05

1.7K 52 9
                                    

Dudakları dudaklarımda sadece bir kaç saniye değmişti. Kerem öksürerek içeriye girdiği zaman birbirimizden uzaklaştık. İyi ki ilk Kerem girdi. Herkes buraya gelmişti.

"Barış Bey ve Umay Hanım, hayırdır?"
"Tesadüfen karşılaştık."
"Öyle mi?"
"Hıhı." Dedim başımla Yunus'a dönerek.
"Peki öyleyse."
"Ne olmasını istiyorsun Yunus?"
"Hiç."
"Tamam o zaman boş yapma."
"Sakin ol şampuan."
"Tamam duş jeli."
"Hahahahah! Çok komik."
"Noldu bozuldun mu?"
"Yok daha tarihim geçmedi."
"Senin tarihin geçene kadar tarih sana ge-"
"Öhöm öhöm!" Kerem'in sahte öksürüğü Barış'ın sözünü yarıda kesmişti.
"Helal koçum helal." Dedi Yunus.

Hep birlikte bir masaya oturup sohbet ettikten sonra odalarımıza çekildik. Ah! İlk öpücüğümün bir futbolcudan pardon Galatasaraylı bir futbolcudan olacağını tahmin etmemiştim. Yatağıma uzanıp tavana sırıtıyordum. Telefonuma gelen bildirimle yataktan fırlayıp masaya koştum.

"İyi geceler Umay Hanım."
"İyi geceler Barış Alper Bey."
"Sabah kaçta uyanırsınız?"
"Kaçta istersiniz?"
"Bana fark etmez."
"Barış antrenman ne zamansa o zaman uyan işte."
"Ne güzel romantik romantik konuşuyorduk. Niye bozdun ya?"
"Çok özür dilerim."
"Affettim."
"Çok teşekkür ederim."
"Rica ettim."
"Çok uykum var."
"Tamam. İyi geceler."
"İyi geceler."

Telefonu kapatıp pijamalarımı giydikten sonra uyumuştum. Alarmımla uyanıp banyoda elimi yüzümü yıkadıktan sonra dolabı açıp kombin yapmaya çalıştım. Antrenmana gideceğim için rahat bir şeyler seçtim. Siyah eşofman ve siyah tişört. Olmazsa olmaz siyah converselerim. Kahvaltıya indiğimde yine herkes oradaydı. Tabağımı alıp Barış'ın yanına oturdum.

"Afiyet olsun."
"Sağ ol, sana da."

Kahvaltı kalabalık olduğu için çok konuşmamıştık. Kahvaltıdan sonra antrenman için sahaya indik. Ben yedek kulübesinde otururken onlar antrenmanlarını yapıyordu. Ayağımın ucuna gelen topla başımı telefondan kaldırdım.

"Topu atar mısın abla?"
"Abla mı? Kazımcan ben yaşlı mıyım?"
"Değilsin tabi de saygı gereği diyorum."
"İyi o zaman atıyorum."

Topa şut çekmek, hayatımda yaptığım en kötü karar. Çektiğim şut Barış'ın karnına gelmişti. Aniden yere düştü.

"Barış!" Bağırarak yanına koştum.
"İyi misin?" Gözlerini hafifçe aralayıp elini belime doladı ve beni kendine çekti. Üzerine düşmüştüm.
"İyi gibi mi duruyorum?"
"Özür dileri-"
"Noluyo burada?(!)" Sesi kulaklarımda çınlıyordu Okan hocanın.
"Barış yere düştü de Umay yardım ediyordu hocam."
"Umay niye yardım ediyor yok mu ilk yardım ekipleri Kerem?"
"Çok önemli bir şey değildi hocam."
"İyi tamam. Umay, biliyor musun ilk yardımı?"
"Tabii ki hocam." Dedim yerden kalkarak.
"İyi o zaman. Ayrılma yanlarından."
"Peki."

Yerde yatan Barış'a elimi uzatıp kalkmasına yardım ettim. Karnı ağrıdığı için benimle birlikte yedek kulübesine gelmişti.

"Özür dilerim."
"Bir şeyim yok ki."
"Ne?"
"Yorulduğum için rol yapıyorum çaktırma."
"Ya sen salak mısın? Sana bir şey oldu diye ödüm koptu gelmiş rol yapıyorum diyorsun!"
"Sen benim için endişelendin mi yani?"
"Barış elimin tersindesin sus!"
"Kızgınken daha bi tatlısın."
"Barış!"
"Tamam tamam sustum ya!"

Arada bir tartışarak bugünkü antrenmanı halletmiştik. Akşam yemeğinden sonra otelin havuzuna gitmiştim. Yüzmek istemiyordum, sadece sessiz olduğu için gittim. Şezlonglardan birine uzanıp gözlerimi kapattım.

"Uyuyor musun?"
"Hayır." Dedim gözlerimi açarak.
"İyi." Dedi yanımda şezlonga uzanırken.
"Barışla aranızda ne var?"
"Hiç."
"Emin misin?"
"Hayır."
"Anlatmak ister misin?"
"Sanırım ondan hoşlanıyorum ama sanırım."
"Hmm."
"Her gözlerimi kapattığımda aklıma geliyor. Onu düşünmeden edemiyorum."
"Bu küçük bir hoşlantı değil galiba."
"Emin değilim."
"Ona söylemeyi düşündün mü?"
"Gerek yok."
"Niye?"
"Onun hislerinden eminim ama kendi hislerimden değilim."
"Bunu uzun uzun düşünmen lazım."
"Hıhı."
"Bence siz yakışırsınız birbirinize."
"Öyle mi?"
"Hıhı."
"Senin hoşlandığın birisi var mı?"
"Hayır."
"Hiç mi yok?"
"Hayır. Karşıma düzgün birisi çıkmadı henüz."
"Anladım."
"Neyse ben gideyim. Sen de çok durma burada."
"İyi geceler Kerem."
"İyi geceler Umay."

Kerem gittikten sonra ben de odama çıkıp uyudum. Sabah uyandığımda odamda bir şeyler atıştırıp sahaya indim. Geç uyandığım için kahvaltı yapacak vaktim yoktu. Yedek kulübesinde oturup onları izledim.

"Günaydın Umay Hanım! Bunları Barış Bey gönderdi."
"Ne?"
"Afiyet olsun."
"Teşekkürler."

Görevlinin getirdiği kutuyu açıp baktım. Geçen gittiğimiz yerde yediğim pizza. Kutunun üstündeki notu açıp okudum.

"Bugün pek görüşemeyeceğiz gibi. Muhtemelen uçakta karşılaşırız çünkü maçtan hemen sonra gidecekmişiz. Kahvaltıya gelmedin, açsındır muhtemelen. Afiyet olsun.♡"

Mektubu cebime koyarsam buruşur diye telefonumun kılıfının arkasına koydum. Ne kadar düşünceli birisi. Yoksa her kıza karşı mı böyle? Hayır hayır! Kıskanmıyorum kesinlikle. Pizzalarımı yedikten sonra kutuyu çöpe atıp tekrar yedek kulübesinde oturma görevime döndüm.

"Umay!"
"Barış!"

Uzaktan bana el sallamıştı. Ben de ona karşılık verdim.
Maça saatler kala odama çıkıp üstümü değiştirdim. Galatasaray formamı ve şortumu giymiştim. Beyaz spor ayakkabımı da giydikten sonra otelin önündeki otobüse geçtim. En önlerde oturmam gerekiyordu. Juventus Stadyumu'na gittik. Okan hoca ve yedek oyuncularla yedek kulübesine geçmiştik. Bazen İtalyanca çeviriler yapıyordum. İlk yarıda Kerem'in attığı gol ile öne geçtik durum 1-0 olmuştu ama rakibimiz durumu eşitledi. İlk yarı böyle biterken ikinci yarıda Barış gol atmıştı ve 2-1 öne geçmiştik. Son dakikalara doğru Mertens'in attığı gol ile maçın sonucu 3-1 olmuştu. Galibiyetle stadyumdan ayrılıp otele geçtik. 1 saat içinde otelin önünde olmamız gerekiyordu. Odama çıkıp eşyalarımı topladım. Her şeyi aldıktan sonra odadan çıkacakken Barışla karşılaştık.

"Valzilerini almaya geldim."
"Seninkiler nerede?"
"Otobüse koydum."

Elimdeki valizleri almıştı. Birlikte aşağıya inip otobüse bindik. Yarım saat sonra otobüs hareket etti ve havalimanına gittik. Burada pasaport işlemleri için biraz beklememiz gerekiyordu.

"Pizza için teşekkür ederim."
"Güzel miydi?"
"Hıhı."
"Bir daha olmaz o zaman."
"Ne?"
"Şaka yaptım ya!"
"Bir daha olmaz zaten."
"Doğru, bir daha buraya gelemeyebiliriz."
"İlkler ilklerde kalsın."
"Anlamadım."
"İlkler ilk olarak kalsın yani. İkincisini yapmaya gerek yok."
"Yeni şeyler yapalım diyorsun yani."
"Vay zeki çocuk!"
"Ne yapsak?"
"Kebap hariç her şey yapabiliriz."
"Kebap sende travma yaptı sanırım."
"Bu yıl kebaba doydum."
"Tamam tamam. Başka bir şey yaparız."

Başımı onaylayarak sallarken uçağımızın anonsuyla giriş kapısına doğru geçtik.

İLK GÖRÜŞ (BARIŞ ALPER YILMAZ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin