03

2.7K 62 70
                                    

BARIŞ ALPER 'DEN

Muhtemelen sevgilisinden bir mesaj almıştı. Aslında ondan biraz hoşlanmıştım ama artık değişti. Madem sevgilisi var ben de ondan uzak dururum. Yanından kalkıp Kerem ve Yunus'un yanına geçtim, rahatsız olmasın diye. Belki yanında biri olmasından hoşlanmıyordur, nereden bileyim?

UMAY'DAN

Barış bir anda kalkıp diğerlerinin yanına gitmişti. Acaba onu rahatsız mı etmiştim, bilmiyorum.

"Abla niye oradasın? Yanımıza gelsene."
"Geleyim Kazımcan."

Dedim tebessüm ederek. Bir tek Barış'ın yani boştu. Mecbur oraya oturdum. Siparişlerimiz geldikten sonra yemeye başladık. Birlikte sohbet ederken zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştık. Gidenler gitmişti, kalanlarla da sahile inip yürümüştük.

"Ee, senin hayatında birisi var mı Umay?" Dedi Kerem.
"Hayır yok."
"Niye yok?"
"Kardeşimden başka kimsem yok."
"Anladım."
"Sizin var mı?"
"Benim var." Dedi Yunus gülerek.
"Benim yok." Dedi Kerem.
"Benim de." Derken fısıldamıştı.
"Barış iyi misin?" Dedi Kerem.
"İyiyim."
"Yemek yemeden önce de iyi değildin sanki." dedim
"Ne alaka gayet iyiydim." Dedi bana kızarak.
"Tamam sakin ol."
"Kız ne dedi ki şimdi?"
"Tamam üstüne gelmeyin."
"Sana mı kaldı beni korumak?"
"Barış!"
"Ne var Yunus?(!)"
"Hayırdır ne bu sinir?"
"Yok bir şey. Bir daha beni koruma Umay!"
"Tamam. İyi geceler hepinize ben gidiyorum."
"İyi geceler. Kusura bakma." Dedi Kerem.
"İyi geceler. Dikkatli git." Dedi Yunus.

Barış'ın bu tavrını görmezden gelmek istiyordum ama yapamıyordum. Bana karşı hep iyi davrandı bugün ama neden şimdi böyle yapıyor? Arabaya doğru giderken arkamdan seslendi.

"Umay!" Arkamı dönüp baktım.
"Efendim?"
"Özür dilerim."
"Önemli değil ama neden?"
"Ben, ben senin sevgilin olduğunu düşünmüştüm."
"Bunu düşündüren neydi?"
"Telefonuna bakıp gülüyordun."
"Kardeşimle konuşuyordum."
"Özür dilerim."
"Önemli değil Barış."
"Her neyse rahatsız ettim, iyi geceler."
"Rahatsız etmedin."
"Peki."
"Bir şey olursa mesaj atarsın. İyi geceler."
Gülümseyip arabama bindim. Arabayı çalıştırırken el salladı, karşılık verdim. Eve gittiğimde üşendiğim için üstümdekileri değiştirmeden yattım.

Sabah uyanıp hemen hazırlandım, işe geç kalmıştım. Kahvaltı bile yapamadım. Hemen evden çıkıp arabama bindim, o hızla 10 dakikada varmıştım.

"Günaydın."
"Günaydın." Dedim girişteki görevliye.

Hemen odama çıkıp bugünkü programa baktım. Yarım saat sonra bir görüşme vardı. O saate kadar ben de yiyecek bir şeyler alıp kahvaltımı yaptım. Görüşme için toplantı salonuna geçip görüşmeye başladık.
Yaklaşık 2 veya 3 saat sürmüştü. Mola vermek için dışarıya çıktım.

"Merhaba!" Dedi arkamdan bir ses.
"Merhaba!" Dedim ben de ona bakarak.
"Nasılsın?" Yan yana yürüyorduk.
"İyiyim, sen nasılsın?"
"Ben de iyiyim, yoruldum bugün."
"Antrenman mı yaptınız?"
"Evet, sabah spor yapmıştım üstüne de yoğun antrenman yaptık."
"Gel oturalım bir yere." Bahçedeki banklardan birine oturmuştuk.
"Sen ne yaptın?"
"Görüşme vardı ve yine yoğundu."
"Yeni biri mi geliyor."
"Devlet sırrı."
"Anladım." Birbirimize bakıp gülmüştük.
"Dün-" Dedik ikimiz de aynı anda.
"İlk sen söyle." Dedi.
"Dün evine sağ salim gittin mi?"
"Gittim. Sen gittin mi?"
"Hıhı."
"Kahvaltı yaptın mı?"
"Sen yaptın mı?"
"Biraz bir şeyler yedim ama acıktım."
"Ben de acıktım."
"O zaman bir şeyler yemeye gidelim."
"Tamam."
"Moladasın zaten değil mi?"
"Evet, 2 saat molam var."
"Tamam, çok uzağa gitmeyiz."
"Yukarıdan çantamı alıp geliyorum hemen."
"Tamamdır, burada bekliyorum."

Ona gülümseyip hemen odama çıktım ve çantamı aldım. Koşarak aşağıya indim. Birlikte onun arabasına binmiştik.

"Çok gittiğim bir yer var, yemekleri çok lezizdir."
"Hmm. Umarım lezizdir."
"Geldik." Dedi arabayı park ederken.
"Yakınmış bayağı."
"Yürüyerek de gelebilirdik ama vaktimiz kısıtlı."
"Aynen. Sağ ol."
"Rica ederim."

Arabayı durduğunda kapıyı açıp arabadan indim. Birlikte içeriye geçtik.

"Günaydın Barış Bey!"
"Günaydın kolay gelsin!"

İçerisi biraz kalabalık olduğundan arka tarafta olan balkona geçtik. Masaya oturduğumuzda biraz birbirimizle bakışmıştık. Bu bakışmayı garson bozdu.

"Ne alırsınız?"
"Daha karar vermedik."
"Tamam efendim."

Menüye bir gözük atıp ona baktım.

"Sen ne istersen ben de onu alayım."
"Tamam o zaman."

Barış siparişlerimizi verdikten sonra konuşmaya başladık.

"Biraz kendini tanıtır mısın?"
"23 yaşındayım, İstanbul Üniversitesi'nden mezun oldum, mütercim tercümanlık bölümü. Anne ve babam yok. İkiz kardeşim var sadece."
"Anladım."
"Sen tanıt kendini."
"23 yaşındayım. Rizeliyim. Küçüklüğümden beri futbol oynuyorum."
"Anladım." Dedikten sonra siparişlerimiz geldi.

Kahvaltımızı yaptıktan sonra arabaya binip kulübe geçtik. O sahaya indi ben de odama çıktım. Bugün pek fazla görüşme yoktu sanırım.

"Sonunda gelebildin." Dedi görevli yanıma gelerek.
"Noldu?"
"İtalya'ya gideceksin."
"Neden?"
"Ne demek neden! Hazırlık maçı için gidilecek ve sen de gideceksin!"
"Tamam."
"İtalyanca bildiğin yazıyor belgede."
"Evet, biliyorum."
"İyi. Uçak biletin alındı, otobüs buradan kalkacak."
"Ne zaman?"
"Bu gece saat 3'te. 12 de falan burada ol."
"Tamam."
"Herkes hazırlık için erken çıkıyor. Sen de çıkabilirsin."
"Tamam teşekkürler."

Görevli gittikten sonra eşyalarımı toplarken kapı çaldı.
"Gir!"
"Selam!"
"Selam, hoş geldin."
"Çıkıyor muydun?"
"İtalya'ya gidecekmişiz."
"Evet, ben sana söylemeyi unuttuğum için geldim. Neyse akşam görüşürüz."
"Tamam sağ ol. Görüşürüz."

Barış odadan çıktıktan sonra ben de eşyalarımı alıp otoparka geçtim. Eve geldiğimde dolabından bavullarımı çıkartıp kıyafetlerimi yerleştirdim. Muhtemelen 2 hafta orada olacaktık. Ayakkabılarımı ve diğer eşyalarımı da yerlelştirdikten sonra aç kalacağımı bildiğim için markete gittim. Biraz abur cubur aldıktan sonra eve geldik ve onları da bavula koydum.

İLK GÖRÜŞ (BARIŞ ALPER YILMAZ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin