Gözlerimi açtığımda hala aynı yerdeydik. Barış'ın elini belimden çekip kafasını yastığa koydum. Telefonumu alıp Kerem'e mesaj attım.
"Nerdesiniz?"
"Günaydın. Odamdayım."
"Melina nerede?"
"Yan odada."
"Gelecek misin içeriye?"
"Geliyorum.""Noldu?"
"Sessiz ol. Uyuyor."
"Tamam. Hadi gel kahvaltıyı hazırlayalım."
"Tamam."Evin içinde sessizce hareket ediyorduk. Mutfağa geçtiğimizde dolaptan birkaç malzeme çıkardı.
"Ne yapsak?"
"Ev sahibi sensin."
"Melina'nın bir şeye alerjisi yok değil mi?"
"Hayır."
"Çift yumurta ikizleri misiniz?"
"Evet."
"Anladım. Birbirinizle alakanız bile yok."
"Benim gözlerim yeşil, onun gözleri mavi ama anne ve babamızın gözleri kahverengiydi."
"İlginç. Biyolojiyle alakam yok."
"Belli."
"Neyse o zaman patates kızartalım yanına da yumurta haşlarız, ortaya koyarız."
"Tamam sen bana ver ben soyayım."
"Tamamdır."Kerem patatesleri yıkayıp verdi. Ben de onları soyup doğradım. Ocaktaki yağ iyice kızınca hepsini birden içine attım. Yumurtalar haşlandıktan sonra birlikte masaya oturup onları soyarken sohbet ettik.
"Kardeşin, ne iş yapıyor?"
"Mühendis."
"Ne mühendisi?"
"Harita mühendisi."
"Ha! Anladım iyiymiş."
"Hayırdır?"
"Merak ettim."
"Ha! Anladım."
"Soydun mu yumurtaları?"
"Hıhı."
"Doğrayım onları."
"Al bakalım." Dedim yumurtaları uzatarak.Kerem yumurtaları doğrarken ben de masayı hazırlıyordum. Son olarak bardakları koyarken Barış içeriye girdi.
"Günaydın!"
"Günaydın!" Dedim yanağından öperek.
"Ellerinize sağlık." Dedi masaya geçerek.
"Afiyet olsun Barış Bey. Gönül isterdi ki yatağınıza servis edelim ama maalesef öyle bir hizmetimiz bulunmamaktadır."
"Komik misin sen?"
"Öyle bir şey demedim."
"Günaydın!" Diyerek içeri girdi Melina.
"Günaydın!"
"Oo Kerem Bey ne yapıyorsunuz?"
"Yumurta sever misin?"
"Normalde yemem ama sen yapmışsın."
"Bir şeyler başarabildiysek ne mutlu."
"Ben de çayları doldurayım o zaman."
"Dikkat et."Barışla bu diyaloğa garip bakışlar attık. (bombastik side eye) Ben de Barış'ın yanına oturdum. Birlikte bu garip görüntüyü izlemeye başladık.
"Sence dün ne oldu?"
"Emin değilim ama bir şeyler olmuş."
"Bence de olmuş."
"Umarım ileri gitmemişlerdir."
"Ne?(!)"
"Noldu?" Dedi Melina.
"Yok bir şey."Barış'ın elinden tutup salona götürdüm.
"Hayırdır, doya doya öpemedin mi?"
"Saçmalama."
"Noldu bebeğim?"
"Barış! Ben çok ciddiyim."
"Noldu?" Yüzü biraz düşmüştü.
"Ben-"
"Evet sen!"
"Ben seni seviyorum!"
"Ben de seni seviyorum!"Birbirimize salak salak güldükten sonra mutfağa geçtik. İlk defa birine duygularımı açık açık söyledim. Huzurluydum.
"Siz mal mısınız?" Dedi Melina dik dik bakarak.
"Ne alaka?" Dedi Barış kaşlarını çatmış bir şekilde.
"Yok bir şey!"
"Melin, iyi misin?"
"Hayır!"
"Noldu?" Dedi Kerem. Yazık Kerem'e bu kıza nasıl dayanacak.
"Benim ikizimle çıkarken benden izin aldın mı?"
"Ne?"
"Hayırdır Melin sana niye soralım?"
"İkizim değil misin?"
"Sen bana sordun mu?"
"Ben hata yaptım, sen niye aynısını yapıyorsun?"
"Çünkü daha çıkmaya başlamadık!"
"Ne?"
"Ne ne? Nereden çıkalım? Asansörden mi?"
"Ne kadar komik ya!"
"Birbirimizi seviyoruz." Dedi Barış elimi tutarak.
"Düğün ne zaman kardeşim?" Dedi Kerem.
"Çıkmaz ayın son çarşambası bismillah kanka!"
"Geç kaldınız sanki."
"Bizim ilişkimiz canım."
"Doğru karışamam. Hadi afiyet olsun."