~9.Bölüm~

49.3K 4.1K 460
                                    

Biz geldik!

Öncellikle birşeyden bahsetmek istiyorum. Kitaplarımın altında başka kitaplardan, karakterlerden konuşmayın lütfen.  Panom zaten size ait istediğiniz kitabın orada reklamını yapabilirsiniz. ❤️

Neşet Ertaş- Gönül Dağı

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum 🤍

Atlar üzerinde köye giriş yapmıştı karı-koca. Dide daha köyün girişindeyken gözlerinin dolduğunu hissetmişti. Boğazı düğüm düğüm olmuştu, insanın kendi evi, kendi köyü gibi yokmuş onu bir kez daha anlamıştı. Kocasının evini de kendi evi bellemişti ama baba evi bambaşkaydı. Bey babasının sıcaklığı ise bambaşka bir şeydi. Evin önüne gelince kocasının yardımıyla attan  indi, hemen koşar adımlarla kapıya geldi ve tıpkı kapıyı eski günlerdeki o çocuksu haliyle çalmıştı. Çok değil saniyeler içinde kapı büyük bir gürültü ile gardaşları tarafından açılmıştı. Gözleri dolu dolu hemen sarılmış, öpücük kondurmuştu. Nasıl özlemişti gardaşlarını, kapının girişinde babasını görmesiyle bu sefer koşarak babasının güvenli kollarına sığınmıştı. Ağlıyordu artık, Dide resmen mutluluktan ağlıyordu! Bey babasının elini öpmüş, alnına koymuştu. Sıkıca tekrar sarılmış, kokusunu doyasıya çekmişti içinde.

-Dide... Dide’m güzel kızım!” Demişti bey babası büyük bir mutlulukla, kızının kızıl saçlarına öpücük kondurmuştu. Kokusunu derince içine çekmişti. Baba kız birbirlerine hasret ile sarılırken, Dide, onlara buruk bir gülümseme ile bakan Fadime hanımı görmüştü. Yüzünde tebessüm oluşmuştu. Bey babasının kollarından çıkmış ve üvey anasına doğru adımlamıştı. Karşı karşıya gelmişlerdi. Birbirlerine sıcacık bakıyorlar ama tek kelime etmiyorlardı.

-Evine hoş geldin Dide!” Diyen Fadime hanım ile başını olumlu anlamda sallamış ve “ Hoş buldum ana! Veresinde elini öpeyim!” Demişti samimiyetle. Fadime hanım, duyduklarıyla şok olmuştu. Ne demişti Dide ona, Ana mi demişti, Elini mi öpeyim demişti? Üzerindeki şaşkınlığı atmış ve büyük bir mutluluk ile genç kızı bağrına basmıştı. Dolan gözlerini saklamaya geri duymadan akıtmıştı. Dide ise yıllar sonra bir ananın sıcaklığı ile sarsılmış ama mutluluk ile karşılık vermişti. Evde resmen bayram havası oluşturmuştu Dide’nin gelişi. Çeşit çeşit yemekler yapmışlar,  Hikmet bey kızı ve damadının gelişi şerefine koç kesmişti. En güzel sofralar kurulmuştu. Yaman Ali’de, Dide’de halinden pek memnundu. Yolda gelirken baya acıktıkları için sofrada ne var ne yoksa yemişlerdi. Daha sonra Yaman Ali ve bey babası tarlalara bakmaya gitmişti ee iki bey, köyün sokaklarında salına salına yürümesinler miydi? Dide ve Fadime hanım da karşılıklı kahve içmişlerdi. Hem köyden konuşmuşlar hem de Zemheri hakkında konuşmuşlardı. Fadime hanımdan bol bol fikir almıştı. Kocasının ve bey babasının gelişiyle de kalkmak zorunda kalmışlardı. Fadime hanım bu gece burada kalın dese de kabul etmemişlerdi. Yolları uzundu hem de yapılacak bir sürü işleri vardı.  Üstelik Dide Zemheri’ye çabucak döneceklerini dair söz vermişti.

-Dide! Bunları şehre gittiğim zaman senin için almıştım. Çiçekli kumaşlar sen seversin kızım.” Demişti Fadime hanım samimiyetle, her şehre gittiği zaman, Dide’nin sevdiği şeylerden alıp alıp koymuştu bohçaya Fadime hanım.

Dide büyük bir mutluluk ile almıştı bohçayı ve Fadime anasının elini öpmüştü. Kocası ile tekrar atlara binmişlerdi. Köyün çıkışında mezarlıkta durmuşlardı, Dide anasının ruhuna dua okumuştu kocasıyla. Mezar taşını öpmüş, toprağını okşamıştı anasının. Ne zordu ona sarılacak yaşlarda, mezarına sarılıyordu...

-Anasız büyümeyi en iyi ben bilirim beyim. Çok zordur lakin, babası sağken babasız kalmak daha zordur. Zemheri’nin hepimizden çok sana ihtiyacı vardır. Ondan şefkatini, merhametini, sevgini gizlemeyesin. Başına bir hâl çare gelince, arkamda dağ gibi bey babam var.” Desin demişti... Sanki geleceği görmüş gibi...

Yaman Ali mahcup şekilde başını olumlu anlamda sallamış ve karısını kendine çekip sıkıca sarılmıştı...

Haftlar sonra...

Dide, elindeki bohçalar ile terziden büyük bir mutlulukla çıkmıştı, Fadime, anasının aldığı çiçekli kumaşlar ile kendine ve Zemheri'ye çiçekli elbiseler diktirmişti. Kendi gibi süslü püslü büyüyecekti Zemheri.  Kim bilir elbiseyi görünce nasıl sevincekti Zemheri? Aklındaki düşünceler ile tarlaya doğru adımladı. Kocası büyük ihtimalle tarladaydı, onunla birlikte eve geçerler hem de Zemheri'ye birlikte elbise aldıklarını söylerlerdi. Tarlanın yoluna sapmıştı ki önüne çıkan kişi ile büyük bir çığlık atmıştı...

- Ooo Dide hanım! Bakıyorum da keyfiniz pek yerinde!" Ekrem'in iğrenç sesini duymasıyla sağına soluna baktı. Tarla yoluna girdiği için ıssızdı buralar ve kimsecikler yoktu. Derin bir nefes aldı,

- Hele bir adım yaklaş bana! Yemin olsun bağırır tüm köyü başımıza toplarım!" Demişti, bu adama papuc bırakacak insan mıydı Dide? Vallahi hele bir yaklaşsın anasından emdiği sütü burunundan getirirdi. Kalbi korkuyla atıyor ama  asla belli etmiyordu. Ekrem gülmüş ve Dide'ye doğru adım atmıştı,  Dide korkuyla arkaya doğru ağaçlık alana bir adım atmıştı.

- Bağır Dide! Bağır ama ben sana sahip olurken bağır!" Demişti öfke ile, Yaman Ali bey ile tarlada cilveleşmeleri aklından çıkmıyordu! Dide onu seviyordu, hep onu sevmişti! Ekrem içindeki erkeksi kıskançlıklara engel olamıyor, sadece Dide'yi geri istiyordu.

Sertçe yutkunmuştu Dide, elleri titrmeye başlamıştı. İçinden Allah'a dua etmekten başka ve geriye adımlamaktan başka elinden bir şey gelmiyordu ki gördüğü tırmık ile belli belirsiz gülmüştü. Adımlarını oraya çevirmişti bu sefer,

- Ekrem! Saçmalama bak ben evli barklı bir kadınım! Yaman Ali seni yaşatmaz!" Demişti. Yavaş adımlarla tarlaya girmişti. Ekrem gözü dönmüş şekilde üzerine doğru gelirken,

- Umrumda değil Dide! Zaten seni de alıp gideceğim buralardan, izimizi kimse bulamaz!" Demişti.

Bir zamanlar bu adamla olduğu için kendine binbir küfür etmişti Dide. Ve tam tırmığın olduğu yere yalandan düşmüş gibi oturmuş ve acı şekilde bağırmıştı. Öyle korkuyordu ki Dide ama korkusunun önüne de cesareti geçmişti. Ekrem ona doğru hamle yapmıştı ki, Tırmığı yerden aldığı gibi kafasına vurmuştu. Hızla yerden kalkmış, hızını alamamış şekilde yine aynı hızla beline ve bacağına vurmuştu. Ekrem acı içinde yere yığılmıştı. Dide'nin kalbi korkuyla atmaya başlamıştı. Derin bir nefes almış ve yere düşen bohçayı almış ve yerde bağıran Ekrem'in yüzüne tükürmüştü. Arka arkaya adımlamış ve korkuyla kaçmaya başlamıştı. Öyle hızlı koşuyordu ki, köye girdiği zaman tüm herkesin gözünü üzerinde hissetmişti ama dönüp bakmamıştı. Az önce yaşananların etkisi hala üzerinde idi. Kanter içinde koşuyor, nefes nefese kalmıştı. Evin önüne geldiği zaman adımları yavaşlamış ve saçları terden üzerine yapışmıştı. Gözünden istemsizce yaşlar akarken, kapıdan çıkan kocasını görmesiyle belli belirsiz gülmüştü. Kollarında ve bacaklarında derman kalmamıştı. Elindeki bohça önce yere düşmüş, daha sonra Dide dizlerinin üzerine çökmüştü. Gözleri kapanırken en son duyduğu Yaman Ali'nin bağırışıydı...

Bölüm Sonu...

Umarım beğendiniz bir bölüm olmuştur.

Beni wattpadan takip eder misin? Artık lütfen 6 bin takipçi olayım 🥲

Maysa_58

Instagram: Maysa_58_ 💕

KARAHİNDİBA-Dönem Kurgusu/ Tamamlandı/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin