Wooyoung içinde bulunduğu durumun sıkıntısıyla derin bir nefes aldı. Havadaki sigara kokusu alkolle karışınca ciğerlerindeki yanma daha da artmıştı. Duvara yaslanmış bir kolunu önündeki bar masasına yaslamış etrafı izliyordu. Mor ışığın altında dans eden bedenleri izlemek hayattan soyutlanmasına yardımcı oluyordu.
Bakışlarını yarınlar yokmuşcasına dans eden yabancı bedenlerden alıp yanındaki arkadaşlarına çevirdi. Evde otururken birden bire kendini burada bulmuştu. Hongjoong onu özenle giydirmiş Yunho ise gözlerini ön planda tutacak bir makyaj yapıp onu bu gece kulübüne sürüklemişlerdi. Hong kokteylinden küçük yudumlar alarak bedenini hafifçe sallayıp durumdan memnun olduğunu belli eden bir gülümseme takmıştı suratına. Yunho ise geldiklerinden beri gözlerini onlardan ayırmayan gruba sert bakışlar atmakla meşguldü. Halbuki buraya onun zoruyla gelmişlerdi. Ortamdaki gergin hava eğlenmesine engel oluyor zaman ilerledikçe buradan kaçma dürtüsünü tetikliyordu. Burada olmayı sevmemişti. Özellikle karşı masalarında onu yiyecekmiş gibi bakan çocuğun varlığıyla iyice rahatsız olmuştu bir an önce eve gitmek istiyordu. Her zaman dikkat çeken bir tip olmuştu bunu kabul ediyordu. Fakat Hong'un giydirdiği beyaz transparan gömlek ve deri pantolonun bugünkü etkisi kendi aurasından daha fazlaydı.
Rahatlamaya ihtiyacı olduğunu düşünerek Yunho'nun kolundan tuttuğu gibi uzun olanı dans pistine sürükledi. Kalabalığın içine iyice girdiklerinde üstündeki bakışlardan kurtulmuş olduğunu ummuştu. Arka planda değişen melodinin ritmine kaptırdı kendisini. Gözlerini yummuş yüzüne güzel bir gülümseme yerleştirmişti. Kolları havada senkronize bir şekilde hareket ederken kalçalarını da ritme göre hareket ettiriyordu. Yüzüne vuran mor pembe karışımı renklerle olduğundan daha güzeldi.
Sırtında hissettiği bedenle iyice kendini kaptırmıştı. Yunho olduğunu düşündüğü kişide onunla birlikte melodiye ayak uyduruyordu. Birkaç dakika sonra çalan şarkı değişmiş yerini daha slow bir parça almıştı. Gözlerini beline dolanan kollara indirdi. Sol elinin bileğinden başlayıp dirseğine kadar devam eden yılan dövmesiyle neye uğradığını şaşırdı. Arkasındaki beden kesinlikle Yunho değildi. Bakışlarını hızla etrafında gezdirdiğinde Yunho ve Hongjoong'un kendi masalarının yanında delice dans ettiğini gördü. Belindeki kollar iyice sıkılaşmaya başladığında kaçınılmaz olanı büyük bir memnuniyetsizlikle karşılamak zorunda kalmıştı. Yüzünü döndüğü beden görmeyi hiç istemediği ve o olmaması için neredeyse dua edeceği ilk kişiydi. Mekana geldiklerinden beri onu gözleriyle yiyip bitiren sarışın çocuktan başkası değildi. Çocuğun elleri hala belindeydi ve yüzündeki ifade niyetini çoktan belli etmesini sağlamıştı.
Kendisinden bir iki santim uzun olan bedeni göğsünden sertçe ittirerek aralarındaki mesafeyi arttırdı. ''Ne yaptığını sanıyorsun sen?'' Çocuk aralarındaki mesafeyi kapatıp bu kez kalçalarının yanında durdurdu ellerini. ''Sence de ne yaptığım ve neden yaptığım açıkça ortada değil mi ? Çok güzel görünüyorsun.'' Wooyoung bu kez kalçasındaki elleri bileklerinden tutup kendinden uzaklaştırdı uzun olanı. ''Güzel olmam bana izinsiz dokunabileceğin anlamına gelmiyor!'' Çocuk yüzündeki arsız gülümsemesiyle cebinden çıkardığı sigarasını yaktı. ''Tek gecelik ilişki , biraz uyuşturucu ya da ilgi aramıyorsan o zaman burada ne işin var güzellik.'' Sigara dumanını havayla buluştururken sormuştu bu soruyu. Hadi ama...ne tek gecelik ilişki ne biraz uyuşturucu ne de ilgi istiyordu. Lanet olası arkadaşları için buradaydı ama onlarda pek yardımcı olmuyor kendi hallerinde takılıyordu. Bu durumdan kurtulmak istercesine bir parmağını çocuğun göğsüne vurarak konuşmaya başladı. ''Söylediklerinin hiçbirine ihtiyacım yok. Cinsel arzularım hiçbir zaman arayış içinde olmamı gerektirmedi. Uyuşturucuya ya da ilgiye gelirsek tüm bunları fazlasıyla sağlayan birine sahibim. Ama senin biraz egonun okşanmasına veya yüzüne renk gelmesine ihtiyacın var sanırım. Gözünün altına ya da elmacıklarına biraz mor eklensin istemiyorsan benden uzak dur. Zira nişanlım isteklerini yerine getirmek için aceleci olacaktır.'' Çocuğun ağzındaki sigarayı kendi dudakları arasına koyarak oradan uzaklaştı. Hala kendisinden bir haber eğlenen arkadaşlarını görmezden gelerek kendini mekandan dışarı attı. Sinirle karışık kahkahalar atarken buldu kendini. Choi San hakkında söylediklerine kendi bile inanmamıştı. Kahkahalarının arasında nefes alış verişleri düzensiz bir hal aldı. Az önce yaşananlar panik atağını tetiklemişti. Elleriyle duvardan destek alarak büyük beton saksıların yanına çöktü. Ağzındaki sigarayı yere atıp büyük bir hırsla tekmeledi. İnsanların kendisine izinsiz bir şekilde dokunmasından nefret ediyordu. İnsanların ona güzel olduğunu söylemesinden nefret ediyordu. İnsanlardan nefret ediyordu. Gözyaşları yanaklarından süzülürken derin nefesler alarak kendini sakinleştirmeye çalıştı. Nefret ediyordu. Sinirlenince akan gözyaşlarından yıllardır tedavi görse bile atlatamadığı travmalarından nefret ediyordu. Çocuğun peşinden gelmediğini anlayınca biraz soluklanmak için oturduğu yerde iyice yayıldı.Jung Wooyoung onu izleyen gözlerden habersiz bir gece kulübünün önünde dağılmış bir halde oturuyordu. Bu ne ilk ne de son olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
King of Disaster | Woosan
FanficKollarındayken, her şeye sahipmişim gibi hissediyorum. -Cinsellik - Alkol - Şiddet içerir.