.

İşim bitince elimdekileri gidip pansuman arabasının çekmecesine attım.Geri yerime gelmeden önce konuşmaya başladım.Onu konuşturmak için sinir etmenin başka yolu yoktu.

-Bay Kang?Siz niye olayı anlatmıyorsunuz yakınlarınızı kaybettiğinize gerçekten üzüldüm ama bu olayı birisinden öğrenmemiz lazım hem sizde yani hiç mi merak etmediniz acaba şuan o nerede diye?
Çok konuşmuş olmalıyım ki bana tip tip ve sinirli bakıyordu.Şuan onun en sinirli hali olabilirdi bu ve bir yerde haklıydı ama bende haklıydım.Bir hışımla ayağa kalktığında korktum.Yuh be ayı insan öyle bir anda kalkar mı?!

Arkasından baktığımda az önce parmağına bastırdığım pamuğu çöpe atmaya gitmişti.Çöpün yanında durup omzunun üzerinden bana baktı.Ben ne yapacağını merak ederken kapıya doğru ilerledi.Yavaşça ayağa kalktım ve ne yapacağını merakla izledim.Kapıyı açarak koridora çıktı bende hızlı adımlarla peşinden gittim.Kaçacağını düşünürken o kafeteryaya doğru ilerliyordu.Bay Kang'ın odasından çıktığını gören güvenlikler hızla bize doğru koşuyordu onlar da Bay Kang'ın kaçmaya çalıştığını düşünüyordu.

-Tamam sorun yok dedim ellerimi dur şeklinde havaya kaldırırken.Başlarıyla onayladıktan sonra gittiler.Hemşireler şaşırmış olmalı ki şaşkın bir şekilde Bay Kang'a bakıyordu,haklılardı yani.

Hala koridorda yürürken Bay Kang bir an duraksadı.Ona baktığımda bir eli alnına gitti.
-İyi misiniz dedim meraklı bakışlarımla onu izlerken.Cevap vermesini bekledim ama vermediğinde hemen koluna girdim.Kafeteryaya vardığımızda ona doğru dönerek konuşmaya başladım.

-Bay Kang bir şey istiyor musunuz?Sizin için alıp geliyim dedim ama bir şey istemediğini kafasını iki yana sallayarak belirtti.Gidip boş bir masaya oturdu.Ben de yandaki sandalyeye oturdum.
Kafeteryadaki bir kaç hemşire bile şaşkınca bize bakıyorlardı.
-Ben kendime kahve almaya gidiyorum siz de ister misiniz diyerek sessizliği böldüm.

Bu kez onaylarcasına kafasını salladığında gülümseyerek ikimize de kahve almak için Bay Kang'ın yanından ayrıldım.Elimdeki kahvelerle masaya oturdum.
-Buyrun Bay Kang,şekersiz diyerek kahvesini ona doğru uzattım.Kahveyi içmeye başladığında beğenmiş olacak ki kafasını memnuniyetle salladı.Bende gülümseyerek kendi kahvemi içmeye başladım.

Sonunda odaya geldiğimizde Bay Kang yatağına oturmuştu.Ben de boş sandalyeye oturdum ve doğru an olduğuna karar vererek konuşmaya başladım.

-Bay Kang size bir şey sorucam.

Ellerinde olan bakışları bana döndüğünde kafasını onaylarcasına salladı.
-Bakın öncelikle net olayım ben Lee Jae Hoon ile görüşeceğim.Ama sizi bırakıp hastaneden çıkamam.O yüzden acaba ben onun yanına gitmesem de onu mu buraya davet etsek dedim.

Sonunda söyleyebildiğim için rahatlamışçasına bir nefes verdim.

O da burnundan soluyarak kafasını
iki yana salladı ama bu sefer sinirli değildi.Bir süre hiç cevap vermediğinde kabul etmeyecek sandım ama kafasını aşağı yukarı salladığında sevinçten kuduruyordum ama neden bu kadar sevindiğimi bilmiyordum.

Gülümseyerek Bay Kang'a sarılmak için hamle yapacağım sırada duraksadım.
-Pardon diyerek geri çekildim.Ee şey ben gideyim iyi geceler Bay Kang diyerek sandalyeden kalktım ve pansuman arabasını alarak odadan çıktım.

Yazdığım en uzun bölüm oldu umarım kitabı beğeniyorsunuzdur.Yorum yapmayı özellikle paragraf aralarına yorum bırakmayı unutmayın çünkü sizin yorumlarınız benim için çok değerli

Oylamayı unutmayınn 💗

love u | Song Kang Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin