twenty-four

632 71 81
                                    


Sabah erkenden şirkete gidip acil bir toplantı düzenletmiştim. Şirketteki çoğu çalışan değişmişti,gerçi eskileride çok tanımıyordum ama neyse. Toplantıda şirketin asıl sahibinin ben olduğumu bundan sonra şirketin üçe bölüneceğini herkesin şirketteki görevlerinin değişeceğini falan anlatmış kendimi tanıtmıştım daha sonra biraz soruları cevaplamış sohbet etmiştik. Sohbet ederken hepsini iyice incelemiş içlerinden birisini kişisel asistanım olarak seçmiş odama çıkmıştım. Şuan odada birkaç iç mimar şirketin çaycısı sağlık görevlisi reklamcı asistanım Bay Wang dosya görevlisi Chiu Kim birde güvenlik TaeMoo vardı önümüzdeki zamanda diğer çalışanlardan daha fazla iletişim halinde olacağımız için onları yakından tanımak, kendimi tanıtmak istemiştim. Ben çalışma masamda oturmuş ve masa düzenimi kendime göre düzenliyordum bir yandan da asistanım Bay Wang benim söylediğim şeyleri not alıyordu. Dışarıdan gelen yüksek adım sesleri ardından kapı hızla iteklenerek açılmıştı. Kim Taehyung.. şuan tüm asabiyetiyle karşımda dikiliyordu koyu kahverengi gözleriyle bana delici bakışlar atıyor âdeta alev topları fırlatıyordu. Ellerimi sertçe masaya vurarak ayağa kalktım onun bana baktığı gibi bakarak ona doğru adımladım. O da benden geri kalmıyor bana doğru adımlıyordu sanki iki gün önceki New York'taki pısırık Taehyung gitmiş onun yerine başkası gelmişti. İki yüzlü piç ciddi anlamda bipolardı tedavi görmesi gerekiyord.. Dimdik karşımda dikiliyordu bu sinirlerimi bozmuştu,eskileri unutmuş gibiydi şuan kimin babasının şirketinde olduğunu bilmiyor gibiydi eğer benim babam onun annesiyle evlenmeseydi şuan da kenar mahallenin birisinde açlıktan sürüneceğini unutmuş gibiydi. Öfkeyle solumuş ciddi ve gür bir ses tonuyla

"Hepiniz dışarıya çıkın. Hemen!!"

Bu dediğim üzerine çalışanlar hızlıca odamı terketmiş Taehyung Namjoon ve beni odada yalnız bırakmıştı. İkisi sinirle bana bakıyor bende onların aksine yumuşak bir bakışla onları süzüyordum.

"Bana bak Jeon Jungook bu şirket senin şirketin olabilir ama bizde yıllardır bu şirkete emek veriyoruz. Madem birgün tekrar gelecektin neden gittin?"

"hah? Babamın şirketini siz ikinize bırakıp gideceğimi düşünmeniz sizin aptallığınız"

Cidden neyin kafasını yaşıyor bu salaklar? Hiç anlamıyorum.

"Jungkook bu şirkette bizimde hisselerimiz var bizi öylece gönderemezsin buradan"

"Sizi göndereceğimi kim söyledi Namjoon?"

Her ne kadar benim şirketim olsada o ikisini öylece gönderemeyeceğimi biliyordum ben reşit değilken yine o ikisi ilgileniyordu şirketle üç yıldırda o ikisi ilgileniyor bu nedenle ikisininde hissesi benden daha fazla.

"Derken? Ne yani şirketin başına geçmedinmi sen? Bu ne demek farkındasındır umarım."

"Şirketin başına geçmedim, Şirket zaten benim. Sadece siz ikinizde hissedarsınız bu nedenle tek bir patron olmasındansa üç patron olması gerekiyor."

Sizin ben beyin hücrelerinizi tek tek sikeyim. Karşımda sinirden neredeyde mutasyona uğrayacak olan ikili bu dediğimle nefeslenmiş birbirlerine bakmışlardı. İkisinde yüzünde yıllar önceki piç gülüşleri vardı şuan yüzlerine karşı 'sizi orospu çocukları' demek isterdim ama bu iki piçin annesi beklenmedik şekilde çok iyi bir kadındı onu gerçekten kendi annem gibi hissederdim. O da beni kendi oğlu gibi görürdü buna eminim, bana her zaman 'canım oğlum,oğluşum,yakışıklım' gibi güzel kelimeler söyler benimle çok güzel ilgilenirdi. Ama ne yazık ki bu mükemmel kadının oğulları ona değil şerefsiz babalarına çekmişti.

"Ne demek yani şimdi bu?"

"Bu demek oluyor ki Taecim bundan sonra şirketi ikiniz değil üçümüz yönetiyoruz"

wabi-sabiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin