Yıldızın Parladığı,Güneşin Isıttığı Anlar
Mart ayının ortalarında hava kıştan daha soğuk, işler olduğundan daha yoğun devam ediyordu. Düğünden sonra Doğan ve Koray, Kore sürprizlerini artık onlara söylemek durumunda kalmışlardı çünkü vize için gerekli evrakları toplama sürecinde kızların bilgilerine ihtiyaçları vardı. Zaten biletler alınmıştı, kızlar bu nedenle daha sürprizi yaşayamadan kendilerini vize sürecine girerken ve tabii ki de plan yaparken bulmuştu.
Müge'ye kalan ev, henüz satılamadığı için ajans açma planları beklemede kalmıştı ancak muhteşem bir To-Do listesi yapmıştı Müge. Para eline geçer geçmez onu kimse durduramazdı. Ki Selen takıları bozdurmaktan filan bahsetmişti, ev satıldıktan sonra yerine koyulur gibi fikirlerini dostuna elbette ki iletmişti ancak Müge bunu kabul etmemişti. Biraz hırs yapmış olabilirdi Müge, illa o kalan para eline geçecek ve işe öyle koyulacaktı!
Tabii plan yapma uzmanı olduğu için ve kesinlikle vizenin çıkacağından -çıkması şarttı- şu anda en önemli görevi buydu Müge'nin. Doğan'ın işlerini bile sonraki plana atmıştı o derece gözü dönmüştü. Her yeri gezecekti, ge-ze-cek-ti! Koray'ın ikizi Miray zaten Seul'da yaşadığı için direkt oraya gideceklerdi. Kızlar güzel bir heyecanda olduğu için Miray kızlarla ortak bir grup kurmuştu WhatsApp'tan. Ne yapılacaklarına dair konuşsalar da Miray şak diye Mi-sun'un fotoğrafını attığı anda herkes eriyip bitiyordu, özellikle hamile Selen için 'Koreli beybi istiyorum' isyanlarıyla herkes ekstra eğleniyordu.
Güne yine Doğan'ın evinde başlamıştı Müge. Selen hala üst katta oturuyordu ve bugün Koray yoğun olduğu için Selen'e yeni ev alışverişi için eşlik edecekti, bu sebeple de Doğan'da kalmıştı ama bu işe dur demesi lazımdı artık. Doğan'la barıştıklarından bu yana kendi evini cidden o kadar az kullanmaya başlamıştı Müge, açıkçası o kadar yüklü bir kirayı her ay ödemesi canını sıkıyordu. Keşke bu taraflarda yine ev bulsaydı fikrine üzülüyordu ancak bu taraflardaki kira elbette ki daha yüksekti ancak şu an kendi evine ödediği kira da az değildi ve o evi sonuna kadar kullanması lazımdı!
Yüzünü asarak sırt üstü uzandığı yatakta Doğan'a doğru dönünce onun kendisini izlediğini fark etti. Korkuyla damağını kaldırarak "Allah canını almasın Doğan ya!" diye isyan etti Müge.
Doğan kısık ve ciddi bir ifadeyle "Amin mi demem lazım?" dedi. Dediği şey komik olsa da ifadesini bozmadı.
Müge de onun ifadesinden biraz gerilerek "E herhâlde amin diyeceksin! Dur hatta ben de diyeyim, amin!" dedi hemen.
Doğan hafifçe güldü ama çok sürdürmedi. Sevgilisinin yine bu düşünceli hallerine takılıyordu. En son bu uzun uzun dalmalarının sonunda hayatının bombasını patlatmıştı. Müge'nin saçının bir tutamına parmağını sararak "Ne düşünüyorsun kara kara?" diye sordu.
Müge omuz silkip "Kara kara değil canım, genel düşünceler," dedi. Elini onun koluna koyduğunda her zamankinden daha sert gelince "Sen fazladan kas mı yaptın?" diyerek sıktı kolunu.
"Fazlada mı?" dedi Doğan kaşını çatarak. Bir an kahkahasına engel olamadı.
"Resmen yapmışsın Doğan, kimi daha etkilemeye çalışıyorsun?"
"Kaslarımı birini etkilemek için yapmıyorum."
"Yarın kahve makinesi çekimin var Doğan, kandırma beni!" deyip biraz daha sıktı Müge onun kolunu.
Doğan sevgilisinin kolunu sertçe sıkmasına karşı direnmeye devam ediyordu ama eli de baya sertti hani. "Alakası yok ayrıca etkilemem gereken tek kişi sensin. Beni daha iyi ısırman için yapıyorumdur belki de ne dersin?" dedi imalı bir sesle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZINI PARLAT
RomanceMüge kariyerini yaban ellere bırakmamak için tehlikeli sulara dalarak kendini influencer olan Doğan'ın asistanını olarak buldu. Aslında bunu planlamıştı, plansız hiçbir şey yapamazdı ancak Doğan'ın hayatını düzenleyip daha çok parlatmak için girdiği...