ve biz her zaman birlikte olacağız, sonundan başına kadar

1.2K 179 16
                                    

41*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

41*

marina and the diamonds, immortal*

Orta yaşlarının sonuna yaklaşmış bir kadın geniş bir evin bahçesindeki saksılardan birine dikilmiş çiçeği suluyor, dudakları arasında kelimeler mırıldanıyordu fakat duymak imkânsızdı.

"Merhaba."

Jeongguk kadına seslendi ve bekledi, kadın onu duymamış gibi çiçeği sulamaya ve onunla konuşmaya devam ediyordu. Dünyadan kendini soyutlamıştı adeta. Odak noktası tek bir yerdeydi. Jeongguk bir an ensesinde birinin soluğunu hissetti, arkasına döndü ve bir adamı ona bakarken buldu. Tanıdık bakışlardı bunlar, Jeongguk bir yerden onları hatırlıyor olduğuna emindi. "Biraz sakin olabiliriz." dedi Taehyung, gergin olduğu her hâlinden belliydi. "Kimsiniz ve buraya nasıl girebildiniz?" diye sordu adam, bakışlarını Jeongguk'un gözlerine dikmişti. "Biraz konuşmamız gerek. Jeon Sangtae?" diye sordu Jeongguk, adam şaşkın gözlerle ona baktı.

Evin içerisinden çıkan bir başka kadın onlara bakıyordu bu kez. Jeongguk içinde dolan sıcacık hissin anlamını biliyordu. "Anne?" diyebildi, kadın ona doğru bir adım atarken adam "Jeongguk?" diye seslendi ona. Jimin o an çiçeklerle konuşmakta olan kadının annesi olduğunu anladı. "O?" diyebildi kadını işaret ederek, gözleri yaşlarla dolmuştu. "Ölen oğlunun çiçeğe dönüştüğünü ve ona geri geldiğini sanıyor." dedi Jeongguk'un annesi, kollarını oğluna sardı ve saçlarını öptü. Jimin kadına yaklaştı, elini omzuna koydu ve kendisine bakmasını sağladı. Kadın ile aynı hizaya gelebilmek için dizlerinin üzerine çöktü. "Anne." diye mırıldandı, "Ben ölmedim. Yaşıyorum, sana geldim." Kadın çiçekten ellerini çekti, Jimin'in yanaklarına koydu.

"Jimin'im? Oğlum?"

Anne ve oğulun sarılması beklediklerinden daha duygusal bir ana şahit olurken Jeongguk da kendi annesine sarılmıştı. Sorular için oldukça zamanları vardı. Jeon Sangtae oğluna sarıldı. "Sen gerçeksin, değil mi?" diye soruyordu annesi Jimin'e, oğlunu sıkı sıkı sarmıştı gitmesinden korkar hâlde. Taehyung bir köşede durmuş, insanların birbirine sarılmasını izlerken kollarını kendi bedenine sardı. Hiçbir zaman böyle bir an yaşayamayacağını biliyordu. O adaya geri dönse bile ailesi onu mutlulukla karşılamayacaktı. Gözlerinin dolmasına engel olamıyordu. "Bu genç adam kim?" diye sordu Jeongguk'un annesi, köşede kalmış Taehyung'a ilerledi.

"Ruh eşim, Alfa Kim Taehyung."

Jeongguk'un annesi kollarını genç Alfa'ya doladı ve beklemediği sıcak bir sarılma verdi. "Hoş geldin, Taehyung. İçeri geçelim ve size sıcak içecekler vereyim." dedi, beraber içeri geçtiler. Jimin annesini kollarından tutarak kaldırdı, ona destek olarak içeri girdiler. Kapının ardında büyük bir salon vardı ve evin tüm kapıları salona açılıyordu. Koltuk takımları, televizyon, kitaplık, süs eşyaları güzel bir şekilde yerleştirilmişti. "Ormanı rahat geçebildiniz mi?" diye sordu Jeon Sangtae, koltuktlardan birine oturmuştu. Jimin'in annesi oğlunu bir an bırakmıyordu. Koltukta yanına oturtmuş, onun saçlarını severken arada öpüyordu. Taehyung eşinin hemen yanındaydı. Jeongguk bir elini onun elinin üzerine koymuştu. "Babam bize yardım etti." dedi Jimin, annesinin gözleri bir an hüzünle parıldadı.

blue cheese' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin