2. Bölüm

1.7K 187 29
                                    

Müge'den Peri'ye, Peri'den hayırlı işlere...

Her sabah olduğu gibi telefonun alarm sesiyle değil, aynı anda çalınan telefon ve kapı zilinin sesiyle uyandı. Bunu her sabah yaşamasına rağmen hala yataktan korkuyla uyanabiliyordu. Yine aynı panikle uyandı ve o sersemlikle ilk önce telefonunu eline aldı, pikeyi üzerinden attı, hızla ayağa kalktı ve ayağının teki pikeye dolanarak yüz üsttü sertçe yere serildi. Bir konuda akıllanmıştı; düşerken artık eliyle yüzünü kapatabiliyordu. En son estetik fiyatlarında üçlü rakamları görünce burnuna çelikten zırh bile taksa olurdu. Eliyle yüzünü kapatırken telefonu memesinin altında titremeye devam ediyordu. Artık beyni çalışır bir vaziyete gelince sırt üstü döndü.

Artık böyle uyanmasına gerek yoktu ki? Bir ay önce istifasını verip her şeyi Şeyda'ya bırakmamış mıydı? Ah, Şeyda ve memelerine demeliydi.

Gözlerini yumdu, amacını kaybettiği için karaya vurmuş bir balina gibi suyun akşını izlemeyi seçmişti. Suya girip yeniden yaşamaya devam edecekken o hayattan bıkmış sadece denizi izler olmuştu. Keşke bu yaşananlar bir rüya olsaydı.

Rüya olabilir miydi? Neden olmasındı ki? Şeyda'nın memeleri bile gerçek olamazdı! Birden yüreği hopladı, kalp atışı uzaydan atlayan Felix'in hızından daha yüksekti. Bu sırada susmayan telefon ve kapı zili tüm terbiyesizliğini koruyordu. Ayaklanarak kapıya doğru koşturmak isterken koridorun bir ucundan bir ucuna buz pateni yaparak kapıya erişti resmen.

"Bu kadın evi yağla mı siliyor ne yapıyor?!" diye söylendi. Kapıyı açtığında karşısında tüm pozitifliğiyle güne bomba gibi başlayan Selen'i görünce "Şeyda'nın memeleri gerçek mi?" diye sordu ilk önce.

Selen gözlerini kırpıştırarak "Güne Şeyda'nın memeleriyle mi uyanıyorsun aşkım sen?" dedi.

"Her şeyi Şeyda'ya bırakmam gerçek miydi peki?"

Selen dudak büzerek "Of hem de oldukça," dedi.

Kapıyı onun suratına kapatmaya çalıştı ama Selen ondan daha atik davranarak sayısal lotodan kazandığı ilk büyük parayla kendine aldığı Hermes çantasını sıkıştırdı. "Eğer bu çantaya bir şey olursa Mügip, o zaman öldüğün gündür gülüm," diyerek dişlerini sıkıp konuştuğunda Selen, Müge bunu göze alamadı. Bu çantayı ödemesi için önce pozisyon başlığında direktör yazısı yazmalıydı. O lanet ajansa girdiği zaman en büyük planı buydu. Hatta Cenk'i postalayıp yerine geçme planı bile vardı! Liseden beri tüm planı tıkır tıkır işliyordu, pekâlâ birkaç defa yeniden plan yapması gereken noktalar olmuştu ama hepsinin üstünden gelmişti. Ancak son bir aydır olanlar erorr vermişti işte, öyle ki televizyon başında pijama terlik oh bu tam benlik moduna geçmişti. Her işsiz kalan sendromunda yaşanan ilk motive tepkisiydi.

Kapıyı açarak Selen'in içeri girmesine müsaade etti. Esneyerek ona bakarken Selen tam içeriye topuklularıyla giriyordu ki "Çıkar onları Elmas abla yeni yağlamış yerleri. Bunun beni dört ay idare etmesi gerekiyor," diyerek uyarısını yaptı Müge.

Selen elindeki kahveleri Müge'ye uzattı. Sonra çantasını uzattı, Müge tam alıyordu ki vazgeçerek çantasını koluna astı yeniden. Kahveleri çantasına dökerse—bu cümlenin devam etmesi şu an için uygun değildi. Topuklu ayakkabısını çıkartıp içeriye geçtiğinde kapıyı kapatarak Müge'nin peşine takılıp yürüyordu ki ince çorabının da etkisiyle ayakları yeni silinmiş ve cillop gibi olmuş parkenin üzerinde öne-arkaya doğru gidip geldi.

"Bu kadın bana da geliyor ama hiç bundan olmuyor," dedi Selen sinirlenerek.

"Senin parkelerin çok yalnız kalmıyor kuşum, benimkilerin gözyaşları onlar."

YILDIZINI PARLATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin