and it kills me 'cause i know we've run out of things we can say

2.5K 438 50
                                    

22*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

22*

Gözlerini açık gri, yer yer boyası dökülmüş, köşeleri rutubetten sararmış tavana açtı. Gözkapaklarında belirgin bir ağırlık, vücudunda yorgunluk vardı. Parmaklarını oynatacak gücü bulabilmek bile çok zordu. Yutkunmayı denedi, kurumuş dudaklarını araladı. Alnının tam ortasında meydana gelen ağrı yayılarak tüm başını kaplıyordu. Jimin'in büyükbabasının evinde, ikisi için hazırlanmış odada olduklarının farkındaydı. Bir kişinin varlığını daha hissediyor lakin kim olduğunu çıkaramıyordu. "İyi misin?" diye sordu alçak tona sahip bir erkek sesi, tanıdıktı ama kim olduğu bir türlü aklına gelmiyordu. "Jeon Jeongguk." diyerek adını seslendi, dudaklarını bir şey söylemek için aralamış olsa da, tek kelime etmedi. Zihni, ona anıları göstermek için tam zamanı olduğuna karar vermişti.

Jeongguk, eşine sinirliydi. Hâlâ yüreğinin ortasında onun ihanetinin acısını ve öfkesini taşıyordu. Taehyung'un yerde, onun tarafından yaralanmış hali aklına geldiğinde ağlamak istedi bir an. Odada bulunan kimse onu kovmak, yorganı başına çekmek, kim olduğunu unutana kadar ağlamak. Ne Taehyung'a duyduğu öfke durdurabilirdi bunu yapmasını, ne de başka bir sebep. Eşine zarar vermişti. Taehyung'un kendisine verdiği zararın farkında olsa da fiziksel bir zarar vermişti ona. Yaralamıştı. Kanlar içinde kalmıştı onun yüzünden. Pençeleri onun vücuduna geçmişti. "Taehyung..." diye mırıldandı, onun nasıl olduğunu öğrenmek istiyordu. İçindeki kor ateşin sebebi belki de oydu, ona geri döndürelemez bir zarar vermişti. "O iyi, şaman yanında. Toparlaması için elinden geleni yapıyor." dedi, sesi tanıdı bu kez, iskelede karşılaştığı ve kendisini öldürmek için başını kayalara vurmadan önce Taehyung'un yanında gördüğü kişiydi, Omega Min Yoongi.

Aklı biraz daha kendine geldiğinde Panter'in ruh halinin dengesizliği onu korkutmuştu, eşine zarar vermiş ve bunu fark ettiği anda kendini öldürmeye kalkmıştı. Jimin bir anda Kurt halinden sıyrılarak bir Jaguar'a dönüşmüş, onu kayalıklardan uzaklaştırmıştı. Jimin'in de kendisi gibi Jaguar'a dönüşebildiğini o an fark etmişti. Min Yoongi bir kez daha nasıl olduğunu sordu ona. "Başım ağrıyor." diyebildi, gözlerini kapatmak istiyordu. Tepede soluk ışık veren lamba, gözlerinin yanmasına sebep oluyordu. "Kendini öldürmek için başını defalarca kez kayaya vurdun, ağrıyor olması çok normal. Biraz kendine geldiğinde şamanın senin için hazırladığı ilacı vereceğim." dedi Yoongi, başını ona çevirdiğinde iki yatağın ortasına koyduğu eski bir sandalyede oturuyor olduğunu gördü. Üzerindeki tişörtte yer yer kan lekeleri vardı. "O kanlar..." dedi, başındaki ağrı konuşmasını engelliyordu adeta. "Evet, Taehyung'un kanı. Senin başında kalmam gerektiği için üzerimi değiştiremedim." Jeongguk, kandan yayılan kokuyu duyumsayabiliyordu. Deliriyor da olabilirdi, hiçbir şeye emin olamıyordu şu an.

Min Yoongi doğrulmasına yardım etti, şamanın getirdiğini söylediği macuna benzeyen, tadı hiç sevmediği otları andıran karışımı yedirdi ona. "İyi gelirmiş, ağrısını alır." dedi, aklı oldukça karışıktı. Panter neden Taehyung'a zarar verecek kadar delirmişti? Eşinin ihaneti miydi bunun sebebi? Düşüncelerle doluydu. Macunun tadı boğazını yakıyordu. Hoş değildi, ağzının içinde tuhaf bir tat bırakmıştı. Su istedi, Min Yoongi ona su getirmek için odadan çıktı. Pencereden içeri soluk bir ışık giriyordu, akşam çökmüştü. Kapı aralandı, Min Yoongi'nin geldiğini sandı lakin değildi, büyükbaba elinde bir bardak su ile dikiliyordu. "Geçmiş olsun, daha iyi misin?" diye sordu, bardağı ona uzattı. Jeongguk tüm suyu bir seferde içerken adamın sandalyeye oturmasını izledi.

blue cheese' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin