lp, other people*
Park Yeolhan.
Tanıdık isim üç kişinin gözlerini hâlâ gençliğinde duran bir adama dikmesine neden olurken olaylardan habersiz Min Yoongi atıştırmalıklarını yemeye devam ediyordu. "Park Yeolhan." diye mırıldandı Jimin, karşısındaki adamın varlığına inanamıyordu. "Evet, beni tanıyor musunuz? Adım Kurtların tarihinden silinmiştir sanıyordum." derken alaylı görünüyordu, insan onun yüzüne alıştığında oğlu ile olan benzerlikleri keşfedebiliyorlardı. "Ben seni tanımıyorum." dedi Min Yoongi, matarasından biraz su içti. "Ama siz üçünüz benim hakkımda bir şeyler biliyor gibisiniz..." dedi Park Yeolhan, bakışları onların üzerinde gezinirken Jimin'de durdu ve bir an birkaç adım geri gitti.
"Ben de ne zaman beni tanıyacaksın diye düşünüyordum."
Park Jimin alaycılığını kesinlikle Beta olan ebeveyninden almış olmalıydı. "Sen ölmüştün." dedi Park Yeolhan, gözlerini hâlâ Jimin'den çekmemişti ve şaşkın görünüyordu. Taehyung adamın gözlerinin yaşlarla dolu olduğunu fark etti. "Sen ölmüştün, Jimin. Büyükbaban senin ayakkabılarını gönderdi bana. Senden kalan son hatıralar olduğunu söyledi." derken Park Yeolhan karşısındaki çocuğun varlığına alışabilmiş değildi. "Ben de seni öldü sanıyordum. Büyükbabam senin katliamda öldüğünü söyledi." dedi. Jeongguk o ana kadar sessiz kalmayı tercih etmişti. "Belki de bize katliamda neler olduğunu anlatmak istersiniz." dedi söze girerek, bir elini Taehyung'un omzuna koyarak onu sakinleştirmeye çabalıyordu. "Katliam. Sen kimsin?" diye sordu Jeongguk'a dönerek, onu tanıması gerektiğine dair bir his vardı ama o da anlamıyordu.
Park Yeolhan ormanın açık bir kesiminde olduklarını ve biraz daha iç kısımlara ilerlerken konuşmanın daha iyi olacağını söyledi. Eşyalarını toparladılar, onun peşine takılarak ormanın içine ilerlediler. Taehyung onlara doğru yolda olduklarına dair güvence verdi. "Katliam ilk başladığında Jimin birkaç aylık bebekti. Kurtlar onu tek kurtuluş olarak gördüler. Melez. Elde edebilecekleri en büyük hazineydi. İki tarafta Jimin'i kendi çıkarları için kullanmak istiyordu ama ne ben, ne de annesi bunu istemiyorduk. Bu bizim savaşımızdı, birkaç aylık olan Jimin'in değil." Park Yeolhan konuşmasına ara vererek gözlerini birkaç saniyeliğine grubun en arkasında kalan Jimin'e çevirdi.
"Jimin'i korumanın en güvenli yolu onu Saklı Orman'dan geçirerek insanların olduğu dünyaya ulaştırmaktı. Sadece Jimin'de değil, Jaguar ailesinin oğlu Seokjin'i de götürmek istiyorduk. Seolha ve ben bu konuda gönüllü olduk, Panterlerin hiçbiri bir Jaguar çocuğunun götürüleceğinden haberi yoktu."
Taehyung'un onayı ile hafif eğimli bir yola girdiler. "Jimin henüz bebekti ve Seokjin de pek yerinde durmayı beceremeyen bir çocuktu. Yine de onları sınırdan geçirmiş, biraz zorlukla insanların dünyasını bulmuştuk. Jimin ve Seokjin'i bir yetimhaneye teslim ettik ve Saklı Orman'a geri döndük. Planlamadığımız tek şey Seokjin'in kaçarak peşimizden geleceğiydi. Bir Jaguar istediği sürece onu bulamazsınız." dedi Park Yeolhan, eğimli yol uzayıp giden bir derenin yanında son buldu. Dikkatli adımlarla derenin üzerinde kalmış taşlara basarak karşıya geçtiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
blue cheese' taekook
Fanfiction• mini hikaye • jeon jeongguk'un minik sırrı alfa kim taehyung tarafından fark edilir.