🎧 Arctic Monkeys - Do I Wanna Know?
Wooyoung rahat yatağa biraz daha yayılarak kafasını aydınlanmaya başlayan gökyüzüne çevirdi. Ölümden dönmüştü. Aptal hırsları uğruna, onu gözden çıkaran eski sevgilisi yüzünden neredeyse ölüyordu. Tecrübesiz veya dikkatsiz bir sürücü olsaydı çoktan ölmüş olacağını garanti edebilirdi. Neyseki sağ omuz çıkıklığı ve sürtünmeden oluşan deri yanması dışında bir şeyi yoktu. Arkadaşları bu gibi durumların yaşanma olasılığını öngörüp gerekli bütün hazırlıklığı çok uzun zaman önce yapmıştı. Şu an Yunho'nun babasının hastanesinde , kardeşinin gözetimi altındaydı. Sağ tarafına dönüp yorgunluk ve stresten yıpranmış uyuyan arkadaşlarını süzdü. Onları çok korkuttuğunun farkındaydı. Bir şekilde bunu telafi etmesi gerektiğini biliyordu.
Odayı dolduran zil sesiyle birlikte dikkati, yatağın yanındaki ahşap komidine kaydı. Yunho'nun telefonu çalıyordu.Uzanıp baktığında, ekranda gördüğü isim acısını unutup yataktan doğrulmasına yetmişti. Arkadaşı uykulu gözleriyle telefona uzanmış kim olduğuna bakmadan kulağına dayamıştı. "Efendim" sesi boğuk ve bir o kadar da yorgun çıkmıştı. "Merhaba Yunho" karşıdan gelen derin ses suratında soğuk su etkisi bırakmış ve olduğu yerde doğrulmasını sağlamıştı. Gözleri hızlıca hasta yatağında yatan Wooyoung ile buluştu.
Bu aramayı bekliyordu. Ambulans hemşiresi pistte önlem amaçlı kaskı çıkardığından beri diken üstündeydiler. Neden arıyordu? Toska'nın kimliği mi açığa çıkmıştı ? Yoksa sağlık durumu için mi aranıyordu? Wooyoung devam etmesi için elini bir kaç kez havada salladı. "Oh.. Mingi merhaba" Telefonu kulağından uzaklaştırıp hızlıca saati kontrol etti. 05.30 Çoktan sabah olmuştu. "Sesinden anladığım kadarıyla uykundan uyandırdım. Kusura bakma. Arkadaşının durumunu merak ettiğim için aramıştım." Yunho derin bir nefes alıp arkasına yaslandı. Hongjoong'u uyandırmamak için olabildiğince yavaş hareket ediyordu. Wooyoung'un meraklı gözlerine dönerek cevap verdi. "Sorun değil. Telaştan haber vermeyi unutmuşum asıl sen kusura bakma. Durumu gayet iyi. MR ve röntgen sonuçları temiz. Omuz çıkıklığından dolayı biraz eklem ağrısı ve yanıklar içinde bolca sargısı mevcut. Serumu ve son kontrolleri bitince çıkışını yapacağız." Durum gerçekten bundan ibaretti. MR sonuçları herhangi bir iç hasarı olmadığını, röntgen sonuçları ise durumun küçük bir omuz çıkıklığı olduğunu göstermişti. Gerçekten ucuz atlatmıştı. Karşı taraftan gelen rahatlama, ses tonuna yansıyan gülümsemeyle ortaya çıkmıştı. " Bilgilendirdiğin için teşekkür ederim. Arkadaşın için de tekrardan geçmiş olsun dileklerimi iletirsen sevinirim. Bir problem olduğunda bana burdan ulaşabilirsin." Yunho kendiyle yaptığı iç hesaplaşma sonrasında aklındaki soruyu sormaya karar vermişti. "Teşekkürler. Aslında sormak istediğim bir şey var... Yuta." Telefonun diğer ucundaki nefes hızlanmıştı. Derin bir ses tonuyla cevapladı. "İcabına bakıldı. Endişe etmeyin." Yunho, Yuta'nın ölümle burun buruna olduğunun farkına varmıştı. Song Mingi onu ölmekten beter etmişti,belliydi. "Teşekkürler ve iyi geceler" Telefonu kapatıp cebine attıktan sonra oturduğu deri koltuktan kalktı. Wooyoung'un ayak ucundaki pikeyi alıp koltukta iki büklüm yatan küçük adamın üstüne örttü. "Senin Toska olduğunu bilmiyor. Muhtemelen görmedi, duymadı. " Wooyoung da bunun farkındaydı. Eğer Toska olduğunu öğrenmiş olsalardı şu an kapısının önü koruma ordusuyla dolu olurdu. Mingi büyük bir heyecanla San'a anlatır ve o da babasına yetiştirdi. Özellikle Yeosang'ın burda olmaması ikinci kişiliğinin hâlâ sır olduğunun kanıtıydı. Ya da o öyle olduğunu düşünüyordu.
San deri sandalyeye yaslanmış, şirketin dev camlarından aydınlanmaya ve canlanmaya başlayan şehir manzarasını izliyordu. Sağ elinde sigarası sol elinde viski bardağı vardı. "Durumu iyiymiş. Omuz çıkıklığı ve sürtünmeden kaynaklı yanıkları mevcutmuş. Sabah saatlerinde taburcu olur efendim"
Toska açığa çıkmıştı. San onu ambulansın sedyesinde gördüğünden beri gerçeklik algısını kaybetmiş gibiydi. Kendisine kızıyordu. Wooyoung sandığı adam değildi. Onun gözündeki Wooyoung sabırlı, sessiz ve sıkıcı biriydi. Onu tanımaya çalışmamıştı. Onunla ilgilenmemiş, kim olduğunu bilmek istememişti. Bilseydi.. onun böyle bir karaktere , böylesine adrenalin dolu bir yaşama sahip olduğunu bilseydi ölüme bu kadar yakın olmasını engelleyebilirdi. Şimdi onun bu şekilde zarar gördüğünü bilmek, nedenini anlamasa da canını acıtmıştı. Adam saygıyla eğilip odanın kapısına yöneldiğinde içindeki kinle seslendi . "O adamı hemen bulun." İçi soğumamıştı. Onu kendisi halledecekti. Wooyoung için...
Wooyoung seruma gözlerini dikmiş , inatla akmamak için direnen son damlalara odaklanmıştı. Sabrı tükenmişti. Ağrısı yoktu. Canı acımıyordu. Saatlerdi bu odada şu lanet serumun bitmesini bekliyordu. Daha fazla dayanamayıp hızlıca damar yolu iğnesini çekip çıkardı. Kabul etmeliydi ki bu canını acıtmıştı.
Yunho çıkış işlemlerini halletmeye gitmişti. Hongjoong ise apar topar sabahki toplantısına yetişmek için özürler eşliğinde Wooyoung'un yanından ayrılmıştı. Oda da tekti ve üstünü değiştirmesi gerekiyordu. Omzundaki askıyla bunun uğraştırıcı olacağını bilse de üstünü giyinmeye başladı. Yanında dün sabah toplantıda giydiği takım elbise vardı. Hızlıca pantolonu ve gömleği üzerine geçirdi. Gömleğin düğmelerini iliklemeden yatağına oturdu. Bu işi tek başına bitiremeyecekti. Yunho beklemeye karar verdi , o gelene kadar da telefonunu kontrol etmeyi akıl etmişti. Her zamanki gibi babası evde olmamasını umursamamış olmalıydı. Ondan gelen tek bir mesaj dahi yoktu. Ekranı biraz kaydırdığında yabancı bir numaradan gelen bir video ile karşılaştı. Merak ve biraz da tedirginlikle videoyu oynattı. Gördükleri gözlerinin büyümesine ve şaşkınlıkla ağzını kapatmasına yetmişti. Kendi kanıyla yıkanmış Yuta... Ağlamaktan ve bağırmaktan kısılmış sesiyle ondan delicesine özür diliyordu. Mesajı gönderen numarayı hızlıca tuşladı. Çalıyordu ama açan yoktu. Büyük bir umutsuzlukla kapatmaya yeltendiği sırada açılmıştı. " Merhaba Küçük Efendi"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
King of Disaster | Woosan
FanficKollarındayken, her şeye sahipmişim gibi hissediyorum. -Cinsellik - Alkol - Şiddet içerir.