02

3.8K 83 75
                                    

Bugün günlerden GALATASARAY. Çocukluğumdan beri tuttuğum takım, çocukluk aşkım, her şeyim GALATASARAY. Babamdan kalan tek miras tuttuğum takım. Küçükken beni hep maçlara götürürdü Melin pek gelmezdi genelde annemle alış verişe giderlerdi. Ben babamla maçlara giderdim. İlk gittiğim maç Galatasaray maçıydı. Futbol nedir bilmem, Galatasaray kim derdim hep. Babam tirübünde beni sırtına aldığında çok sevinmiştim. İşte böyle başlamıştı bu büyük aşk. Babam beni ilk defa sırtına almıştı ben de bir daha alsın diye onunla maçlara giderdim sonra alışkanlık oldu tabi. Büyüdükçe futbola merak saldım. Futboldan bi ara uzaklaşmıştım, anne ve babamın boşandığı zamanlar. O zaman bir seçim yapmak zorundaydım, ya babamla kalacaktım ya da annemle. Eğer annem kalırsam bu şehri, İstanbul'u terk edecektim ama eğer babamla kalırsam bu hatıralarla dolu yerde kalacaktım. Ben seçimimi yaptım, Melina annemle gitti. O zaman o kadar ağlamıştım ki canımdan bir parça gidiyordu. Melinasız da yaşamaya alıştım. Asosyal, futbola meraklı birisiydim 18 yaşıma kadar.

Yatağımdan hızlıca kalkıp banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra yeni aldığım kıyafetlerimi giydim. Güneş kremi sürdükten sonra eyeliner çektim. Daha fazlasına gerek yoktu. Saçlarımı düzleştirmiştim. Güneşte altın sarısı olan saçlarım, yeşil gözlerimle harika bir uyum içindeydi. Bir şeyler atıştırdıktan sonra çantamı alıp evden çıktım. Arabama binip spor kulübüne gittim.

"Günaydın efendim nasıl yardımcı olabilirim?" Dedi kapıdaki güvenlik. Telefonumu açıp barkodu gösterdim.
"Hoş geldiniz Umay hanım. Bu yaka kartını takabilirsiniz. Birazdan bir arkadaşım size yolu göstermeye gelecek."
"Teşekkür ederim." Uzattığı yaka kartını taktıktan sonra beklemeye başladım. 5 dakika sonra bir görevli yanıma geldi.
"Buyrun Umay hanım." Diyerek yolu gösterdi. Binanın içini gezdikten sonra sahaya inmiştik.
"Futbolcularımız da şu an antrenman yapıyorlar."
"Girebilir miyiz içeriye?"
"Tabii ki." Sahanın içine girmiştik. Sanırım mola vermişlerdi, hepsi bir anda yere oturdu.
"Selamın aleyküm!" Diyerek el salladı Kerem.
"Aleyküm selam! Kolay gelsin."
"Sağ ol! Sen kimsin?" Biraz uzakta olduğum için bağırarak konuşuyorduk.
"Ben yeni tercümanım!"
"Öyle mi? Niye oradasın gelsene şuraya!"
"Geliyorum!" Onların yanına gidip selam verdim.
"Tanıt bakalım kendini." Dedi Barış Alper.
"Ben Umay, Umay Demir. Bugün işe başladım."
"Hayırlı olsun kardeşim." Dedi Yunus.
"Sağ olun."
"Merhaba!" Dedi Sacha yanımıza gelip.
"Merhaba!" Dedim gülümseyerek.
"You know speak English?"
"Yes, l know speak English."
"Ama ben Türkçe biliyorum."
"Ya!" Kahkaha atmıştım.
"Sacha ya!" Dedi Barış Alper.
"Komiklik olsun diye dedim."
"Baya komikti." Dedim.
"Akşama gider miyiz?" Koşarak pardon uçarak gelen Kazımcana garip bakışlar attım. (side eye)
"Nereye?" Dediler hep bir ağızdan.
"Ya abi söz verdiniz ya!"
"Kebapçıya mi gideceğiz?"
"Abi gol atarsan gideriz dediniz!"
"İyi gideriz." Dedi Kerem.
"Çok şükür. Gölü 2 ay önce attım."
"Oha!" Dedim yanlışlıkla."
"Ne oha?" Dedi Barış Alper.
"Çocuk 2 ay önce gol atmış götürmemişsiniz."
"Unuttuk valla." Dedi Yunus.
"Sen de gelsene." Dedi Barış Alper.
"Ben mi?"
"Evet sen."
"Benim ne işim olur."
"Bir şey olmaz ya." Dedi Kerem.
"İyi madem. Gelirim."
"Numaranı verir misin? Haberleşiriz." Dedi Barış Alper.
"Tabii." Uzattığı telefonuna numaramı yazıp tekrar ona verdim.
"Ararım." Başımla onayladıktan sonra görevli yanıma geldi.
"Gidelim artık, bugün bir görüşme var."
"Tamam. Akşam görüşürüz." Dedim herkese ve görevliyle birlikte tekrar binaya girdik.

Birkaç kişiyle görüşme yapıldıktan sonra yemek molası için yemekhaneye inmiştim.

"Afiyet olsun." Dedi Kazımcan yemek alırken.
"Sağ ol sana da." Gülümseyerek yemeğimi alıp boş bulduğum masaya oturdum. Bir kaç kız masaya oturmuştu.
"Selam!"
"Selam." Tebessümle karşılık verdim.
"Tanışabilir miyiz?"
"Umay ben, tercümanım."
"Aa öyle mi? Biz de sporcuyuz."
"Voleybol mu futbol mu?"
"Voleybol. Benim adım İrem arkadaşım da Esila."
"Memnun oldum." Dedi Esila. Ben de tebessümle karşılık verdim.
"Kaç yaşındasın?"
"23 yaşındayım siz?"
"Ben 23 Esila da 22 yaşında."
"Anladım."
"Hangi ay doğdun?"
"Mayıs, siz?"
"Kasım."
"Ağustos." Dedi Esila.
"Anladım."
"Mayıs'ın kaçı?"
"24."
"Aa! Barış abiyle aranızda 1 gün var."
"Ne?"
"Bilmiyor musun Barış abiyi?"
"Barış Alper mi?"
"Evet. 23 mayıs doğum günü."
"Öyle mi?"
"Derken iyi insan iyi lafın üzerine gelirmiş."
"Afiyet olsun, hayırdır?"
"Doğum günleriniz yakınmışta onu konuşuyorduk."
"Ne zamanmış?"
"24 Mayıs."
"Baya yakınmış. Neyse afiyet olsun size."
"Teşekkürler." Dedim ama fısıldayarak dediğim için duyması imkansızdı derken arkasını dönüp bana baktı.
Yemeğim bitince masadan kalkıp odama geçtim. 2 tane tercüman vardı, biri ben diğeri de izinde olduğu için onunla tanışamadım. Sabah 9 akşam 5 olduğu için burada boş boş bekliyordum ki görevli yanıma geldi.
"Bir görüşme daha var."
"Transfer mi?"
"Hayır."
"Tamam." Onu takip ederek toplantı salonuna geçtim.
Görüşme bittikten sonra kafeteryaya inip kendime kahve aldım.

"Afiyet olsun."
"Sağ ol Kerem."
"Yorgun gözüküyorsun."
"Bir görüşme vardı da uzun sürdü."
"Anladım. Kolay gelsin sana."
"Sağ ol, sana da kolay gelsin."

Kerem yanımdan gittikten sonra terasa çıktım. Kimse olmaması iyiydi. Sandalyeye oturup manzaraya karşı kahvemi yudumladım. Aşağıdan saha gözüküyordu.
Biraz onları izledikten sonra içeriye girdim. Saat 4 buçuk olmuştu bile. Eşyalarımı toplayıp hazırlanırken görevli odaya girdi.

"Her gün sabah 9 da gelip akşam 5 te çıkacaksınız unutmayın. Şimdi çıkabilirsiniz."
"Tamam, teşekkürler."

Otoparka gidip arabama bindim. Eve gitmeden önce karnımı doyurmak için dün gittiğim köfteciye gittim. Bu sefer yarım ekmek yedim, akşam kebapçıya gideceğimiz için. Ekmeğim bitince arabaya binip eve gittim. Soğuk bir duş aldıktan sonra giyeceğim kıyafetleri ayarladım.

"Of! En iyisi eşofman giyeyim ya."

Dolabımdan siyah eşofmanımı ve siyah tişörtümü çıkarttım. Saçlarımı kuruladıktan sonra tarayıp üstümü giydim. Telefonuma gelen bildirim sesiyle telefonumu açtım.

"Biz birazdan çıkıyoruz. Almaya geleyim mi yoksa kendim mi gelirsin? Adres..."
"Teşekkür ederim. Kendim gelirim. 5 dakikaya çıktım."
"Tamamdır."

Mesajını beğendikten sonra kişilere ekledim.

Barış Alper

Parfüm de sıktıktan sonra telefonumu ve cüzdanımı alıp evden çıktım. Barış'ın attığı adrese yaklaşmıştım. Arabamı boş bir yere park ettikten sonra kebapçıya doğru yürüdüm. Barış kapıda bekliyordu.

"Selam!"
"Selam."

Birlikte içeriye girdik. Bayağı kalabalık bir masaya oturduk, yan yana. Herkes siparişini verdikten sonra beklemeye başladık. Koyu bir sohbet dönüyordu ama pek dahil olmadım. Zaten bugün tanıştığım kişilerde uzak bir yerde oturuyordu. Masada duran telefonumun titremesiyle telefonu elime aldım.

"Özür dilerim. İlk seninle tanıştırmam gerekirdi ama kabul etmezsin diye erteledim."
"Tamam sıkıntı yok. Sadece kendine dikkat et."
"Canım kardeşim ya! Yerim seni. Bu arada çok istediğin o şeyi aldım. Yarın evde olurrr."
"Ya sen cansın! Teşekkür ederim."

Ekrana bakıp salak salak gülümsüyorum. Çok istediğim şey, play-station 5.

"Bir şey mi oldu?"
"Hayır." Dedim Barış'a bakarak.
"Yüzünde güller açıyor da."
"Beni mutlu edecek bir mesaj aldım."
"Anladım."

Galatasaray'da çalışmadığım için kafama göre yazdım arkadaşlar. Nasıl bir yer bilmiyom yani. Kafanızda şema oluştuysa sıkıntı yok.

İLK GÖRÜŞ (BARIŞ ALPER YILMAZ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin