Bir şirkete başvurup orada çalışmaya başlamıştım. Bugün şampiyonluk maçı vardı, eğer kazanırsak bu yıl şampiyon bizdik. İşten erken çıkıp eve geçtim ve hazırlanmaya başladım. Formamı giyip stadyuma geçtim. Bizimkiler sahada ısınmaya çıkıyorlardı. Barış beni görünce el sallamıştı. Maç başlamıştı, 28. dakikada Zaniolo gol attı. İlk yarı 1-0 öndeydik. İkinci yarının sonlarına doğru İcardi de gol atmıştı. Neredeyse 80 dakika oluyordu ki Zaniolo tekrar gol attı. Şampiyon belliydi. Maç bitince kutlamalar başladı.
Stadyumda kutlamalar bittikten sonra ben evime geçtim. Barış ve tüm ekip ayrı bir kutlama yapacaktı.Kaç gün olduğunu bilmiyorum ama bayram yaklaşmıştı. Herkes memleketine giderken ben evdeydim. Kurban kesmiyordum, bağışlıyordum. Barış Rize'ye gidecekti.
"Efendim Melina?"
"Nerdesin?"
"Evdeyim sen?"
"Barış kaza yapmış!"
"Ne? Ne kazası?"
"Sakin ol! İyiymiş şu an hastanedeymiş."
"Yaralanmış mı nolmuş?"
"Hayır, kontrol amaçlı götürmüşler."
"Oh!"
"Kerem de Trabzon'a gidecekti birazdan."
"Dikkat etsin."
"Kanka bizde gidelim hani!"
"Rize'ye uğrayacak mı?"
"Evet."
"Yanına mı?"
"Evet şu an sana geliyoruz."
"Bravo yani! Şimdi mi haber verilir!"
"Neyse hadi hazırlan."
"Tamam kapat."Hemen küçük bir valiz hazırlayıp üstümü değiştirdim. Rahat bir şeyler giymeye çalıştım. Aşağıya indiğimde beni bekliyorlardı. Hemen arabaya bindim.
"Hoş geldin."
"Barış nasılmış? Telefonlarını açmıyor!"
"Çekmiyor sanırım. Durumu gayet iyi."
"İyi tamam."Kaç saat oldu bilmiyorum ama gözlerimi açtığımda benzin istasyonundaydık.
"Mola veriyoruz."
"Ben bi lavobaya gideyim."
"Sen gelene kadar bizde bir şeyler alalım, yemek yeriz."
"Tamam."Hemen lavobaya gidip elimi yüzümü yıkadım. Arabaya gidip onları bekledim. 10 dakika sonra geldiklerinde bir şeyler yiyip öyle hareket ettik. Gözlerimi kapatıp tekrar uyudum.
"Umay! Geldik."
"Hı?"
"Geldik, hastaneye."Gözlerimi açıp etrafa boş boş baktıktan sonra arabadan inip derin bir nefes aldım.
"Barış!" Dedim ona doğru koşarak.
"Umay!" Birbirimize sımsıkı sarıldık.
"İyi misin?"
"İyiyim güzelim, bir şey yok."Birlikte arabaya geçmiştik. Hep birlikte Rize'ye gidip oraları gezmiştik. Akşam olunca da Melina ile birlikte bir otele geçmiştik.
"Ben acıktım."
"Ben de acıktım."
"O zaman dışarıdan sipariş veriyorum. Ne istersin?"
"Fark etmez, sen ne yersen."
"Tamam o zaman pizza alıyorum. 3 tane yeter mi?"
"4 olsa."
"Tamam. Karışık mi olsun?"
"Hıhı."Ben yatakta yatarken o siparişi veriyordu. 15 dakika sonra pizzalarımız geldi.
"İtalya'daki gibi değil ama güzel."
"Ooo! Prensesim ayıp ettin."
"Prenses mi ha? Benim adım Hürrem!"
"Sen Hürrsemsen ben kimim?"
"Süklüm ağa!"
"Oldu!"
"Çok yakışır."
"Aynen ben de süklüm ağa tipi vardı."
"Var tabi! Kurnaz değil mi o?"
"O yönden benziyoruz."Pizzalarımızı yedikten sonra uyumuştuk. Sabah kahvaltı yapıp otelden çıktık. Bir yerlere daha gitmiştik.
"Piknik yapmaya gidelim mi?"
"Seni de et olarak pişiririz Melina."
"Olur." Dedi Kerem.
"Sevgilim ne derse o."
"Ay sen sevgili mi yaptın Barış?"
"Komik mi Kerem?" Dedi gülen Kerem'e.
"Komik."
"Neyse ne yapıyoruz?"
"Mangal mı yapalım?"
"Yanii!"
"Tamam be!"Keremle Barış'ın atışması bittiğinde markete gidip her şeyi almıştık.
"Bir göl vardı burada."
"He biliyom."
"Oraya mı gidiyoz?"
"Evet."Bir masaya bez serip eşyaları üzerine koyduk. Barış ve Kerem ateş yakarken biz de etleri hazırlıyorduk. Etler pişerken bir yandan da içecekleri falan koyuyorduk. Her şey hazır olduğunda başlamadan bir fotoğraf çekindik. Bir daha ne zaman gelebiliriz ki bir araya?
Bugün de yorucu geçmişti ama birlikte çok eğlenmiştik. Otel odamıza gidip sırayla duşa girdik. Üstümüzü değiştirdikten sonra eşyalarımızı toplayıp havalimanına gittik. Yarın mesaim başladığı için gitmem lazımdı. Melina da benimle gelmek istemişti.
Eve geldiğimde gece 2 gibiydi. Hemen yatağa yatıp uyudum. Barış ve Kerem de haftaya geliyorlardı. Onlar gelene kadar bu sıkıcı hayatıma devam etmem gerekiyordu. Uyanıp işe gittim. Yine sıkıcı bir gündü. Akşama doğru da Salih abinin yanına gittim."Hoş geldin kızım."
"Hoş buldum abi."
"Her zamankinden mi?"
"Yok 1 tane olsun."
"Tamamdır. Damat bey napıyor nasıl?"
"İyi, memlekete gitti."
"İyi bakalım. Düğün ne zaman?"
"Ne düğünü?"
"Siz evlenmeyecek misiniz?"
"Yok abi ne evlenmesi?"
"İyi bakalım. Kaçırma bu çocuğu."
"İnşallah abi."Köfte ekmeğimi yedikten sonra sahile gittim. Biraz yürüdükten sonra eve dönüp uyudum.